Abdullah Öcalan: Ayrıcalık istemiyorum, hukuk uygulansın 2022-09-29 09:06:18   HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı tecrit sisteminde Avrupa Konseyi ve CPT’nin sorumlu olduğunu belirterek, “CPT’nin ilkeleri uygulansın. Yanlış politika Türkiye’yi felakete götürür. Ben ayrıcalık istemiyorum, hukuk uygulansın” dedi.    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 23 yıldır ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dair yapılan başvuruyu, 18 Mart 2014'te karara bağladı. AİHM, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında “umut hakkı”nın ihlal edildiğini ve bir kişinin cezaevinden çıkmasına dair bir süre belirlenmemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİSH) 3’üncü maddesi olan “işkence yasağı”nın ihlali olduğuna hükmetti. “Öcalan-2” olarak bilinen bu kararın ardından tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan hakkında da “umut hakkı”nın ihlal edildiği kararları verilmişti.   AİHM kararının uygulanmaması üzerine Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 26 Temmuz 2021'de AİHM kararlarının denetlenmesiyle sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) 9.2 Kuralı kapsamında başvuruda bulundu.    TÜRKİYE’DEN ‘İHLAL YOK’ SAVUNMASI    ÖHD, TOHAV, İHD ve TİHV’in, AİHM kararının acil gündemine alınması talebiyle yaptığı başvuru kapsamında Komite, 30 Kasım-2 Aralık arasında gerçekleştirdiği toplantı öncesi Türkiye’den sürece dair bilgi istedi. Türkiye, 7 Eylül 2021’de AK Bakanlar Komitesi’ne verdiği cevapta, 2011 yılından bu yana ağır tecrit altında olan Abdullah Öcalan’a yönelik herhangi bir ihlal olmadığını öne sürerek, “umut hakkı” ve “ağırlaştırılmış müebbet cezası hakkında yasada değişiklik” yapılmasına ilişkin tespit ve önerileri ise görmezden geldi.   EYLÜL 2022’YE KADAR SÜRE   Türkiye’nin verdiği yanıta karşı 12 Ekim 2021'de Komite’ye yanıt veren insan hakları ve hukuk örgütleri, Türkiye’nin yazılı beyanlarında “umut hakkına” ilişkin AİHM’in önemli tespitlerine değinmediği, kararların yerine getirilmesi için atılması gereken adımların tartışılmadığı ve bunun yerine yanıltıcı bilgilerle bildirimde bulunduğunu belirtti. Komite, 3 Aralık 2021'de açıkladığı kararında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olup, tutuklu bulunan kişilerin sayısı hakkında bilgi istemiş ve Türkiye’yi genel tedbirlerin uygulanmasında kaydedilen ilerleme hakkında en geç 2022 yılının Eylül ayı sonuna kadar bilgi sunmaya davet etti.   BAKANLAR KOMİTESİ’NE İKİNCİ BAŞVURU    Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sürmesi üzerine Asrın Hukuk Bürosu avukatları, AİHM kararının uygulanması ve Türkiye hakkında ihlal prosedürünün başlatılması için 9 Ağustos 2022'de AK BK’ye 9.1 Kuralı kapsamında yeni bir başvuru yaptı. Türkiye’nin 2015 -2021 tarihlerinde sunduğu “Eylem Planları”nın ihlalin giderilmesi konusunda somut tedbirler içermediğine dikkat çekilen başvuruda, Türkiye’nin ihlal kararlarının yerine getirildiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığına yer verildi.    TÜRKİYE’NİN ‘UMUT HAKKI’ İTİRAFI    Türkiye, başvuru üzerine Komite’nin bildirimde bulunmasıyla, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerin şartlı salıverilmesinin mümkün olduğunu ancak istisnai olarak bazı suçlar bu olasılıktan muaf tutulmuştur” yanıtı vererek, Abdullah Öcalan’ı "umut hakkından" muaf tuttuğunu itiraf etti. Türkiye, daha önceki verdiği yanıtları tekrarlayarak, 1 Ekim 2021 tarihinde sunduğu “Eylem Planı”na atıfta bulundu.    