Bulunan kemikler yakınları kaybettirilen ailelere umut oldu 2022-07-29 09:01:53   URFA - “JİTEM karargahı” olarak bilinen Bucak Aşireti’nin yaşadığı mahallede ortaya çıkan kemikler, bölgede kaybettirilenlerin ailelerine umut oldu. Kaybettirilen Özgür Gündem Gazetesi Muhabiri Nazım Babaoğlu'nun ağabeyi, kemiklerin de kaybettirilmesinden kaygılı olduklarını söyledi.    Urfa’nın Hilvan'ın Arabuk (Tutumlu) Mahallesi’nde ortaya çıkan kemikler, 1990'lı yıllarda yakınları kaybettirilen 40 aileye umut oldu.    Son yıllara kadar korucu Bucak Aşireti'nin olan ve 1990'lı yıllarda Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele'nin (JİTEM) karargahı olarak kullanıldığı iddia edilen mahallede, 22 Temmuz’da yapılan kazıda insan kemiklerine rastlandı. Bulunan kemiklerin, üzerinin tekrardan örtüldüğü, daha sonra savcılık gözetiminde kemiklerin kazı yapılarak alındığı belirtildi. Alınan kemikler DNA ve zaman tespiti için Urfa Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa şubeleri aracılığıyla Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunan 1993-1994 yıları arasında kaybedilen Ahmet Kalpar, Hüseyin Taşkaya, Şefik Geçgel, Faik Kevci, Adnan Bağca ve Nazım Babaoğlu’nun aileleri DNA tespiti istedi.   Urfa sınırlarında yakınları kaybettirilen 40 aileden biri de Cemal Babaoğlu. 12 Mart 1994 tarihinde bir haber için gittiği Siverek'ten dönmeyen dönemin Özgür Gündem Gazetesi muhabiri Nazım Babaoğlu'nun ağabeyi Cemal Babaoğlu, kemiklerin kaybettirilmesinden duyduğu kaygıyı dile getirdi. Daha önce de Bucaklara ait bölgede kemik bulunduğunu hatırlatan Babaoğlu, Siverek ilçesinde yer alan Eyvanat Bahçesi bölgesinde 5 Eylül 2013 tarihinde yapılan bir inşaat kazısında insan kemiklerine rastlandığını hatırlattı.     1990'lı yıllarda mesire alanı olarak kullanılan ve korucu Bucak aşiretine mensup Galoj ailesinin himayesindeki bahçede çıkan kemiklere ilişkin, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın rapor hazırladığını söyleyen Babaoğlu, DNA çalışması yapmadan “Erişkin ve çocuk en az 9 farklı insanın kemikleri olduğunu, kesin olmamakla beraber 50 yıl veya daha önceki yıllara ait olduğu” açıklamasının yapıldığını dile getirdi. Babaoğlu, raporda ölüm nedeninin tespit edilemediği, raporun ardından savcılığın “Soruşturmaya gerek yoktur” kararı verdiğini ekledi.      'YOK' DENİLEN KEMİKLER HERYERE   “Yaklaşık 32 yıldır kayıplarımızı arıyoruz diyen” Babaoğlu, “Her gittiğimiz kapıda bize yok dediler, ancak ‘rastgele’ yapılan kazılarda kemikler, toplu mezarlar çıkıyor. Kemikler her yerde yetkililere sesleniyor ‘beni bulun’ dercesine haykırıyor” dedi.     'DEVLET AKLININ HAFIZASI'   Eyvanat Bahçesi’nde bulunan toplu mezarı hatırlatan Babaoğlu, savcının inceleme yapılmadan “Burası mezarlıktır” dediğini belirtti. Siverek Belediyesi'nden bölgenin mezarlık olup olmadığına dair belge istendiğini söyleyen Babaoğlu, belediyenin geçmişe dönük yaptığı incelemede hiçbir zaman bölgenin mezarlık olarak kullanılmadığı yönünde savcılığa yazı yazdığını sözlerine ekledi. Daha sonra kemiklerin Adli Tıp’a gönderildiğini dile getiren Babaoğlu, “Adli Tıp 1960’a tekabül eden bir yaş belirledi ve o tarihte Siverek’te herhangi bir olay olmamıştır. Devlet aklının hafızası var; 70 yıl ve üzeri dese Ermeni ve Süryani katliamını belgeleyecekler, 20 yıl ve üzeri dese 1990’lı yıllardaki iddialarımız ortaya çıkacak. Bu şekilde örtbas edildi” diye konuştu.    