‘CPT toplumun kaygılarını gidermedi’ 2022-10-11 09:09:14   İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a verilen disiplin cezalarını saldırı olarak değerlendiren ÖHD İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Gürkan İstekli, CPT’nin İmralı ziyaretinin toplumun kaygılarını gidermediğini söyledi.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 18 aydır haber alınamıyor. Abdullah Öcalan ve diğer tutukluların avukat ve aile görüş başvuruları ise “disiplin cezaları” ve “görüş yasağı” gerekçeleriyle engelleniyor. İmralı’da yaşanan haber alamama haline karşı Türkiye’de Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) öncülüğünde 775 avukat ile Avrupa ve Ortadoğu’da bulunan yüzlerce avukat, tecrit politikalarının ve görüş engellerinin sona ermesi için Adalet Bakanlığı’na görüşme başvurusuna bulundu. Ancak bakanlık, yapılan başvurulara bugüne kadar olumlu ya da olumsuz yanıt vermedi.   Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ise 3 Ekim'de yaptığı açıklamayla 20-29 Eylül tarihleri arasında Türkiye'yi ziyaret ettiğini açıkladı. Yapılan ziyaretin detaylarına ilişkin açıklama yapmayan CPT, bu ziyareti yankı uyandırsa da kamuoyundaki kaygıları gidermedi.   Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Gürkan İstekli, Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak haber alamama durumunu, verilen disiplin cezalarını, Adalet Bakanlığı’na yaptıkları görüş başvurularını ve CPT’nin İmralı ziyaretini değerlendirdi.   TECRİT SAVAŞLA BAŞLADI   Uluslararası güçlerin 24 yıl önce PKK Lideri Abdullah Öcalan şahsında devreye koyduğu komplonun hedefinde Kürt halkının özgürlük taleplerinin yattığını ifade eden İstekli, ülkede uzun yıllardır Abdullah Öcalan’a uygulanan hukuksuz tecrit politikaların iktidarın Kürt halkına dayattığı savaş siyasetiyle başladığına dikkat çekti. İmralı’dan 18 aydır hiçbir şekilde haber alınamamasının gelinen süreçte hukukla izah edilemeyeceğini kaydeden İstekli, “Bu tecrit girişimini Türkiye’nin Kürt halkına karşı yürütmekte olduğu savaş siyasetinin bir sonucu olarak görmek, böyle ele almak gerekiyor. Bu politika aynı zamanda Kürt halkının taleplerini de tecrit altında tutmak demektir, bu taleplere de savaş açmak demektir” şeklinde konuştu.   MİLYONLARIN TALEBİ   Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebinin dünyada milyonların talebi olduğunu vurgulayan İstekli, “Öcalan’ın özgürlüğünü talep edenler sadece Kürtler değildir. Tecrit politikası artık dünya çapında yankı bulan bir politikadır. Bugün İmralı tecridi komplonun bir devamıdır. Avrupa’daki insan hakları kurumlarının, örgütlerin tecride sessiz kalması bu komploya destek verdikleri anlamına geliyor. Yoksa Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler, bağlı olduğu hükümlükleri yerine getirmemesi noktasında bu devletler, çok rahatlıkla bir yaptırıma gidebilirlerken, bugüne kadar Türkiye hiçbir yaptırımla karşı karşıya kalmadı” dedi.   GEREKÇESİZ DİSİPLİN CEZALARI    Abdullah Öcalan’a verilen disiplin cezalarının gerekçesiz olmasının tam bir hukuksuzluk olduğuna işaret eden İstekli, “Verilen disiplin cezası ne olursa olsun, bu disiplin cezası bir avukatın müvekkiliyle görüşüne engel değildir. Aile görüş yasağı veriliyor, telefon görüş yasağı veriliyor ama hiçbir gerekçe sunulmuyor. Kararı tebliğ dahi edilmiyor. Avukatların yaptığı görüş başvurularından karar kesinleştiği öğreniliyor. Disiplin cezalarıyla, hukuksuz cezalara bir kılıf uydurulmaya çalışılıyor. ‘Biz Öcalan’ı görüştürebiliriz de işte disiplin cezası var’ denilerek, bir alt metin oluşturulmaya çalışılıyor. Biz bu uygulamayı kabul etmiyoruz” diye belirtti.    