Öcalan’dan yaklaşık 18 aydır haber alınamazken, Komite 22-23 Eylül’de Strasbourg’da toplandı. Türkiye’ye Eylül 2022’ye kadar “yol haritası” için süre veren Komite, toplantı gündemine “umut hakkı” kapsamında talep ettiği planını almadı. Eylül ayı sonuna gelinirken, başvurucu kurumlara Türkiye’nin “umut hakkı” kapsamında bir “eylem planını” Komite’ye bildirip bildirmediğine dair de bildirim gönderilmedi.    CPT İMRALI’YI ZİYARET ETMEDİ   AK BK’ye bağlı bulunan Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) de İmralı’da uygulanan ağır tecrit koşullarına ve çağrılarına rağmen sessizliğini sürdürüyor. Türkiye’ye 11-25 Ocak 2021 tarihlerinde ziyaret gerçekleştiren CPT, İmralı’da tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmedi. Türkiye ziyaret raporunu da henüz yayınlamayan CPT, 27 Ocak 2021’de yayınladığı açıklamada ise İmralı’ya dair, “..tutukluların durumuna ilişkin CPT'nin önceki tavsiyelerinin takibine ilişkin bazı konuları ilgili makamlara da iletti” dedi. Abdullah Öcalan’dan Mart 2021’den bu yana haber alınamazken, Asrın Hukuk Bürosu avukatları 9 Eylül’de Abdullah Öcalan ile tutuklular Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş için CPT’ye "acil ziyaret edin" talebiyle başvuru yaptı.    2023 ZİYARETİNDE TÜRKİYE YOK!   CPT, 2023 yılında 8 ülkeye periyodik ziyaret gerçekleştireceğini duyurdu. CPT’nin resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, 2023 yılında Arnavutluk, Ermenistan, Kıbrıs, Macaristan, Lüksemburg, Malta, Kuzey Makedonya ve Slovak Cumhuriyeti’ne ziyaret edileceği kaydedildi. Avukatların başvuru ve çağrılarına rağmen CPT’nin periyodik ziyaretleri arasında Türkiye yer almadı. Duyuruda, “Bu ülkelerden herhangi birinde özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin durumuyla ilgili bilgilere sahip olan kişi ve kuruluşlar, konuyu Komite'nin dikkatine sunmaya davet edilir” çağrısının yapılması da dikkat çekti.    ‘YANLIŞ POLİTİKA FELAKETE GÖTÜRÜR’    İmralı tecrit sisteminde Avrupa Konseyi ve CPT’nin sorumlu olduğunu belirten Abdullah Öcalan, 30 Nisan 2003 tarihli avukat görüşmesinde, “İlk dönemlerde ve sonra geldiklerinde her şeyi gördüler. İlk geldiklerinde Norveçli bir kadın, ‘Siz biraz dayanın, biz bunu Avrupa Birliği’nin gündemine getireceğiz’ dedi. Hani nerede? Yalan söyledi. Şimdi Türkiye’yi AB (Avrupa Birliği) çizgisine çekmek istiyorlar, ABD, Yunanistan ile birlikte. Avrupa, ABD ve İsrail’in parmağı var bu işte. Bu yeni durumun arkasında ABD ve İsrail’in rolü var. Girdiğim süreç bu. Bana ayrımcılık yapın demiyorum. Sadece haklarım neyse onu uygulasınlar. Hukuku uygulasınlar. Benim üzerimden pazarlık yapıyor. Ben ayrıcalık istemiyorum. F tipi kuralları neyi gerektiriyorsa, onu yapsınlar. Yanlış bir politika Türkiye’yi felakete götürür. Benim itirazım bu. Ben bir saat, üç saat pazarlığı istemiyorum. Ben hukuku istiyorum. Ben ayrıcalık istemiyorum. Cezaevine tanınan hakları istiyorum. Pazarlık kötüdür. Doğru siyaset yaptırmaz” dedi.   