'GERÇEKLER İNATÇIDIR'   Hilvan’a bağlı Arabuk Mahallesi’nde 7 Haziran tarihinde yapılan kazılarda ortaya çıkan kemiklere  değinen Babaoğlu, “Cesetleri bulan köylüler bize anlattı, ancak can güvenliklerinin olmadığından kaynaklı açık bir şekilde kamuoyuna bilgi vermiyorlar. Tarla sahibinin savcılığa müracaat etmesi ile ortaya çıktı. O bölge 1990’lı yıllarda JİTEM’in sorgulama merkeziydi. O dönem korucular kendilerine ait olmayan köye el koymuştu. Orayı bir üs haline getirip, Siverek, Viranşehir hatta Batman, Mardin’den kaçırdıkları insanları ya Eyvanat Bahçesi bölgesine ya da Arabuk’a getirmişler. İnsanları orada katlediyorlardı. Kendileri devlet olduğu için her şey kendi ellerindeydi. Zannettiler ki TRT’de açıklanmadığı sürece böyle bir olayı kimse ispat edemeyecek. Ancak bu bilimden uzak gerçek dışı bir kanıydı. Gerçeklerin inatçı olduğunu bilmiyorlardı” diye konuştu.    'TOPLUMSAL YARA'   Yakınlarını kaybeden aileler olarak kaygılı olduklarının altını çizen Babaoğlu, “Yakınlarımızı kaybettiren devlet kemikleri de kaybettirebilir” dedi. Eyvanat Bahçesi bölgesinde bulunan kemiklere dair hazırlanan raporu hatırlatan Babaoğlu, “Arabuk’ta cesetleri gören köylüler 3 farklı torba içinde cesetler gördüklerini ve kafataslarının olduğunu söyledi. Şimdi bu iktidar bu kemikleri de kaybettirebilir ya da adli tıp yanlış bilgi verebilir. Gerçek anlamda bir çalışma yapılsa kemiklerin kime ait olduğu ortaya çıkar. O cesetler arasında Nazım Babaoğlu’da olabilir. Bu sadece ailelerin sorunu değil, bütün ülkenin sorunudur. Bu yaşananlar iki aile arasında yaşanan bir anlaşmazlık sorunu yaşanmadı. Kesinlikle bunlar bir siyasi cinayettir. Toplumsal bir yaradır” ifadelerini kullandı.    DOSYA TOZLU RAFLARDA   Kardeşi Nazım Babaoğlu’nun 28 yıl önce haber için gittiği Siverek'ten bir daha dönmediğini belirten Babaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada gözaltına alındı, ancak yetkililer ‘gözaltına almadık’ dedi. Daha sonra ‘ben Nazım’ı gördüm şu kişiler gözaltına aldı’ diyen görgü tanıkları çıktı. Alıkoyan korucular ile Astsubay Mehmet Kıraç, kıdemli Üsteğmen Ahmet Şentürk gözetiminde gözaltına alındı. Korucular tetikçi olarak kullanıldı ve hükümetin bilgisi dahilinde yapıldı. İnsanlık suçu işlendi. Devlette bir devamlılık esas olarak görülüyor. AKP ‘Bu karanlık olayları aydınlatacağız’ dedi. Elimizdeki bilgi ve belgeleri görevlendirilen savcılara teslim ettik, ancak sadece dinlemek ile yetindi. Dosyalar tozlu raflara kaldırıldı.”    'TEMENNİMİZ ÜSTÜNÜN KAPATILMAMASI'   “Mehmet Ağar ile yol yürüyen bir iktidar bu karanlığı nasıl aydınlığa çıkaracak?” diye soran Babaoğlu, “Arabuk’ta ortaya çıkan kemiklerden sonra savcıların o bölgeyi geniş bir şekilde taraması gerekiyor. Eminiz ki o bölgede daha çok ceset ortaya çıkar. Eğer niyetleri gerçeği ortaya çıkarmak ise bunu yapmalı ve geniş bir soruşturma açılmalı. Temennimiz bu yapılır ve üstü kapatılmaz. Bir daha bu ülkede benzer durumların yaşanmaması için evrensel hukukun uygulanması şarttır” şeklinde konuştu.    MA / Emrullah Acar