KNK Eşbaşkanı Murad: Rojhilat direnişini sahiplenmek ulusal sorumluluktur 2022-10-11 09:00:41   HABER MERKEZİ - KNK Eşbaşkanı Zeyneb Murad, İran rejiminin artık serhildanı engelleyemediğini belirterek, “Rojhilat direnişine sahip çıkmak, ulusal bir görevdir” dedi.    İran’ın Tahran kentinde saçı görüldüğü gerekçesiyle “ahlak polisi” tarafından gözaltına alındıktan sonra işkenceyle katledilen Jîna Amîni için kadınlar öncülüğünde Rojhilat ve İran’da başlayan eylemler sürüyor. Eylemleri kontrolü altına alamayan İran ordusu, bu kez Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Kürt partilere ait üslere saldırmaya başladı. Rejimin saldırılarına rağmen Rojhilat’ta eylemler yayılarak devam ediyor.    Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Zeyneb Murad, İran ve Rojhilat’ta yayılan direniş ile rejimin saldırılarını değerlendirdi.    DİRENİŞE SALDIRI    Zeyneb Murad, İran rejiminin halk direnişine tahammül edemediğini ifade ederek, “İran ve Rojhilat Kürdistan'da 2 haftadır büyük eylemler yapılıyor. Bu eylem Jîna Amini'nin öldürülmesi ardından başladı. Bu tepkiler sadece İran ile sınırlı kalmadı, bütün dünya buna karşı tepkisini gösterdi. İran'daki bu isyan kadınlar öncülüğünde 'Jin, jiyan, azadî' sloganıyla başladı. Bu direniş kendisiyle birlikte büyük korku getirdi. İran hükümeti bu yüzden bazı adımlar attı. Rojhilat Kürdistan partilerinin üslerini bombaladı ve Sidekan ile bazı ilçe sınırları kapatıldı. Bombardıman halen devam ediyor. Artık direnişi kontrol altına alamayan ve direnişi öldüremeyen İran devleti, Başur Kürdistan'ın ilçelerini ve Rojhilat Kürdistan'ı temsil eden partilerine saldırdı. Türk devletinin saldırıları ile aynı olan İran devletinin bu saldırıları, iki işgalci taraf arasında bir ittifaka veya işbirliğine gidildiğini göstermektedir. Bu bize tüm işgalci devletlerin amacının Kürt ve Kürdistan'ı bitirmek olduğunu gösteriyor. Bu saldırılar sadece siyasi partilere dönük gerçekleşmedi, Kürt halkına da yöneliktir. Kürt halkını yok etme ve kazanımlarını ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar. Ancak bu gerçeğin Başur Kürdistan yetkilileri tarafından görünmemesi talihsiz bir durumdur" dedi.   ULUSAL SORUMLULUK    Rojhilat direnişini sahiplenmenin ulusal bir görev olduğunu vurgulayan Murad, "Türkiye’nin saldırılarına karşı Başur hükümeti sessizlik içindedir. Aynı zamanda İran'a karşı da ciddi bir tavır ve somut bir tepki göstermedi. Halk bu saldırılara tepki gösterdi ama hükümet şu ana kadar herhangi bir itirazda bulunmadı. Düşman Kürtler arasında ayrım gözetmeksizin saldırıyor. Kürt halkına karşı aynı tutuma sahipler. Her Kürde aynı gözle bakıyorlar. Bu yüzden Kürt halkı, siyasi güçler, kurumlar ve Kürt yetkilileri bu gerçeği görmeli, görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Rojhilat’ın direnişine sahip çıkmak ve desteklemek her Kürt’ün sorumluluğudur. Bu nedenle özellikle Rojhilat Kürdistan'ı ulusal bir ruhla sahiplenmeye çağırıyoruz" diye belirtti.    KDP VE YNK’NİN SESSİZLİĞİ    Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Zap, Avaşîn ve Metîna’ya yönelik saldırılarına değinen Murad, “PDK ve YNK bu saldırılara karşı sessiz kaldı. Türk devletinin Güney Kürdistan'ın ilçelerine var gücüyle saldırmasının üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçti. Ama şu ana kadar buna karşı hiçbir tavır alınmadı. Bu sessizlik ve tepkisizlik Türk devletine cesaret veriyor. Halkımızı öldürme, topraklarımızı işgal etme cesareti veriyor. KDP’nin kontrolünde olan Hewlêr ve Duhok'ta, insanların tepki göstermesine bile izin verilmiyor. Süleymaniye'de de herhangi bir tepki gösterilmedi. Süleymaniye’de yapılan eylemlere de saldırdılar. Bu kabul edilemez. Başur Kürdistan büyük bir mezarlık oldu. Rojava, Bakur ve Rojhilat’tan insanlarımızın katledildiği yer oldu. Geleceğimiz olan gençler, bu saldırılara karşı ölümü göze alarak Avrupa’ya gidiyorlar. Bu durumdan kaçıyorlar. Bu hükümetin adaletsiz ve demokratik olmadığının en bariz göstergesidir” diye konuştu.    TÜRKİYE SESSİZLİKTEN CESARET ALIYOR   Türkiye’nin Zap, Metîna ve Avaşîn’de kimyasal silah kullanımına dönük araştırma girişimlerinin KDP tarafından engellenmesine tepki gösteren Murad, şunları söyledi: “Türkiye dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor. Dünyanın gözü önünde yasaklı silahlar kullanıyor. Hem Güney Kürdistan hükümeti, hem de dünya susuyor, ulusal kurumlar susuyor. Batı ülkeleri kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Güney Kürdistan hükümeti sadece sessiz olmakla da yetinmiyor, bölgede araştırma yapmak isteyen heyetleri de engelliyor. Bu da kimyasal kullanımında Türk devleti ile ortak olduklarını gösteriyor. Kürdistan topraklarında bu insanlık suçlarını işlediğini görmeli. Heyetlere neden izin vermediklerinin hesabını vermeli. Kürt halkının dünyada dostları var. Bizim bu insanlarla ortaklaşmamız gerekiyor. Başta Behdînan halkı olmak üzere tüm halkımıza çağrımızdır; baskı altında olduğunuzu biliyoruz ama bu ahlaksızlık karşısında sessiz kalmamalıyız. Bugün bu bölgelerde sadece insanlar topraklarından edinmiyor, aynı zamanda her canlı yok ediliyor. Bu nedenle kimyasal silah kullanımına karşı hepimiz bir olmalıyız. Bunun araştırılmasını engelleyenlerden hesap sormak ulusal duruş ve sorumluluktur.”