İMRALI’DA YASALAR UYGULANMIYOR   İmralı’da yasaların uygulanmadığını dile getiren Abdullah Öcalan, 10 Eylül 2003 tarihli avukat görüşmesinde, “Bana bir şey olursa Türkiye’nin üzerine kalabilir. Bunun için bu heyeti (CPT) önemsiyorum. Bunları burada müdür beye de anlattım. Bağımsız heyet gelirse, üç gün 24 saat boyunca buradaki yaşantımı gözlesinler. Siz de her hafta gelin. Gelmediğiniz her hafta sistem ağırlaşıyor demektir. Madem yasalar var, bunu işletin” diye belirtti.   CPT’NİN İLKELERİ UYGULANSIN   PKK Lideri, 24 Eylül 2003 tarihli avukat görüşmesinde, tecridin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Haftada en az iki saat görüşme olmalı. Eğer aile gelirse, bir saat aileye ayrılabilir, bir saati sizinle (avukat) olabilir. Ama gelmezse haftada en az iki saat sizlerle görüşmem sağlanmalı. Mektup ve yazışmalara kısıtlama konulmamalı, bazı şeyleri yazmak istiyorum, mektup alınıp verilmesi gerekiyor. Yayın hakkının da olması gerekiyor. Avrupa Konseyi’ni harekete geçirin. Adalet Bakanlığı’na gidin. Tecrit kaldırılsın, koşullar düzeltilsin. CPT’nin ilkeleri uygulansın” diye konuştu.   14’ÜNCÜ YÜZYIL CEZAEVİ KOŞULLARI   İmralı’da koşulları 14’üncü ve 15’inci yüzyıl Avrupa cezaevi koşullarına benzeten Abdullah Öcalan, 14 Ocak 2004 tarihli avukat görüşmesinde, “Bu benim değil, en başta Avrupa Konseyi’nin ayıbıdır. Mektup alışverişi yok, televizyon yok, kırık dökük tek dalgalı bir radyom var. Radyomu size de gösterebilirim. Hükümetin bana yaklaşımı, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarına yaklaşımının temel kriteri haline gelmiştir. CPT’nin öngördüğü temel kriterler, Türkiye’nin insan hakları sicilinin niteliğini belirleyecektir. Avrupa Konseyi’ne söylüyorum, her şey uydurmadır. İki ayda bir görüşebiliyorum” ifadelerini kullandı.   BAĞIMSIZ HEYET İNCELEMELİ   PKK Lideri, 7 Mart 2007 tarihli avukat görüşmesinde, İmralı koşullarına dair şunları söyledi: “Bu duruma müdahale olmazsa, o zaman kaos olacak. Bağımsız bir heyetin gelip inceleme yapması gerekir. CPT’ye başvurursunuz. CPT’den görevliler daha önce de gelmişlerdi. Bir rapor düzenlemişlerdi. Buranın koşullarının çok kötü olduğunu dile getirmişlerdi. Tekrar bağımsız bir heyetin gelmesi sağlanabilir. Bu heyet sadece Avrupa’dan olmasın. Özellikle bu binanın, benim odamın yapısının nasıl oluşturulduğunun, hazırlandığının araştırılması lazım.”   İMRALI CEZAEVİ’NİN STATÜSÜ   İmralı Cezaevi’nin Türkiye’deki diğer cezaevi sistemlerinden farklı olduğuna dikkat çeken Abdullah Öcalan, “Diğer cezaevlerinin statüsü burada uygulanmıyor. Ben biliyorum, buranın statüsü ve yapısı gizli bir anlaşmayla olmuştur. Bu gizli anlaşma ABD’de, AB’nin de fikri ve onayı alınarak yapıldı. Guantanamo benzeri, hatta çok daha sistemli ve ağır koşullara sahiptir. ABD gizli anlaşmalarla birçok yerde birçok cezaevi kurdu. Bu cezaevi de ABD tarafından kurulan özel cezaevlerinden biridir. Bu gizli anlaşmayla bu cezaevi kurulurken, aynı zamanda yapısı ve koşullarının ne olması gerektiğini çizmişler. Burası iyi anlaşılmıyor” dedi.   CPT O GÜN BURADAYDI!   Avrupa Konseyi’nin İmralı koşullarından haberdar olduğunu dile getiren Abdullah Öcalan, 13 Eylül 2007 tarihli görüşmede, şunları paylaştı: “Buraya getirildiğimde CPT’den bir kişi de buradaydı. Koşullarımı onlarla görüşüp öyle belirlemişler. 15 Şubat’ta buraya getirildiğimde, CPT yetkilisi de o gün buradaydı. Hatta o zaman bana, ‘Şimdi koşullarınız bu, ama biz izlemeye devam edeceğiz’ diyordu. O gün orada olduklarına göre, onlar da biliyordu. Bu nedenle onların da sorumluluğu var.”   