Raphaëlle Primet: Kürt sorununun çözümünde Öcalan vazgeçilmezdir 2025-01-22 09:10:16   HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan'la görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvurunlar arasında bulunan Fransa Komünist Parti üyesi Raphaëlle Primet,"Sayın Öcalan Kürdistan sorununa siyasi ve demokratik bir çözüm bulunması için vazgeçilmez bir figürdür" dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan'la görüşmek için 3 Aralık'ta Türkiye'ye gelerek Adalet Bakanlığına başvuruda bulunan uluslararası heyette yer alan Paris Büyükşehir Belediyesi Meclisi Fransa Komünist Parti Grup Başkanı Raphaëlle Primet, Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin uluslararası hukuk ihlali olduğunu söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tahliye imkanı olmaksızın bir kişinin ömür boyu hapiste tutulmasının "işkence ve kötü muamele yasağı ihlali" kabul ederek bu kapsamda Abdullah Öcalan'ın hakkında "umut hakkı" ihlali kararını verdiğini hatırlatan Raphaëlle Primet, partisinin Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için her zaman ön saflarda yer aldığını söyledi.    Abdullah Öcalan'ın Kürt sorunun çözümüne dair rolüne işaret eden Raphaëlle Primet, "Sayın Öcalan Kürdistan sorununa siyasi ve demokratik bir çözüm bulunması için vazgeçilmez bir figürdür" dedi.    'KÜRDİSTAN İÇİN ACİLEN RESMİ STATÜYE İHTİYAÇ VAR'   Abdullah Öcalan'la 7 maddelik mesajındaki, "Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır" ifadelerini hatırlatan Raphaëlle Primet, "Bu nedenle, Öcalan'ın serbest bırakılmasının ve Öcalan'ın Kürt halkının meşru muhatabı olarak kalacağı siyasi bir çözüm yoluyla Kürt halkının varlığının tam olarak tanınmasının zamanı geldi. Kürdistan için acilen resmi bir statüye ihtiyaç vardır. Barış olmadan ne demokrasi, ne refah ne de siyasi istikrar olabilir. Abdullah Öcalan, çatışmaların damgasını vurduğu bir bölgede Kürtlerin nihayet barış içinde yaşamasını sağlayacak anahtar olabilir" ifadelerini kullandı.    'ULUSLARARASI KAMPANYA MEYVELERİNİ VERDİ'   MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin AİHM'in PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında verdiği umut hakkı kararının uygulanmasını "şarta" bağladığını hatırlatan Raphaëlle Primet, "İmralı'ya yapılan ziyaret, Kürt örgütleri ile Türk devleti arasındaki ilişkilerin çözüldüğü bir ortamda gerçekleşti. Bu karar kuşkusuz bir yandan seçim kaygısıyla, diğer yandan da İslami terörizmle mücadelede Kürtlere ihtiyaç duyan halkların ve devletlerin uluslararası baskısıyla alındı. Abdullah Öcalan'ın hapiste tutulmasını kınamak ve serbest bırakılmasını talep etmek için 2023'te başlatılan ve dünya çapında çok sayıda parti, dernek ve sendikayı bir araya getiren uluslararası kampanya da meyvelerini vermiş olmalı" diye konuştu.   'KAMPANYA SÜRMELİ'   "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm" kampanyasının sürdürülmesi gerektiğini belirten Raphaëlle Primet, "Tüm dünyada 10 Ekim 2023'ten bu yana 100'den fazla ülkede aynı anda bir kampanya başlatıldı. Sadece Kürtler değil, çeşitli sendikalar, siyasi örgütler, çevreciler, feministler, sivil toplum örgütleri, tanınmış şahsiyetler ve sanatçılar da aktif olarak katılıyor. Mümkün olan tüm yollarla bunu sürdürmeli ve Fransa'daki hükümetimize taahhütte bulunması için baskı yapmalıyız" diye belirtti.    