Bazarcixlilar yaşadıklarını anlattı 2023-02-22 16:07:12   MEREŞ - Bazarcix sakinleri, mahalle aralarına yardımın kesildiğini, hafif hasarlı denilen evlere giremeyeceklerini, yatalak ve yaşlıların tuvalete dahi erişemediklerini belirterek, bir an önce sorunların çözülmesini istedi.   Mereş’in Bazarcix ilçesinde depremin 17’nci gününde hala ilk gün kurdukları derme çatma barakalarda yaşayan yurttaşlar var. Zaman zaman televizyonlarda deprem bölgelerinde hayatın normale döndüğü şeklindeki haberleri duyduklarını söyleyen yurttaşlar, tepkili. Mahalle aralarında dolaşırken, kameramıza konuşan Bazarcixlilar, yaşadıkları sorunları bir bir sıraladı.    Evinin önünde kameramıza konuşan ve 25 sene boyunca adliyede devlet memuru olarak çalıştığını söyleyen İbrahim Alpdoğan, “Evim yıkıldı, kimse bize yardıma gelmedi. Ben devletin memuru olduğum halde kimse gelmedi, kendi imkanlarımızla kurtulduk. Kendi köyümüzde Tilkiler köyü Kümevler’de iyi ki derme çatma bir evimiz vardı. Eşimle yalnızız, oraya gittik, yerleştik. Bugün de geldim Bazarcix’taki evimi boşaltacağım. Az hasarlı diye göstermişler ama duvarların hepsi patlak.  Evimi taşıyacağım. Eğer müsaade verirlerse yaptıracağız. Vermezlerse de canları sağ olsun. Biz burada perişanız. Devletten hiçbir yardım beklemiyorum. Cumhurbaşkanı Tayyip de duysun, muhalefet de duysun herkes duysun” dedi.   ‘HAFİF HASARLI DEDİKLERİ BU EVDE NASIL YAŞARIM’   Sokakları dolaşınca birçok insanın aynı durumu yaşadığını görüyoruz. Gözü yaşlı bir kadın evini göstererek, “Bakın bu eve hafif hasarlı raporu verdiler. Ben burada nasıl yaşayacağım. Sağımızdaki solumuzdaki bütün evleri yıkacaklar ama benim evime hafif hasarlı dediler” diye kaydetti. Evinin küçük bahçesinde duvarın dibinde kurduğu barakada yaşadığını söyleyen kadın, “Astım hastasıyım ve çadırkentlerde kalamam kömür dumanından dolayı. Evimizin önüne kurmak için çadır da vermedikleri için burada kalıyorum” şeklinde konuştu.     ‘MAHALLENİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ YIKILACAK’   Tek başına yaşayan Fatma Suluyaylak ise bir çadıra ihtiyacı olduğunu söyleyerek, “Mecbur gündüzleri eve geliyorum ama her taraf yıkık dökük. Bazen komşularımın çadırında kalıyorum” diyor. Çamlıtepe Mahallesi’nde enkaza dönüşen yapının az olduğunu ama yapıların genelinin ağır hasarlı olduğunu ve yıkılacağını belirten bir başka yurttaş, tek tesellilerinin mahallelerinde can kaybının az olması olduğunu vurguluyor.      ‘HASTAYIZ, PERİŞANIZ…’   Mahalleyi dolaşırken yan yana kurulmuş birkaç çadırın önünde oturan yaşlılar ve kazanla su kaynatıp çocuklarını yıkayacağını söyleyen kadınlar kameraya konuşmak istediklerini söylüyor. Bir bacağı protez olan Elif İnce, “hastayız, perişanız, rezil durumdayız, adım atacak durumda değiliz” diyerek kameramızın her şeyi en yalın haliyle gördüğünü söylüyor.   Anne ve babasıyla kalan Ali İnce de “Çaplıtepe’ye konteynerler kurulsa birazcık da olsa durumumuz iyi olur. Çünkü biz çadırda kalıyoruz, deprem oluyor, sallanıyoruz, korkuyoruz, zor durumdayız” diye konuşuyor.   ‘KIZIM SAĞ KURTULDU, SOĞUKTAN ÖLDÜ’   Kızının depremden sağ kurtulduğunu ama daha sonra var olan hastalığının nüksettiğini ve soğuk nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Mamo Saban, “Kızım Fatma Saban depremden sonra soğukta kaldı öldü. Önceden de hastalığı vardı ama soğuk ve içinde bulunduğumuz durum nedeniyle iç kanama geçirdi. Eşimle yalnız başımıza kaldık. Eşim de kalkacak durumda değil. Tuvalet yok zaten ama tuvalete dahi gidecek durumda değil” diyerek yaşadıkları sorunlara bir an önce çözüm bulunmasını istiyor.   ‘94 YAŞINDAKİ YATALAK TEK KATLI BİR EVDE KALIYOR’   Gözyaşlarıyla içinde bulundukları durumu anlatan Zeynep Sümer, 94 yaşındaki anneleri Ayşe Perçin’in yatalak olduğunu, bu nedenle de çadırda kalacak durumda olmadıklarını kaydediyor. Sümer, evine davet ederek annesinin içinde bulunduğu durumu göstermek istiyor. 