Mülteci kadınlar şiddete açık: Demokratik kitle örgütleri politika oluşturmalı 2024-11-22 09:02:22 İSTANBUL - DEM Partili Özgül Saki, GGM’lerin denetime açılması, saldırı ve cinsel şiddeti attıran çalışma izinleri, eğitim ve emek sömürüsü sorunlarına karşı siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin bir politika oluşturması gerektiğini söyledi.  Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNCHR) verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla dünya çapında zorla yerinden edilenlerin sayısı 122,6 milyon. Dünyadaki mültecilerin ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan insanların çoğu Türkiye, İran, Kolombiya, Almanya ve Uganda'da yaşıyor. Türkiye’de yaşayan göçmen ve mültecilerin büyük çoğunluğu Suriyelilerden ve Afganistanlardan oluşuyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın 29 Ağustos tarihli verilerine göre, Türkiye’de kayıt altına alınan geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 3 milyon 96 bin 157. Bu sayının 1 milyon 487 bini kadın, 756 bini de kız çocuklardan oluşuyor.    Kadınlar göç etmek zorunda bırakıldığı ülkelerde, psikolojik ve ekonomik travmaların yanı sıra çocuklarının travmaları ile başa çıkma, dil ve kültür sorununun yanı sıra ayrımcılık, ırkçılık ve işsizlikle de mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Yasalardan kaynaklanan haklarına dahi ulaşamayan kadınlar, yaşamın her alanında fiziksel ve cinsel şiddete karşı ise bütünüyle korumasız bırakılıyor.    25 Kasım yaklaşırken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Göçmen ve Mülteci Komisyonu’nda yer alan ve mültecilerin yaşadığı sorunları verdiği önergelerle Meclis gündemine taşıyan İstanbul Milletvekili Özgül Saki ile konuya dair konuştuk.   RESMİ VERİLER   Özellikle Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşla birlikte göçlerin kitlesel bir hal aldığını belirten Özgül Saki, “Şu andaki göçmen dairesinin verilerine göre, sadece Suriye'den gelen 3 buçuk milyon göçmen var. Bunların yarısının da kadın olduğu bize bildiriliyor. Ama devletin verdiği istatistiklerin kesinlikle güvenli olmadığını biliyoruz. Çünkü kayıt dışı olanlar var. Muhtemelen de bu veriler çok daha fazladır” diye belirtti.    DEVLET POLİTİKASI YOK   Yaşanan kitlesel göçlerin yarısını kadınların oluşturduğunun altını çizen Özgül Saki, devletin ise bu göçlere dair politikasının olmadığını söyledi. Özgül Saki, “Neden yok? Çünkü AKP-MHP iktidarı, göçmenleri uluslararası arenada pazarlık kozu olarak kullanıyor. Bunun en vahim boyutu, Avrupa'ya sinirlenip ‘sınırları açıyoruz’ denilmesiyle bir sürü göçmenin Yunanistan sınırında şiddete maruz bırakılması oldu” dedi.    Kadınların göç ettiği ülkelerde ırkçılığa ve cinsel taciz şiddete maruz kaldığını dile getiren Özgül Saki, “Buna karşı en temel problem gidebilecekleri bir merci yok. Herhangi bir polise şikayet ettiklerinde ve bunu adli olarak sorun ettiklerinde ‘siz göçmensiniz, daha ne istiyorsunuz’ sözüyle karşılaşıyorlar. Şikayetleri takip edilmediği gibi sınır dışı edilmekle tehdit ediliyorlar. Nitekim en son Suriye'den gelen bir göçmen kadın şikayette bulundu. Ancak şikayeti takip edilmediği gibi Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. Şimdi de sınır dışı edilme tehdidiyle baş başa. Yani devlet politikalarının mülteci kadınlar açısından hiçbir pozitif yanı olmadığı gibi var olan sorun ve zorlukları dile getirdiklerinde kendileri tehdit altında kalıyor” ifadelerini kullandı.    GGM’LERİN DURUMU    Mülteci kadınların Geri Gönderme Merkezleri’nde yaşadıkları sorunlara dair 17 Ekim’de Meclis Başkanlığı'na araştırma önergesi verdiğini belirten Özgül Saki, mülteci ve göçmenlerle dayanışma içinde mücadele veren demokratik kitle ve meslek örgütleriyle bağımsız bir ağ kurmayı amaçladıklarını söyledi. Özgül Saki, “Kadın cinayetleri ve erkek şiddetine karşı Meclis’te araştırma komisyonu kuruldu. Bu DEM Parti’nin ısrarıyla oldu. Araştırma komisyonunda göçmen ve mülteci kadınların, bu ülkede yaşadıkları sorunları görmezden gelmeyerek, onlara da bir çözüm üretmeyi de bu komisyonun temel problemi yapmak istiyoruz” dedi.    