18 AYDA 12 DİSİPLİN CEZASI    Devletin bu konuda “art niyetli” olduğunu dile getiren İstekli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan hükümlü olabilir ama bu devletin, Sayın Öcalan’ın haklarına karşı olan sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. Devlet Öcalan’ın haklarından birinci derece sorumludur. Bu verilen disiplin cezalarını tamamen Öcalan’ın hem şahsına hem fikirlerine hem de Kürt halkının özgürlük taleplerine yönelik bir saldırı olarak değerlendirmek gerek. Sayın Öcalan hücresinde ne yapıyor olabilir ki, son 18 ayda üst üste 12 defa disiplin cezası alıyor. Sayın Öcalan’ın siyasi bir kimliğini dahi bir tarafa bırakırsak, 70 yaşını aşmış bir insan, 12 defa disiplin cezası almış olabilir mi? Madem disiplin cezası veriyorsunuz, o zaman gerekçelerini de açıklamak zorundasınız.”   DÜNYADA UMUT OLDU   Tecrit politikasına karşı dünyanın dört bir yerinden bine yakın avukatın görüşme talebini değerlendiren İstekli, “Öcalan’ın ortaya atmış olduğu tezler, bugün Öcalan’ı önemli kılıyor. Çünkü bugün kapitalist modernitenin halkları ezdiği, öldürdüğü, katliamdan geçirdiği bir dünya sisteminde Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu çözüm önerileri, sömürülen ve ezilen halklara da bir umut olmuş durumdadır. Öcalan’ın İmralı’daki durumu, ‘hukuksal bir durum’ olmasından dolayı dünyadaki avukatların ilgisini çekiyor. Avukatlara öncelikli bir sorumluluk yüklüyor. Öcalan için dünyanın birçok yerinde avukatların görüş talebinde bulunması, aynı zamanda Öcalan’ın düşüncelerinin sahiplenilmesi demektir” diye konuştu.    ‘ÖCALAN’I GÖRMEK ZORUNDAYIZ’   ÖHD olarak 775 avukatın Adalet Bakanlığı’na yaptıkları başvuruya henüz olumlu ya da olumsuz bir cevap alamadıklarını dile getiren İstekli, bu konuya ilişkin bakanlığın kendi hukukunu uygulamadığını söyledi. İstekli, “örgütlü bir kötülük” ile karşı karşıya olduklarını belirterek, “Burada devletin artık bir çete mantığıyla hareket ettiklerini görüyoruz. Bizler avukatlar olarak, yasaların bize vermiş olduğu hakkı kullanarak başvurular yapıyoruz. Biz kalkıp böyle bir başvuru yapıyorsak, devlet de bakanlık da kalkıp bu başvuruyu, yasal hakkımızı görerek bize bir cevap vermek zorundadır. Adalet Bakanlığı kendi yasasını, kendi hukukunu tanımayan bir noktada duruyor. Bu durum bizi çok endişelendiriyor. Biz Öcalan’ı görmek zorundayız. Savaş siyasetinden dolayı yaptığımız başvurularla bizi hiçleştiremezler. Talebimiz hukuki, insani ve ahlaki bir taleptir ” diye belirtti.    CPT’NİN İMRALI ZİYARETİ   CPT’nin uzun bir aradan sonra tamda uluslararası komplonun yıl dönümüne gelen bir sürede yapmış olduğu bu ziyaretinin dikkat çektiğini ifade eden İstekli, şunları söyledi: “Bu ziyaretle ‘Evet komployu biz yaptık ama bakın takipte ediyoruz’ gibi bir mana da çıkarılabilir. Çünkü 24 yıllık bu tecrit politikasında, işkence uygulamalarından herhangi birer değişiklik olmamıştır. Ne CPT ne Avrupa Konseyi ne de başka kurumlar bu konuda bugüne kadar herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Bu durum tecrit siyasetini onayladıkları anlamına geliyor. Aslında sadece onayladıkları da değil bu politikanın tarafı oldukları yönünde değerlendiriyorum.”   “CPT gerek görürse ziyaretin içeriğini 6 ay sonra açıklayacak, gerek görmezse biz Öcalan’dan 6 ay daha haber alamayacağız” diyen İstekli, şunları ifade etti: “ CPT ziyaretinde İmralı’da neler olduğuna dair bilgileri sadece Türkiye’nin bilmesi bizim için bir anlam ifade etmiyor. CPT’nin ziyareti toplumun kaygılarını gideren bir ziyaret olmamıştır. Öcalan’ın avukatlarının yapmış olduğu başvurulara bir cevap gelmemiştir. O zaman CPT’nin yapmış olduğu ziyaretin pek bir anlamının olduğunu düşünmüyorum. Elbette bu ziyareti kıymetsizleştirmiyoruz ama toplumun kaygılarını gideren bir ziyaret olarak da görmüyorum.”   TECRİDİ AŞMANIN YOLU   İmralı’daki hukuk sistemini her şeyi yutan bir “kara delik” olarak tanımlayan İstekli, her şeye rağmen İmralı’yla temas sağlamak için her türlü eylem, etkinlik ve hukuki girişimleri sürdüreceklerinin altını çizdi.  İstekli, “Hukuksal olarak yaptığımız tüm yolları zorlayacağız ancak Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit, hukuku aştığı işin biz avukatlar bu tecridi teşhir etmeye çalışacağız. Ondan dolayı bu tecridin herkesin sesini yükseltmesiyle aşılabileceğini düşünüyorum” dedi.      MA / Ergin Çağlar