94 yaşındaki Ayşe Perçin, “Evimiz yıkıldı, sığınacak bir yuvamız kalmadı. El kapılarına düştük, bize yardım edin” diyor. Zeynep Sümer ise, “Şu an içinde kaldığımız ev de tehlikeli, hala deprem devam ediyor ama ne yapabiliriz ki. Annemi tuvalete dahi götürecek durumda değiliz, çaresiziz. Gece gündüz annemizi bekliyoruz. Onu bırakıp çadıra gidemiyoruz. Bir an önce evlerimiz yapılana kadar konteynere yerleştirilirsek bir nebze de olsa sorunlarımız çözülmüş olur” diye belirtiyor.    ‘ÜÇ ENGELLİ HASTAM VAR, KONTEYNER KURULMALI HEMEN’   Cuma Talan ise, hükümete yakın medyadaki “hayat normale döndü” haberlerine tepkili. Talan, “Bazı basın yayın kuruluşları hayatın normale döndüğünü söylüyor. Gelsinler kış soğuğunu iliklerine kadar yaşasınlar da o zaman hayat normale döndü diyebilecekler mi? İnsanlar büyük travmalar yaşıyorlar ve bu devam edecek. Benim üç tane engelli hastam var. Bir tanesi ağır engelli, bir tanesi şizofreni, bir tanesi zihinsel engelli. Çadırda yaşayamayacak durumdalar. O yüzden onları Sadakalar Köyüne götürdüm şimdilik orada kalıyoruz. Konteyner hemen temin edilmeli. Acil ihtiyaç olarak evlerimiz yapılana kadar konteyner kentlerin acil bir şekilde yapılması gerekiyor” diyor.   ‘ÇOCUKLARIMIZ BİTLENMEYE BAŞLADI’   Çocukların bitlenmeye başladıklarını, temiz suya bile erişmekte güçlük çektiklerini vurgulayan Elda Edik de şöyle diyor: “Ben Adıyaman Gölbaşılıyım. Orada da çok kaybımız var, burada da çok var. Biz kurtulduk ama halimizi görüyorsunuz. Tankerle su getirildi şimdi, ama biz mahallede hayvanları olanlara öncelik verdik, o yüzden su alamadık. Çocuklarım bitlendi. Mahalle aralarına yardımı da kestiler. Şimdi içme suyumuz da yok. Mahalleye yardım da gelmiyor. Yardım yerlerine gidiyoruz ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz, bize bir tane alabilirsiniz diyorlar. Yahu benim diğerlerine de ihtiyacım var. Şampuan yok, sabun yok. Küçük çocuklarım var, ne yapacağım ben. Ev aralarındaki çadırlara yardım gelmiyor. Benim eşim fabrika işçisiydi şimdi yeniden onu işe çağırdılar onun için kaygılanıyoruz. İşe çağırdılar biz de işsiz kalmayalım diye adama git dedim ama elimiz de yüreğimizde.”      ‘EVİMDE İNCELEME YAPILMADI NE YAPACAĞIM’   Gazeteci olduğumuzu duyunca gözyaşlarıyla yaşadığı mağduriyeti anlatan Yusuf Madenkuyu, evinin hasar tespiti yapılmadığını söyleyerek, şöyle devam ediyor: “Evimin hasar tespiti yapılmamış, barkod yapıştırmışlar evde değildim diye. AFAD’a gidiyorum, kaymakamlığa gidiyorum her hangi bir yerden cevap alamıyorum. O oraya gönderiyor öbürü başka yere gönderiyor. Yaşlı bir insanım evin içi darmadağınık olmuş. Hiç olmazsa az hasarlı çok hasarlı tespitini yapsalardı. Barkodu okutunca şöyle bir not var. ‘Biz geldik ev kapalı içeri giremediğimiz için hasar tespiti yapamıyoruz’. Tekrar ne zaman geleceklerini bilemiyoruz. Görevliler diyor ki git sokaklarda dolaş bulabilirsen onları götür diyor. Bulamazsan da 10 gün sonra muhtemelen yeni bir sistem açılır şikayet dilekçesiyle başvuru yaparsın. Ben yalnız başıma yaşıyorum bunu nasıl yapacağım.”      ‘ÇOCUKLAR İÇİN ACİL PSİKOLOJİK DESTEĞE İHTİYAÇ VAR’   Ağır hasarlı evini tahliye eden Ziraat Mühendisi Cuma Perçin ise başka bir soruna dikkat çekiyor. Perçin, “Biz büyükler bir şekilde toparlanırız ama çocuklar ağır travma yaşıyor, psikolojileri bozulmuş. Geceleri uykudan fırlıyorlar. Bunlar için acil önlemler alınmalı psikologlar, pedagoglar bu konuya eğilmeli. Yoksa daha kalıcı sorunlara neden olabilir çocuklarda. Çadırlarımız çok soğuk. Donuyoruz döşekle battaniyeyle halletmeye çalışıyoruz. Gerçekten mağduruz. Annem yatalak lavaboya götüremiyoruz. Seyyar oturaklı bir tuvalet getirilse en azından iyi olur. Biz leğen tutmak zorunda kalıyoruz ve çok zorlanıyor annem” dedi. Perçin sözlerini şöyle sürdürüyor: “Evlerimiz çok hasarlı ne yapacağız, ne edeceğiz kime gideceğiz belirsiz. Bir komisyon kurulsa ne yapıp yapmayacağımızı gelip bizimle konuşsa iyi olur. Elbiselerimizi dahi yıkayamıyoruz perişanız. Ama buna rağmen en önemli şey kadınların çocukların sorunlarını bir an önce gidermek ve yaşadıklarımızın çocukların ruhlarında ağır travmalara neden olmaması için önlem alınması.”     Öğrenciler de okullarının zarar gördüğünü yıkıldığını belirterek, yeniden okullarına kavuşmak istediklerini söylüyor.   MA / Abdurrahman Gök