Türkiye cezaevlerinde bulunan tutsakların serbest bırakılması için mücadele ettiklerini ifade eden Raphaëlle Primet, "Onların adalet ve demokrasi mücadelelerine verdiğimiz sarsılmaz desteği bir kez daha ifade ediyoruz. Ayrıca PKK'nın terör örgütleri listesinden çıkarılması ve Kürt partilerinin suç olmaktan çıkarılması çağrısında bulunuyoruz" şeklinde konuştu.   Türkiye ve ona bağlı Suriye Milli Ordusu'nun Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılara değinen Raphaëlle Primet, "Rojava'da temsil edilen toplum modelinin" bu saldırılarla tehdit altında olduğunu belirtti. Saldırıların ortaya çıkan değerlere yönelik olduğunu dile getiren Raphaëlle Primet, "Bu tehdit sadece Kürt halkını değil, aynı zamanda Rojava'nın temsil ettiği temel özgürlük, demokrasi ve eşitlik değerlerini de hedef almaktadır."    'ERDOĞAN DEVRİMCİ SÜRECİ KIRMAK İSTİYOR'   Kuzey ve Doğu Suriye'nin DAİŞ saldırılarının ardından bir kez daha tehdit altında olduğunu vurgulayan Raphaëlle Primet, "26 Ocak'ta YPG'nin Kobanê'yi IŞİD'den geri almasının 10'uncu yıldönümü kutlanacak. Erdoğan Rojava'da işlemekte olan devrimci süreci kırmak istiyor. Suriye'nin bu özerk bölgesinde, tüm kültürel azınlıklar toplumsal ilerleme yoluyla feminist, ekolojik ve barışçıl bir toplum inşa etmek için birlikte çalışıyor ve saldırı altında olan da budur" ifadelerini kullandı.    Tişrîn Barajı'na yönelik saldırılara işaret eden Raphaëlle Primet, "Birçok gözlemci şimdiden soykırım amacıyla Kürt nüfusa karşı şiddet uygulandığını bildirmektedir. Binlerce Kürt kaçarken, Tel Rıfat ve Şehba kantonlarında katliamlar yaşanmaya başladı bile. Evlere ve mülklere el konuldu, cinsel şiddet ve insan kaçırma olayları yaşandı ve Efrin'de işlenen suiistimaller tekrarlandı. Irak ve Suriye Kürdistanı'nda yıllar boyunca sivillere karşı işlenen suçların farkındayız. Bunları kınıyoruz" dedi.   'FRANSA'NIN SUÇ ORTAKLIĞI APAÇIK ORTADADIR'   Raphaëlle Primet, Avrupa ülkelerinin tecride ile Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılara sessiz kalmasının nedenlerinin göç, Türkiye'yle ticari ilişkiler ve Türkiye'nin NATO üyeliği olduğunu söyledi. Ülkesi Fransa'nın sessizliğini sert bir şekilde eleştiren Raphaëlle Primet, şunları söyledi: "Fransa söz konusu olduğunda, suç ortaklığı apaçık ortadadır. Türkiye tarafından Fransa topraklarında altı siyasi suikast gerçekleştirilmiştir. Fransa'nın Kürtleri koruma, gerçeği gün ışığına çıkarma ve adaleti sağlama, bu siyasi suçların cezasız kalmasına son verme görevi vardır. Fransa pasif kalmakla kalmıyor ayrıca Fransa'da Kürtlere yönelik idari taciz ve baskılar, son olarak üç Kürt aktivistin Türkiye'ye sınır dışı edilmesiyle yeni bir boyuta ulaştı. Fransa ile yapılan ikili işbirliği anlaşmaları uyarınca, Fransa'ya sığınan Kürt aktivistler Türkiye'ye iade ediliyor ve Türkiye'de de sadece kültürel haklarını ve Kürt kimliğini savundukları için hapis cezasına çarptırılıyorlar. Bu Kürtler, Fransız devletinin Suriye ve Irak'ta işbirliği yaptığı, orada kahraman olarak selamlanan, ancak Avrupa'ya vardıklarında terörist olarak damgalanan aynı Kürtler."   MA / Hîvda Çelebi