DEM Parti Kadın Meclisi’nin "Özgür ve Eşit Yaşamda Israrcıyız, Örgütleniyoruz" şiarıyla Eylül aynında başlattığı kampanyanın bir ayağının da mülteci kadınlara dair olacağını aktaran Özgül Saki, “GGM’leri milletvekillerine dahi kapatmış durumdalar. Temel hedeflerimizden biri de GGM’lerin demokratik kitle örgütleri ve siyasi parti temsilcilerine açılması. Buralardaki denetim bağımsız kadın örgütleri ile birlikte yapılsın. Buralar devletin insafına terk edilmemelidir. Çünkü oralarda kalan kadınlar, avukata doğru düzgün ulaşamıyor, ulaştıklarında da bir çözüm olacağını düşünmüyor. Öldürülme riskiyle karşı karşıyalar. Şikeyet ettiklerinde de ülkelerine gönderiliyorlar. Bir başka problem ise burada yaşayan göçmen ve mülteci kadınlar, misafir statüsündeler. Avrupa dışından gelenlerin hepsi misafir statüsünde. İktidar bunu olumlu bir şeymiş gibi anlatıyor ama misafir statüsü demek uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarını kullanamamaları demektir” diye belirtti.    EMEK SÖMÜRÜSÜ VE ŞİDDET    Göçmen ve mülteci kadınların yaşadığı önemli sorunlardan birinin de emek sömürüsü olduğunu belirten Özgül Saki, güvencesiz işlerde çalışmak zorunda bırakılan kadınların çoğunun resmiyette kayıtsız olduğunu söyledi. Çalışma izinlerinin devletin güvencesinde olmadığını kaydeden Özgül Saki, patronlar kabul ederse çalışma izninin verildiğini söyledi. Özgül Saki, “Bu durum kadınlar için çok büyük problem. Patronlar, çalışma izni alacağını söyleyerek, kadınların kimliğini, pasaportunu alıyor ve geri vermiyor. Bu durum ise kadınları saldırı ve tacize açık duruma getiriyor. Göçmen ve mültecilerin çalışma izinleri için kanun teklifi hazırladık. Çalışma izinleri sendikaların, bakanlığın nezdinde olsun patronun iki dudağı arasında değil” ifadelerini kullandı.   SENDİKA ÖNERİSİ   Var olan emek sömürüsüne karış yapılması gerekenlere dair ise Özgül Saki, şunları belirtti: “Mülteci-göçmen kadınlar sendika kurabilmeli. Burada da var olan sendikalara çok büyük iş düşüyor. Göçmen ve mülteci kadınları örgütlemek ve sendika üyesi yapmak gibi. Çok zayıflar, neredeyse hiç bu konuyla ilgilenmiyorlar. Biraz böyle de bir baskı yapmak istiyoruz sendikalara. Lütfen birlikte örgütlenelim. Göçmen mülteciler de bulundukları iş yerinde sizin üyeniz olabilsinler. Bunu siz de devlete dayatın diyoruz.”   KIZ ÇOCUKLAR   Bir diğer meselenin de mülteci kız çocukların yaşadığı sorunlar olduğunu söyleyen Özgül Saki, “Bu kadar ırkçılığın, kadına yönelik şiddetin ve cinsel saldırının olduğu yerde aileler çocuklarını okula göndermek istemiyor. Çünkü hem ırkçılığa maruz kalıyorlar hem de tacize. Kız çocukları bu yüzden de eğitimden kopuyor. Eğitimden kopmak ne demek? Toplumda birlikte yaşama etkileşmesinin önüne geçmek demek. Ayrıca erken yaşta evlilik de çok yaygın. Ne yapılıyor, bir an önce ‘evlendireyim de güvende’ olsun deniliyor. Halbuki biz diyoruz ki; orası güven değil, orası çocuk istismarı meselesi. Bununla ilgili verileri de topluyoruz” dedi.    MÜLTECİ POLİTİKASI OLUŞTURULMALI   Göçmen ve mültecilerle ilgili tutarlı bir politika için savaş karşıtlığının birinci sorumluluk olduğunu söyleyen Özgül Saki, şöyle devam etti: “Neden olmadıkları savaş nedeniyle gelen göçmenlerle etkileşim içinde, ortak yaşamın koşullarını yaratmak zorundayız. Göçmen ve mülteci kadınlarla siyasetin arasında bir bağ kurmak ve birlikte politik mücadele etmeyi hedefliyoruz. En mühimi göçmen mülteci kadın ve kız çocukları için bu ülkede eşitlik, özgürlük, barış isteyen tüm kesimlerin politikalarında temel politik mesele haline getirmesi gerekiyor. DEM Parti Kadın Meclisi olarak birlikte mücadeleyi önümüze koyarak ‘herkes göçmen mülteci meselesini temel politika yapıp mücadele etmek zorunda’ diyoruz.”