Taksim saldırısında mızrak çuvala sığmadı! 2022-11-18 12:06:32 İSTANBUL - İstiklal'deki patlamaya dair ortaya çıkan yeni bilgiler ve ifadeler, Süleyman Soylu ve emniyetin iddialarını çürütürken, patlamanın Türkiye ve bağlı paramiliter güçler kontrolündeki bölgede planlandığına işaret ediyor.     Her gün on binlerce kişinin uğradığı İstanbul Taksim'de bulunan İstiklal Caddesi’nde, 13 Kasım’da gerçekleştirilen bombalı saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti ve 81 kişi yaralandı. Hükümet yetkilileri, alelacele olayın PKK tarafından yapıldığını ve saldırganın Kobanê üzerinden geldiğini iddia etti. Ancak patlamaya dair yapılan açıklamalar, gözaltına alınan kişilerin ifadeleri ve ortaya çıkan yeni ayrıntılar, hem emniyet hem de hükümet yetkilileri tarafından ortaya atılan iddiaları çürüttü.      EMNİYET TOSUN'U HEDEF GÖSTERDİ   Patlamanın yaşandığı sıralarda Küçükçekmece’de 2 Suriyeli müvekkili ile karakola ve geri gönderme merkezine gitmek üzere çay bahçesinde bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi avukat Jiyan Tosun, yaptığı telefon görüşmesinde patlamadan söz etmesi nedeniyle, o sırada yakınında bulunan birisi tarafından "ihbar" edildi. İhbarın ardından Tosun, polis tarafından karakola çağrıldı. Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Adem Taşkaya, sanal medya hesabından Tosun'u hedef gösterdi. Dakikalar sonra paylaşım silinirken, Taşkaya daha sonra yaptığı paylaşımla Tosun’a dair bilginin polislerin kullandığı telegram gruplarında paylaşıldığını itiraf etti.     SOYLU İDLİP'TE   Patlama günü Suriye’nin İdlip kentinde Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) yaptığı Briket Evler projesinin açılışında bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir gün sonra geldiği İstiklal Caddesi'nde, patlamayla "kendilerine bir mesaj verilmek istendiğini" söyledi. Soylu, taziye dileklerini ileten ABD Büyükelçiliği’ne işaret ederek, "Taziyelerini kabul etmiyor, reddediyoruz. Kobanê’yi terör bölgelerini besleyen oradan Türkiye huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa kendi senatolarında para gönderen bir devletle biz müttefikliğimiz elbette ki tartışmalıdır" diye konuştu.    KOBANÊ İDDİASI    Soylu, daha sonra yaptığı açıklamada, saldırıyı yapanların Yunanistan’a gitmeyi planladığı sırada yakalandıkları ve "planın bozulduğunu" ileri sürerek, PKK’yi hedef aldı. Soylu, saldırının faili olarak gösterilen Alham Albashır’ın önce Esenler’de sonra Küçükçekmece’de gözaltına alındığını ileri sürdü. Soylu, Albashır’ın "Kobanê'de özel eğitim aldığını", Türkiye ve paramiliter güçlerin kontrolünde olan Efrîn üzerinden de Türkiye'ye geçiş yaptığını iddia etti.     ÖZDAĞ'IN EDİNDİĞİ BİLGİ NE?   Soylu ile aynı gün İstiklal Caddesi’ne giden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise, "Süleyman Soylu’nun ifade ettiği gibi bu hadisenin arkasında bahsettiği devlet mi var, yoksa bir başka devlet ile mi bağlantı var? Benim edindiğim bilgi, Süleyman Soylu’nun kamuoyuyla paylaştığı bilgiden oldukça farklı gözüküyor” ifadelerini kullandı.    Suriye sınırındaki bazı bölgelerin HTŞ ve El Nusra’nın denetiminde olduğuna işaret eden Özdağ, “Tamamen denetimine girmiş durumda. Sınır bölgelerinde, başta Hatay’da olmak üzere insanlarda, Türk vatandaşlarında, Suriye’den bu bölgelere yönelik saldırı olacağına dair endişeler yaratıyor” diye kaydetti. Özdağ, daha sonra yaşanan patlamıyı "komplo" olarak niteleyerek, "Önümüzde benzer bir sürecin başladığını görürsem elimdeki dosyayı açıklarım” diye kaydetti.    KCK, HSM VE QSD'DEN YALANLAMA   Olaydan bir gün sonra Halk Savunma Merkezi (HSM), patlamayla ilişkilerinin olmadığını ve sivilleri hedef almayacaklarını açıkladı. 15 Kasım'da açıklama yapan KCK, "Hareketimizin bu saldırıyla bir alakası yoktur. Saldırının hareketimize yıkılmak istenmesi, AKP-MHP’nin karanlık planlar içerisinde olduğunu göstermektedir" diye kaydetti.    QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi ve YPG'den yapılan açıklamalarda hükümet yetkililerinin iddiaları yalanlanarak, saldırgan olarak gösterilen kadının arkasında Türkiye'nin himayesindeki Suriye Milli Ordusu (SMO) olduğuna işaret edildi.    MHP’Lİ BAŞKANIN PATLAMA İLE İLİŞKİSİ   Açıklamalar devam ederken, patlamaya dair farklı ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Saldırının faili olarak gösterilen Albasahır'ın, Şirnex'ın Basa (Güçlükonak) ilçesinde MHP'nin başkanlığını yapan Mehmet Emin İlhan’ın üzerine kayıtlı olan telefon ile iki arama gerçekleştiği ortaya çıktı. Telefon aramasını doğrulayan İlhan, daha sonra kendisini yalanladı. İlhan, ifade için gittiği karakolda, "Bu hat, 2019'da, kimlik fotokopim kullanılarak çıkarılmış, sahte bir hat. Bu hatla ilgili başka bir görüşme de yoktur. Asılsızdır” iddiasında bulundu.   VALİLİKTEN 'AKLAMA' AÇIKLAMASI    Şırnak Valiliği ise, MHP’li İlhan’ı aklama çabasına girerek, GSM hattının Cizîr (Cizre) ilçesinde bulunan bir bayi tarafından yasadışı yollarla çıkarılarak üçüncü bir şahsa verildiğini ileri sürdü. Valilik, ayrıca GSM hattının İlhan tarafından kullanılmadığını belirtti.    MAHALLELİ SOYLU’YU YALANLADI   Albashır'ın yaşadığı mahallede bulunan esnaf ve yurttaşlar, kimi gazetecilere verdikleri demeçlerde, Soylu'yu yalanladı. Mahalleli, Soylu'nun saldırganın 4 ay önce Türkiye'ye geldiği yönündeki iddialarının aksine, Albashır'ın bir yıldan bu yana mahallede yaşadığı bilgisini paylaştı.    Konuya dair görüştüğümüz bir mahalleli, Albashır’a dair verdiği bilgiler nedeniyle tehdit edildiğini, hedef gösterildiğini ve “vatan haini” olarak lanse edildiğini ifade etti.    ALBASHIR'IN ARKADAŞLARI ORTADAN KAYBOLDU   Albashır'ın yaşadığı mahallede esnaflık yapan Nazik Demir, Albashır’ı üzerindeki elbiseleri daha önce de üzerinde gördüğünü aktardı. Mahallede bulunan bir kahveci, Albashır’ın arkadaşlarıyla öğle arasında yemek yemeye çıktığını ve sonrasında ise kahve içmeye geldikleri bilgisini paylaşarak, patlamanın ardından Albashır’ın yanında kahve içmeye gelenlerin de görünmediğini söyledi.   GİTTİKLERİ EFRINLÎ AİLE GÖZALTINA ALINDI   İddialara göre; patlamanın yaşanmasından iki saat sonra polisler, Albashır’ın Esenler'de çalıştığı atölye ve kaldığı evine baskın düzenledi. Ancal Albashır evde bulunamadı. Albashır, bu sırada Halep doğumlu Ahmed Jarkas ve Jarkas'ın annesi olduğu ileri sürülen Hatice El Kurdî ile birlikte Küçükçekmece’deki Kanarya Mahallesi’ne gitti. Jarkas, Kurdî ve Albashır, ilk olarak gittikleri aile tarafından eve kabul edilmedi. Kurdî ve Jarkas, bunun üzerine Albashır ile birlikte daha önceden kapı komşuluğu yaptıkları olan Efrînli Emine Haso’nun evine gitti. Kurdî ve Jarkas, Haso'ya Albashır’ın Avrupa’ya gideceğini ve bir günlük misafir etmesini istedi. Bir müddet Haso ailesinde kalan söz konusu isimler, ilk olarak gittikleri aile tarafından yapılan ihbar üzerine gözaltına alındı. Aynı zamanda Haso ailesinden aralarında çocukların da olduğu çok sayıda gözaltına alındı.    JARKAS-MÜSİAD İLİŞKİSİ    Patlamaya dair Albashır ile saldırının planlayıcısı olduğu ileri sürülen Ammar Jarkas'ın da aralarında olduğu toplam 51 kişi gözaltına alındı. Saldırının "kilit isimleri" arasında gösterilen ve Ammar Jarkas tarafından yurt dışına kaçması için Edirne'ye götürülen Bilal Hassan ise aranıyor. Gözaltına alınan Ammar Jarkas'ın, 2020 yılında İstanbul’da bir şirket kurduğu ortaya çıktı. Jarkas'ın Facebook hesabında ise sık sık MÜSİAD etkinliklerinden fotoğraf paylaştığı, gözaltına alındıktan sonra basına yansıdı.     SALDIRININ 'YARDIMCISI' AZEZ'DE YAKALANDI   Emniyet, dün yaptığı açıklamada, Albashır'a yardım ettiği ileri sürülen Hüsam A.'nın, Türkiye ve bağlı paramiliter güçlerin kontrolünde olan Azez'de yakalandığı açıklandı. Hüsam A. ile birlikte gözaltına alınanların sayısı 52'ye çıktı.    