Delegasyondan Türkiye'ye çağrı: İmralı’da hukukun üstünlüğünü tesis et 2023-01-27 12:55:24   AMED - Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, Türkiye'yi İmralı’da hukukun üstünlüğünü tesis etmeye, Avrupa ülkelerini ise insan haklarını ekonomik çıkarlar uğruna feda etmemeye çağırdı.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tecrit altında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutukludan 22 ayı aşkın süredir haber alınamaması üzerine 7 farklı ülkeden gelen 36 kişilik Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyeleri Amed’teki ziyaretlerine ilişkin New Garden Hotel’de basın toplantısı düzenlendi. Aralarında hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerin de bulunduğu heyetin kentte 3 gündür yaptığı ziyaretlere ilişkin düzenlediği toplantıya Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker de katıldı.    TECRİT KALDIRILSIN    Toplantıda ilk olarak konuşan ÖHD Eş Genel Başkanı Şeker, heyetin görüşmelerine değinerek, “Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit üzerine yapılan tüm başvurular sonuçsuz kalınca uluslararası heyet ziyarette bulundu. Heyet, görüşmelerinde neler yaşandıklarına ve nelere tanıklık ettiklerini paylaşacaklar. Tecridin siyasi, toplumsal ve hukuki yönleri ele alındı. Bir an önce Sayın Öcalan’a uygulanan bu tecrit durumunun kaldırılmasını istiyoruz” dedi.    Heyet adına Roma Barosu’ndan avukat Emma Persichetti, açıklama yaptı. Persichetti, Türkiye’ye gelen 36 kişilik ekipten, 12’sinin İmralı cezaevindeki tutukluluk koşullarına ilişkin Amed’te çeşitli temaslarda bulunduklarını belirtti. Persichetti, İmralı’da tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş'ın aileleri, Barış Anneleri, MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MED-TUHAD FED), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Rosa Kadın Derneği, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve diğer Kürt partilerin temsilcileri ile kadın örgütleriyle görüştüklerini ifade etti.    AİLELER ENDİŞELERİNİ AKTARDI   Persichetti, yaptıkları görüşmelere dair şu bilgileri paylaştı: “İmralı tutsakların yakınları, 2020 Mart ayından bu yana yakınlarından haber alamadıklarını, onların sağ olup olmadıklarını bile bilmediklerini, onlardan her türlü temastan mahrum kaldıklarını ve onlar hakkında duydukları acıyı ve endişeyi anlattılar. Oğlunu sekiz yıldır görmeyen ve babasının yakın zamanda öldüğünü oğluna bildirmesine izin verilmeyen bir anne ile tanıştık. Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999'dan bu yana İmralı Cezaevi'nde tek kişilik hücrede tutuluyor. Avukatlarıyla görüşme hakkı ilk 12 yıl boyunca her hafta bir saatle sınırlandırıldı. Ayrıca bu hakkını kullanması sürekli engellendi. 2011 ve 2019 yılları arasında avukatları tarafından yalnızca beş kez ziyaret edildi. Tüm ziyaretler 2019 yılında gerçekleşti. 2019 yılından bu yana avukatları kendisini hiç ziyaret edemedi. Çok sayıda ziyaret başvurusu reddedildi veya yanıtsız kaldı. Ayrıca aile üyeleri onu düzenli olarak ziyaret edemiyordu. Abdullah Öcalan, 2014'ten bu yana aile üyeleri tarafından yalnızca beş kez ziyaret edildi. Son yüz yüze görüşme, ağabeyinin Mart 2020'deki ziyaretiydi. 2021'de olan yalnızca bir telefon görüşmesine izin verilen son telefon görüşmesidir. Bize bildirilen İmralı cezaevindeki tutukluluk koşulları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından en son incelendiği zamandan bu yana ciddi bir bozulmaya işaret ediyor. Sosyal temas ve fiziksel aktivite için tanınan sürenin, Mahkeme'nin durumu en son incelediği sırada izin verilen, zaten sınırlı olan sürenin oldukça altında, haftada bir saate düşürüldüğü görülmektedir. Ancak bu bilgiler son olarak 22 aylıktır.   AVRUPA ÜLKELERİNE ÇAĞRI   Son telefon görüşmesi 25 Mart 2021'de yapıldı, çünkü durumlarıyla ilgili herhangi bir bilgi alınamıyor. Avukatlar olarak, işlerini yaptıkları için suç duyurusunda bulunan meslektaşlarımıza, avukatlara ve insan hakları savunuculara yönelik baskılardan da büyük endişe duyuyoruz. Bize bildirilen ciddi insan hakları ihlalleri iddiaları hakkında etkin ve kapsamlı bir soruşturma çağrısında bulunuyoruz. Türkiye'yi İmralı cezaevinde hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeye, Avrupa ülkelerini de insan haklarını savunmaya ve jeopolitik ve ekonomik çıkarlar uğruna insan haklarını feda etmemeye çağırıyoruz.”