DFG: Nagihan’ın kalemini sahipsiz bırakmayacağız 2022-10-07 11:13:11   DİYARBAKIR - Nagihan Akarsel’in katledilmesini kınayan DFG, “Nagihan’ın hakikat mücadelesini, kalemini sahipsiz bırakmayacağımızın sözünü veriyoruz” açıklaması yaptı.    Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), “2022 yılı Eylül Ayı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nu” açıkladı. Gazeteci Nagihan Akarsel’in 4 Ekim’de Federe Kürdistan Bölgesi’nde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilmesini “Gazeteciler ve insanlık adına kara bir haber” olarak değerlendirilen DFG, “Akarsel’in gazeteciliğine ve mücadelesine tanık olan meslektaşları olarak bu saldırıyı kınıyoruz” denildi.    HAKİKAT ARAYIŞINA SALDIRI    Saldırının Akarsel’in hakikat arayışına yönelik olduğunu vurgulayan DFG, “Uzun yıllar gazetecilik ve kadın bilimi olan Jineoloji’de araştırmalar yapan Akarsel’e yönelik bu saldırının, onun hakikat arayışına yönelik olduğun biliyoruz. Nagihan Akarsel’i katledenlere bir kez daha hakikatin kalemini hiçbir katliamın kırmaya gücünün yetmeyeceğinin yanıtını veriyoruz. Sokaklara çıkarak haykırdığımız gibi bir kez daha onun hakikat mücadelesini, kalemini sahipsiz bırakmayacağımızın sözünü veriyoruz. Nagihan Akarsel de tıpkı diğer özgür basın şehitleri gibi hakikat mücadelemizin öncü ve ışığı olmaya devam edecek” ifadelerine yer verdi.    MUSA ANTER DAVASI    Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de katledilen gazeteci Musa Anter davasının zaman aşımından düştüğü hatırlatılan DFG raporunda, “Kürt bilgesi, öğretmenimiz Apê Musa’nın (Musa Anter) katledilmesinin 30’uncu yılında yargı onun katillerini akladı. Bir önceki duruşmada faillerin ve arkasındaki gücün yargılanması noktasında adım atmayarak katliam tarihinden bir gün sonra olan 21 Eylül’e duruşma günü veren mahkeme heyeti, zaman aşımı gerekçesiyle davayı düşürdü. Katliamın ‘insanlığa karşı işlenmiş suç’ kapsamına alınması noktasında yapılan başvuruları kabul etmeyen mahkeme, verdiği bu kararla failleri ödüllendirdi, 1990’lı yılların karanlık güçleriyle ortaklaşarak Musa Anter’i bir kez daha katletti. Bizler de Apê Musa’nın ardılları, küçük generalleri olarak kararı kınıyor ve bu davanın takipçi olmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz” diye kaydedildi.    SANSÜR YASASI    AKP-MHP’nin geçen yıl Meclis’e sunduğu ancak geri çektiği ancak yeniden Meclis Genel Kurulu’na getirilen “Sansür Yasası”yla basının tümden susturulmak istendiğin belirtilen raporda, yasa tasarısının amacının “Dezenformasyonu önleme” olarak açıkladığı belirtildi. Raporda, şu ifadelere yer verildi: “Biz gazeteciler olarak bunun sansürün genişletilmesi, tüm topluma yayılmasını sağlamak amacıyla çıkartıldığını biliyoruz. Bu yasanın basın ve ifade özgürlüğü noktasında yaşanan ihlalleri katmerleştireceği gibi iletişim alanında bir alternatif olan dijital medya platformlarının iktidar denetimine sokulmak istendiğini vurguluyoruz.”   BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI   Yasanın, tek sesli bir medya ve toplum yaratmak, hali hazırdaki korku iklimini canlı tutmak, sansürü ve oto sansürü ağırlaştırmak amacını taşıdığının kaydedilen raporda, şunlara yer verildi: “Bu yasayı en net keskin biçimde reddediyor, bir an önce bundan dönülmesi için dayanışmanın ve ortak mücadelenin önemini bir kez daha vurguluyoruz. Toplumsal muhalefeti, basın ve ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü baskılayacak olan bu yasa tüm yönleriyle kapsamlı bir sansür yasasıdır. Henüz yasa geçmemişken dahi, emareleri kendini gösterdiğine tanık oluyoruz. Her ay düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü adına raporlar hazırlarken, söz konusu raporların dahi engellenmesi Türkiye’de gazeteciliğin geldiği ya da getirildiği nokta için net bir özet mahiyetinde. Meclis Genel Kurulu’nda ilk iki maddesi onaylanan yasa tasarısının geri çekilmesi ve için herkesi birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”   TUTUKLU GAZETECİLER    Gazetecilere yönelik süre gelen sorunların en başında tutuklu gazeteciler konusu geldiği belirtilen raporda, “Diyarbakır’da 8 Haziran’da düzenlenen operasyonda tutuklanan 16 gazeteciden Safiye Alağaş, Neşe Toprak, Remziye Temel ve Elif Üngür, tutuldukları Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki gözetleme, çıplak arama, hasta mahpusların tedavisinin engellenmesi ve etkinlik kısıtlamasına karşı açlık grevine katıldı. Kadın gazeteciler ‘Yoğunlaşan hak ihlallerine karşı uyarı amacıyla’ diğer kadın mahpuslarla birlikte 5 günlük açlık grevi eylemi yaptı” hatırlatılması yapıldı.    DFG, 7 Ekim 1997’de Gurbetelli Ersöz yaşamını yitirmesinin yıldönümünün Kürt Kadın Gazeteciler Günü olarak kabul edildiğini anımsatarak, Kürt kadınların gününü kutladı.    GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ    Gazetecilere yönelik ihlal verilerinin paylaşıldığı raporda, Eylül ayı içinde 5 gazetecinin gözaltına alındığı, 2’sinin tutuklandığı, 12’sinin kötü muameleye maruz kaldığı, 7’sinin tehdit edildiği, 4’ünün hakkında soruşturma, 7’si hakkında dava açıldığı, 15’inin haber takibinin engellendiği, 6’sının hapishanelerde hak ihlaline maruz kaldığı kaydedildi. Davası sonuçlanan 9 gazeteciye 21 yıl 9 gün hapis cezası verildiği, 72 gazetecinin yargılanmasına devam edildiği, 72 gazetecinin halen tutuklu bulunduğu açıklanan raporda, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 3 kurumun 3 yayınına yayın yasağı ve para cezası verdiği, 5 yayına ise yayın durdurma cezası verdiği, 3 internet sitesinin kapatıldığı, 137 habere erişim engeli getirildiği, 18 sanal medya içeriğine erişim yasağı getirildiği belirtildi.