İMRALI KOŞULLARI DEĞİŞTİRİLMELİ   Abdullah Öcalan, 12 Mart 2008 tarihli görüşmede, İmralı koşullarının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları ifade etti: “İmralı rejiminin iyi anlaşılması ve değiştirilmesi gerekiyor. Ben 9 yıldır (12 Mart 2008) burada direniyorum ve direnmeye de devam edeceğim. Ben Kürt halkının özgürlüğü için buradayım. İmralı rejiminin iyi anlaşılması lazım; İmralı rejimi benimle ilgili değil, Kürt halkının özgürlüğünün tasfiyesi ile ilgilidir. Biliyorsunuz, tarihte de imparatorluklar döneminde de buraya liderler, imparatorlar, yine başbakanlar getirildi; onlar buraya ölmek üzere gönderildiler. Zaten iklimi onları öldürmeye uygundur, bunun için ölüme terk edilmişler. Gerekirse ölürüm, ölüm benim için sorun değil. Önemli olan Kürt halkının özgürlüğü ve özgürlük iradesidir.”   ÖZEL YASALAR UYGULANIYOR   PKK Lideri, 2005 yılında kendisine özel yasalar çıkarıldığını belirttiği 30 Nisan 2008 tarihli avukat görüşmesinde, “Bana uygulanan özel yasalardır. Bu yolla baskı yapılıyor. Sürekli susturulmak isteniyorum. Defalardır hücre cezası veriliyor” dedi.   GUANTANAMO BENZETMESİ    İmralı’yı Guantanaomo’ya benzeten ve daha ağır koşulların uygulandığını söyleyen Abdullah Öcalan, 12 Kasım 2008 tarihli görüşmede, “Burası Proto-Guantanamo’dur. Guantanamo örneğini önce burada denediler daha sonra Guantanamo’da uyguladılar. Hatta buranın şartları Guantanamo’dan daha ağır. Bunları iyi görmek gerekiyor. Burada yaşananlarda uluslararası oyunlar var. Bu yaşananları niye yapıyorlar? Avrupa niye sessiz kalıyor? CPT’nin hakkımda verdiği kararlar, raporlar var. Devlet Avrupa’ya buranın koşulları şöyledir böyledir diye anlatıyor ama benim içinde bulunduğum koşullar ortada. Çok kötü koşullardayım. Devletlerin taahhütleri var, verdikleri sözler var, bunları uygulasınlar. Benim de temel haklarım var, Cezaevi İzleme Komitesi’nin de raporları var ama uygulanmıyor” şeklinde konuştu.   İMRALI CPT’NİN PROJESİDİR   Abdullah Öcalan, 25 Kasım 2009 tarihli avukat görüşmesinde, bir kez daha İmralı’nın CPT ve AİHM’in önerisi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bu, onların projesidir. Benim buradaki koşullarımda da bu şekilde tutulmamda da sorumlu olanlar kendileridir. Burası onların bir projesidir. Benim buraya konulmam da onların bir projesiydi. Bu durum böyle bilinmeli. CPT sorumludur. Buraya gelmek zorundalar. Gelip burayı görüp, incelemek zorundadırlar. Yoksa olmaz. CPT kendisi geldi buraya incelemelerde bulundu. F tipine nakledilmem gerektiğini, F Tipi cezaevi inşaatının yapılması ve benim buraya nakledilmem gerektiğini CPT söyledi. Bütün bunları CPT istedi. Bana burada buradaki koşullarımın eskisine göre daha iyi olacağını belirttiler ama hiç biri olmadı. Koşullarım daha da kötüye gitti. Buraya gelip kendi yarattıkları eserlerini görmeliler. Bizi kandıramazlar, kandırmaya çalışmasınlar.”   MENDERES 24 SAAT DAYANAMADI   İmralı Adası’nın tarihi olduğunu ifade eden Abdullah Öcalan, “Buranın kendisine özgü koşulları var, tarihe tanıklık etmiş bir adadır. Burada kalanların ne kadar zorlandığı bilinir. Kendine has iklim koşulları vardır. Yine biliniyor Menderes burada 24 saat kalmasına rağmen dayanamamıştı. Ben 11 yıldır burada dayanıyorum, dayanmaya çalışıyorum” diye belirtti.   MA / Özgür Paksoy