‘Barışın yolu Roboski’den geçer’ 2022-09-28 14:39:11   ANKARA - Roboski Katliamı’nın devletin sınavı olduğunu belirten İHD Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Yazmacı, Türkiye’de barışın kurulmasının yolunun Roboski’den geçtiğini söyledi.   Roboski İçin Adalet Girişimi üyeleri, Şırnak'ın Roboski köyünde TSK’ye ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin katledilmesinin 129’uncu ayında bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde yapılan açıklamada, “Katiller bulunsun! Roboski bir daha asla” pankartı taşındı.   Açıklamada konuşan İHD Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Yazmacı, “11 yıl, 129 ay, 561 hafta, 3927 gün. Bu sayılar, bir katliamın, insanlarımızın yaşama haklarının umarsızca yok edilmesinin, bir halkın çocuklarını kaybetmesinin, bir toplumun bitmeyen acısının, Ankara'nın koridorlarında gezen katliamcıların cezasızlığının, adalete ulaşılamamasının üzerinden bugüne kadar geçen zamandır” dedi.   ‘EMİRDEN KAYNAKLANAN ÖNLENEMEZ BİR HATA’   Yazmacı, ailelerinin geçimini ve kardeşlerinin eğitimi sağlamak için sınır ticareti yapan 19'u çocuk 34 sivil insanın 28 Aralık 2011’de TSK’ya ait savaş uçaklarıyla katledildiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Katliamın ardından insan hakları örgütleri bölgeye giderek bir araştırma ve inceleme yaptıktan sonra Roboski Katliamı Raporunu hazırladı. Rapor 3 Ocak 2012 günü Ankara’da kamuoyunun ve yetkililerin dikkatine sunuldu. Katliam araştırması; Meclis’te kurulan komisyonda kısa sürede rafa kaldırılıp, sivil savcılık araştırmadan, askeri savcılığa -hızlıca- geçirilip, kendi unsurlarının yaptığı katliamı nasıl araştıracağı belirsiz askeri savcılığın ‘emirden kaynaklanan önlenemez bir hata’ örtbasıyla, mahkeme başkanının şerh yazısıyla takipsizlikle kapatıldı.”   SON BAŞVURU AYM'DE BEKLETİLİYOR   Roboski Katliamı’nın aydınlatılmamış ve bilinmeyen bir yanı kalmadığını ve sistem yöneticilerinin cezasızlık politikası uyguladığını belirten Yazmacı, “Roboski, cezasızlık politikasına ve devletin ‘araştırılmasın’ sınırlarına takılan 11 yıllık bir yaradır. Katledilmelerinden bugüne bir sis yaratılmış ve o sisin içine saklanmış durumda katliam failleri. Aileler, bir köy, bir halk, tüm toplum hep birlikte adaleti arasa da, bu sisi oluşturanlar, toplumun katledenleri bilmesini istemiyor, gerçeğin perdesi aralanmıyor. 11 yıldır herkes sus-pus, adalet yok, cezasızlık zırhı sisi daha da arttırıyor, hukuk zaten kayıp. İki yıldır da ailelerin son başvurusu Anayasa Mahkemesi’nde bekletilmektedir” dedi.   ‘BARIŞIN YOLU ROBOSKİ İÇİN ADALETTİR’   Roboski Katliamı’nın 90’lardan bu yana yaşanan vicdansızlığın sembolü olduğunu belirten Yazmacı, “Düne kadar yaşananların eşiği Roboski ise, yarın katliamların tekrar etmemesinin ve çözümün yeniden kurulabilmesinin eşiği de, insan hakları, barış, adalet, cezasızlığın bitirilmesi ve sorumluların hesap vermesidir. Sınırlara inatla karşı çıkmanın ve barışın yolu da Roboski için adalettir” ifadelerini kullandı.   ‘BU HAFIZA BARIŞ VE ADALET TALEP EDİYOR’   Yazmacı, Roboski’de insanlığa karşı bir katliam yapıldığını belirterek, şunları söyledi: “Her toplumun hafızası vardır, saklama ve inkâr yoluna gidilse de bu hafıza barış ve adaleti talep ediyor. Katliamlar ve soykırımlar tarihsel süreçten gelen devamlılıkla sürekli tekrarlanıyor. Geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmak isteyenler, devlet tarafından ayrıca cezalandırılıyor. Geçmişle yüzleşmeden gelecek inşa edilemez, adaletli bir düzen kurulamaz. Yaşadıklarımızın aslı; devlet, cezasızlık, savaş, adaletin olmayışıdır. Hiçbir katliamın zaman aşımı yoktur. Roboski'ye adalet gelmeden Türkiye'ye adalet gelmeyecektir. Biz, adalet arayışının, bir arada ve barış içerisinde yaşamanın tarafıyız. Devlet ve iktidar şiddetine karşı, Roboski ve tüm katliamlar için adaleti talep etmek adına, özgürce bir araya geleceğimiz, adaleti sağlayıp ve sistemin kendi cezasızlığını bitireceğimiz güne kadar yataklarımızda rahat uyumayacağız, uyutmayacağız da. ‘İnsan olarak ne yapabilirim?’ sorusunu soran herkese her ayın 28. günü sesleneceğiz, hatırlayacağız, ‘gelin sesimizi birlikte yükseltelim’ diyeceğiz.”