EMNİYET VE SOYLU'NUN YALANI!   Emniyetin paylaştığı fotoğraflarda Albashır’ın işkenceye uğradığı görüldü. Emniyet, "mülakat" adı altında yapılan görüşmede Albashır’ın, "bombalı eylem talimatı aldığını" ve talimatı aldığı kişinin ise YPG’li olduğunu söylediğini ileri sürdü. Ancak Albashır, emniyette verdiği ifadede kendisi hakkında yapılan açıklamayı yalanlar nitelikte bilgiler paylaştı. Albashır, Minbiç'teyken ‘Hacı" adlı ile kişi ile tanıştığını ve daha sonra "Hacı"nın Cerablus’a gitmek üzere görevlendirildiğini söyledi. Albashır, dün çıkarıldığı mahkemedeki ifadesinde ise, emniyet ve Soylu'nun aksine Efrin'den değil, İdlip'ten Hatay'a geçtiğini söyledi.    Albashır, patlamayı gerçekleştirdiğini kabul etmeyerek, "Orada beklerken Hacı kod adlı kişiden telefon geldi. 'Çantayı bırak oradan ayrıl' dedi. Elledim çantayı içindeki yumuşak bir şeydi, üstte cips falan vardı. Altında yumuşak bir şey vardı. Uyuşturucu sandım. Taksiye bindim, taksici telefonda ne olduğunu gösterince anladım. Esenler'e atölyeye gittim" şeklinde savunma yaptı.    CERABLUS İDDİASI   Albashır'ın, "Hacı" diye bahsettiği kişinin "görevlendirildiği" yer olarak gösterdiği Cerablus, bugüne kadar hiç YPG'nin kontrolünde olmadı. Daha önce DAIŞ'in kontrolünde olan bölge, şu an Türkiye ve bağlı paramiliter güçlerin himayesinde.    POLİS KİMİ DOSYADAN ÇIKARDI?   Tüm bunların yanı sıra polisin, Taksim’den Esenler'e taksi ile giderken Albashır'ı karşılayan kişiyi emniyet ifadelerinde sık sık teşhis için sorduğu ve daha sonra dosyadan çıkardığı öğrenildi. Hafif tombul, gözlüklü, kısa boylu ve yeni traş olmuş kişinin neden dosyadan çıkarıldığı bilinmiyor. Albashır’ı Esenler'de bir otobüs durağında bekleyen ve taksi için Albashır'a para veren kişinin gözaltına alınıp alınmadığı ya da ifadesine başvurulup başvurulmadığı bilinmiyor. Söz konusu kişiye dair şimdiye kadar hükümet yanlısı medyada da tek bir bilgi paylaşılmadı.    SAVCI TUTANAKLARI İSTEDİ   Albashır ve 48 kişi, emniyetteki ifadeleri tamamlanmasının ardından dün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Hükümet yanlısı gazeteciler, güvenlik tarafından başka bir alana çağrıldı. Diğer gazeteciler ise adliye koridorunda tutuldu. Savcı, ifade işlemlerinin ardından Albashır’ın beyanlarını, hükümet yanlısı gazetecilerin içerisinde yer aldığı Whatsapp grubuna attı.     Albashır ve beraberindekilerin ifade işlemlerinin sona ermesinin ardından savcılar, müdafi avukatları yeniden odasına çağırdı. Avukatların verdiği bilgiye göre savcı, “olayın vahameti” şeklinde ifadeler öne sürerek, dosya avukatlarından müvekkillerine dair tutanakları geri istedi. Birçok avukat talebi reddetti. Savcının ısrarcı olması üzerine bazı avukatların tutanakları geri verdiği öğrenildi.    17 TUTUKLAMA   Savcı, Albashır'ın da aralarında olduğu 17 kişi hakkında tutuklama talep etti. Tutuklama talep edilenler arasından 14 yaşında olduğu öğrenilen bir çocuk da yer aldı. 3 kişi adli kontrol talebiyle serbest bırakılmak üzere mahkemey sevk edilirken, 29 kişi ise savcılıkta serbest bırakıldı. Tutuklama talebiyle sevk edilen 17 kişi, "Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak", "Kasten öldürme", "Kasten öldürmeye yardım", "Kasten öldürmeye teşebbüs" iddialarıyla tutuklandı. Olayın failleri arasında gösterilen Ammar Jarkas, hakimlik sorgusunda, korsan taksicilik yaptığını ve Halil Menci adında birinin Albashır’ı taşımasını istediğini söyledi. Jarkas, Menci’nin Qamişlo'da oturduğunu ileri sürdü.    HABER TAKİBİNE ENGEL    Tutuklama kararı sonrası TEM'den polisler adliyeye girdi. Görüntü çekmek isteyen gazetecilere, İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartları soruldu. Kartı olmayan gazeteciler, tehdit edilerek adliyeden zorla çıkarıldı.   MA / Mehmet Aslan