İMO: Yeni bir yapı denetim modeli hayata geçirilmeli 2023-03-23 13:36:46   WAN/AMED - Yeni bir denetim süreci modelinin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden İMO, Türkiye’deki riskli yapı stokunun bir an önce tespitinin yapılması gerektiğini belirtti.    İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Amed ve Wan şubeleri, Türkiye’deki yapı denetim uygulamalarına ilişkin oda binalarında basın toplantısı düzenledi. Yapılan açıklamalarda, riskli yapılara ilişkin stok tespitinin bir an önce yapılaması gerektiği belirtildi.    ‘DENETİM HİZMETLERİ PİYASA KOŞULLARINA TERK EDİLMEMELİ’   Yapılan değişikliklerin sadece yapı denetim firmaları lehine olduğunu, sayıları on binleri bulan mühendis ve mimarların koşullarını iyileştirici en ufak bir düzenlemenin yapılmadığı belirtilen açıklamalarda, “Ayrıca, teknik kadroların nitelikleri ve yeterlilikleri sorgulanmaksızın yapı denetim sisteminde görev üstlenebilmeleri bir başka sorundur. Denetim hizmetlerini yapanlar, yapılan işin önemi gereği bilgi, deneyim ve uzmanlık sahibi olmak durumundadır. Ancak sistem bu tür elemanların görev yapabilmesine olanak sağlamamaktadır. Sistemin böyle yürüdüğü bir ortamda sağlıklı bir inşa sürecinin oluşması elbette ki mümkün olamamakta, toplumun can ve mal güvenliği tehlikeye atılmaktadır. Denetim hizmetlerinin serbest piyasa koşullarına terk edilmesi topluma büyük bedeller ödetmektedir” denildi.    SONUÇ VE ÖNERİLER   Mevcut Yapı Denetim Yasasının öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve yapılan işin önemini ve sorumluluğunu bilen yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir denetim süreci modeli hayata geçirilmesi gerektiği kaydedildi. Model için öneriler maddeler halinde sıralandı:     * ÖNCELİKLE YETKİN MÜHENDİSLİK: Mühendislik hizmetlerinde özellikle yapı alanlarında hizmet veren teknik kadroların bilinçli ve bilgili olmaları kamu çıkarları açısından son derece büyük bir önem taşımaktadır. Halkın can ve mal güvenliğinin korunması, ulusal kaynakların doğru kullanılması, bilgi ve bilinç düzeyinin artmasıyla doğru orantılıdır. Yüksek öğretim kurumlarında verilen mühendislik eğitimi seviyesi ne olursa olsun temel eğitim niteliğindedir. Ayrıca bir mühendislik dalının pek çok alt dalları bulunmaktadır. Bir mühendisin sadece dört yıllık bir eğitim ile unvanını taşıdığı meslekte ve alt dallarının tamamında uzmanlaşması ya da yetkinleşmesi fiilen mümkün değilken taşıdığı unvan nedeniyle tüm alanlarda yetkilendirilmiş olması bir çelişkidir. Bu çelişkiden faydalanan ise mühendisin bilgisinden ziyade imzasına ihtiyaç duyan çıkar çevreleridir. Dolayısıyla 1938 yılından bugüne değiştirilmemiş olan 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Kanunu değiştirilmeli, Meslek Odalarının kendi meslektaşlarını yetkinliklerine göre belgelendirme ve yetkilendirme hakkı getirilmelidir.   * Yapı Denetim Sisteminde proje denetimi ve uygulama denetimi birbirinden ayrılmalı, kamu bünyesinde ülke genelinde ihtiyaç duyulan yer ve miktarda idari özerkliğe ve güvenceye sahip ‘Etüt ve Proje Denetim Birimleri’ oluşturulmalıdır. Bu birimler denetledikleri projelerin ölçek ve özelliklerine göre sınıflandırılmalı ve yetkilendirilmelidir. Bu birimlerde ilgili tüm meslek disiplinlerinin yeterli düzeyde istihdamı sağlanmalı, görev yapacak sorumlu denetçi İnşaat Mühendisleri Meslek Odası tarafından belirlenmiş Yetkin Mühendisler olmalı, çalışan tüm mühendis ve mimarlar ilgili meslek kuruluşları tarafından sertifikalandırılmalı, yaptıkları görev ve aldıkları sorumlulukların karşılığı oranında  ücretlendirilmelidir.   * Yapı Denetim Kuruluşları doğrudan kamu tarafından görevlendirilmiş birimler olarak çalışmalıdır. Yapı Denetim Kuruluşları ile müteahhit ve/veya yapı sahibi arasında herhangi bir mali ve idari bağlantı olmamalı Yapı Denetim ücretleri doğrudan kamu tarafından ödenmeli ve bu kuruluşlar doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalıdır.   *Yapı Denetim Kuruluşları için sorumluluk sigortası zorunluluğu getirilmelidir.    * Hazır beton üreticileri de sisteme entegre edilip, yükümlülükleri ve uygulanacak yaptırımlar tanımlanmalı ve takibi yapılmalıdır. (Her beton santralinde reçete hazırlayabilen en az 1 mühendis ve 1 yardımcı teknik personelin olması, her beton santralinde TS206-1’e uygun yapı laboratuvarı ve haftalık kontrollerin yapılması gerekmektedir.)   * Yapı Denetim Kuruluşlarının ortaklarının içerisinde Meslek Odası tarafından belgelendirilmiş en az bir tane Yetkin İnşaat Mühendisi bulunmalı ve onun sorumluluğunda diğer denetçiler ve kontrol elemanları çalışmalıdır.   * Yapı Denetim Kuruluşunda görev yapacak mühendis ve mimarlar sorumluluklarına göre meslek kuruluşlarınca belgelendirilmeli, takibi yapılmalıdır.   * Yapı Denetim Kuruluşlarında çalışan tüm görevliler kamu görevlisi statüsünde olmalı, ücretleri, iş güvenceleri ve özlük hakları teminat altına alınmalı, ücretleri TMMOB  tarafından belirlenen asgari ücretin altında olmamak kaydıyla görev, yetki ve sorumluluklarına göre kademeli olarak belirlenmelidir.   * Gerek Etüt ve Proje Denetim Birimlerinde gerekse Yapı Denetim Kuruluşlarında görev yapan mühendis ve mimarlar için mesleki sorumluluk sigortası getirilmelidir. (Ve sektörde SİM ve İTB belgesi bulunanlar için proje havuzu oluşturulabilir. Çevre şehircilik statik projeleri yapı denetim şirketlerinde olduğu gibi havuzdan atayabilir. Kontrol mekanizması ise İMO olabilir.)   * Yapı Denetim Kuruluşlarının oluşmasından, görevlendirilmesinden ve takibinden sorumlu olan tüm kurullarda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı ilgili Odaların temsilcileri yer almalıdır.   * Nitelikli proje hizmetlerinin verilebilmesi için Meslek Odalarının önündeki engeller kaldırılmalı, proje hizmeti veren Mühendis ve Mimarlar için Odaların yetkilendirme ve denetleme hakkı olmalı, proje hizmet koşulları ve ücretleri Odalar tarafından belirlenmelidir.   * Müteahhitlik iş, işleyiş ve ilişkilerini belirleyen özel bir kanun çıkarılmalı ve sorumlulukları belirlenmelidir. Kamu müteahhitleri gibi yeterlilik kriterleri getirilmeli teknik kadro, finans, donanım ve iş bitirme kriterleri koyularak titizlikle uygulanmalıdır.   * Yapı alanı 1500 m²’yi geçen her yapım işinde tam zamanlı olarak bir Şantiye Şefi bulundurulması zorunlu hale getirilmelidir. (Yapı alanı şartı olmaksızın her yapı can güvenliği gerektirir bu neden ile her yapı için 1 şantiye şefi zorunlu olmalı)   * Şantiye Şeflerinin işveren (müteahhit) ile yapacağı hizmet sözleşmeleri ilgili Meslek Odası tarafından belirlenen tip sözleşmeler çerçevesinde olmalı, Şantiye Şeflerinin alacakları ücretler TMMOB’nin belirlemiş olduğu ücretlerin altında olmamalıdır. (Bu ücretler yapı denetim şirketleri gibi çevre şehircilik veya devlet kanalları ile şantiye şeflerine ulaştırılırsa müteahhit şantiye şefi ücretlerinde kısmaya gidilmesi engellenebilir.)   * Şantiye Şeflerinin belgelendirilmesi ve bu belgelendirmeye esas eğitimleri ilgili Meslek Odası tarafından yapılmalıdır.   * Sistemde görev alan tüm mühendis ve mimarların sicilleri kayıtlı oldukları Meslek Odaları tarafından tutulmalıdır.   * Tüm yapılar, yapım ve kullanım özelliklerini koruyup korumadığının tespiti amacıyla ve ilgili kamu kurumlarının sorumluluğu altında, imara aykırılık, yapısal elemanlardaki değişiklik ve hasar-deformasyon oluşup oluşmadığı bakımından periyodik olarak denetlenmelidir. (Yapılar iskan aldıktan sonra hiçbir şekilde denetime tabi olmamaktadır. Bunun çözümü ise TDUB (Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği ) ile koordineli olarak çözülebilir. Yapıların hemen hemen tamamında veya bağımsız bölümlerin en az bir tanesinde kredi kullanıldığı için ilgili Değerleme Uzmanı Projeye olan aykırılıkları raporlarında belirlemektedir. Ortak hareket edilirse bu aykırılıklar ne zaman yapıldığı tespit edilebilir ve çözüme kavuşturulabilir.)”