AYM cinayet şüphelisi polisi 'süre aşımı'yla kurtardı 2023-01-11 09:00:48 AMED - Anayasa Mahkemesi, polisin öldürdüğü düşünülen Ömer Koç davasında, ihlal sürecinin öğrenilmesinden sonra gerekli olan 30 günlük sürede başvuru yapılmasına rağmen “süre aşımı”ndan reddetti.    Anayasa Mahkemesi, Amed'in Rezan ilçesi 5 Nisan Mahallesi'nde 4 Ekim 2015'te maç izlemeye gideceğini söyleyerek evden çıkan 17 yaşındaki Ömer Koç'un, pompalı tüfekle öldürmesinde "etkin soruşturma" yürütülmemesi nedeniyle yapılan bireysel başvuruyu, başvurucuların tebligat tarihinden itibaren gerekli olan 30 günlük yasal sürede yapmasına rağmen "süre aşımı" nedeniyle reddetti.    Anayasa Mahkemesi, olaydan sonra yürütülen soruşturmada, olay yerine gönderilen ekipte yer alan ve pompalı tüfeğin zimmetli olduğu tespit edilen şüpheli özel harekât polisi F.K. aleyhine açılan soruşturmanın etkin yürütülmemesi nedeniyle yapılan başvuruyu oy birliğiyle reddetti.    Emniyetin olay günü polis F.K.'nin üzerine zimmetli pompalı tüfek için kurşun almadığı ve şüpheli F.K.'nin de olay günü tüfeğin yanında olmadığını öne sürdüğü cinayetle ilgili bireysel başvuru incelemesi Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü tarafından yapıldı. Anayasa Mahkemesi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının, soruşturma sürerken 2018'de Türkiye'nin askeri operasyon yürüttüğü Kuzey ve Doğu Suriye'ye bağlı Efrîn kentine gönderildiği ortaya çıkan ve hiçbir şekilde balistik incelemesi yapılmadan verdiği "takipsizlik" kararının esasına girmeden başvuruyu süre açısından inceledi.    AİLEYE YAPILAN TEBLİĞ ESAS ALINDI    Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının "failin tespit" edilmediğini öne sürerek, 3 Ekim 2018'de süre aşımına kadar daimî arama kararı aldığı ve karara karşı Diyarbakır 1'inci Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itirazın 11 Şubat 2019'da reddedildiğine işaret ederek, itiraza ret kararının 23 Şubat 2019'da aileye, 22 Nisan 2019'da ise aileye hukuki destek sunan İHD Şube Başkanı Avukat Abdullah Zeytun'a elektronik ortamda tebliğ edildiğini belirtti. Başvuruya ilişkin bir aylık sürede aileye itiraz kararının tebliğ tarihi esas alan Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru süresinin ihlalin öğrenilmesinden sonra 30 gün süreyle ilgili yasal düzenlemeye işaret ederek, bu konuda Anayasa Mahkemesinin Deniz Baykal kararına atıfta bulundu.   'SÜRECİN DEVAMI DEĞİLDİR'   Kararında Tebligat Kanunu'na işaret eden Anayasa Mahkemesi, bu kanuna göre, avukat aracılığıyla takip edilen davalarda tebligatın doğrudan avukata yapılacağını ve tebligatın yapıldığı andan itibaren sürenin işlemeye başlayacağını vurgulayarak, "Ancak tebligatlar için geçerli olan bu düzenlemenin bireysel başvurularda sürenin hesaplanması açısından başvurucunun, vekilinden önce nihai kararı öğrenmesi durumunda kabul edilebilir olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim bireysel başvuru, başvuru konusu yargısal sürecin devamında bir kanun yolu değildir" ifadelerini kullandı.    'BAŞVURUCU VEYA VEKİL FARK ETMEZ’   Anayasa Mahkemesi, başvuru süresinin başlangıcının ne şekilde olursa olsun ihlalin öğrenilmesiyle başlamayacağını vurgulayarak, "Bireysel başvuruda başvuru süresinin başlangıcı başvurucu ve/veya vekili olması fark etmeksizin hangisi tarafından öğrenilirse öğrenilsin ilk öğrenilme tarihinden itibaren başlamaktadır" görüşünü dile getirdi.    KARAR OYBİRLİĞİYLE ALINDI   Polis F.K. hakkında yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesine yapılan itirazın sonuçlanmasından sonra başvurucu ve avukatına yapılan tebliğ tarihlerine işaret eden Anayasa Mahkemesi, "Nihai karar başvurucuya 23/2/2019 tarihinde, başvurucu vekiline ise 22/4/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerektiği dikkate alındığında başvurucu, nihai kararı 23/2/2019 tarihinde öğrenmiş olduğundan bu tarihten itibaren başlayan otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 22/5/2019 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı bulunduğu anlaşılmıştır" sonucuna vardı.    Anayasa Mahkemesi, yaptığı değerlendirmeler ışığında süre aşımı nedeniyle başvuruyu başkan ve 6 üyenin oybirliğiyle kabul edilemez bularak reddetti.