Her 15 Şubat'ta oruç tutuyor: Komplocular kaybedecek 2025-02-13 09:11:08   HABER MERKEZİ -  Abdullah Öcalan’a yönelik komployu her yıl 15 Şubat'ta oruç tutarak protesto eden Barış Annesi Rewşan Döner, "2025 yılında, 15 Şubat’ı bize 'Roja Reş'e çevirenler kaybedecek" dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "21'nci yüzyılın en büyük komplosu" ve “Ortadoğu’ya müdahalenin ilk adımı" olarak nitelendirdiği uluslararası komplonun 26'ncı yılında. Abdullah Öcalan'a dönük komplonun startı, 9 Ekim 1998 tarihinden Suriye'den çıkarılmasıyla verildi. Komplo süreci, Öcalan'ın 15 Şubat 1999'a Türkiye'ye getirilmesiyle devam etti. Öcalan, Türkiye'ye getirildikten sonra İmralı Adası'nda bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tecrit altında tutulmaya başlandı. Kürtler, Öcalan'a dönük komplonun gününü "Roja Reş (Kara Gün)" olarak nitelendiriyor. Yurttaşlar bu neden her 15 Şubat'ta siyahlara bürünerek, oruç tutar.    Barış Annesi Rewşan Döner (51) de komploya karşı 26 yıldır mücadele eden isimlerden birisi. Rewşan Döner, Bedlîs'in Tetwan (Tatvan) ilçesinden. Köy yakmalarının olduğu 1990'lı yıllarda İstanbul'a taşındı ve uzun yıllardır burada yaşıyor.    KOMPLOYA KARŞI DİRENİŞ   Komplonun yaşandığı dönemde İstanbul'da olduğunu aktaran Rewşan Döner, "O günün sabahı televizyonları dinliyorduk. Kürtlerin hepsi soğuk bir duş almış gibiydi. O Kürtlerden biri de bendim. İnanamıyordum. O dönem yeni köyleri yakılanlar, özetle tüm Kürtler çok hırslı ve öfkeliydi. Bütün Kürtler sokaklara, meydanlara çıktık ve durumu kınadı. O gün çok kara bir gündü. Bu süreçte eli olanlar ve Türkiye ile uluslararası komployu yürütenleri yine buradan kınıyoruz" dedi.    Rewşan Döner, komplo sürecinde büyük bir öfkenin açığa çıktığına işaret ederek, "Bilerek Şêx Seîd'in idam edildiği tarihin yıl dönümünde Önderliği idam etmek istediler. Bu yeni süreç tartışmalarını başlatan Devlet Bahçeli da ‘idam edilmeli’ diyordu. Ancak Kürt halkının direnişi ve mücadelesi idamı da kaldırdı. Bu şekilde Önderlik bu döneme kadar geldi" diye kaydetti.    Kürtlerin Abdullah Öcalan’ın fikir ve felsefesine bağlı olduğunu vurgulayan Rewşan Döner, cezaevlerindeki “Güneşimizi Karartamazsınız" eylemlerini bu duruma örnek gösterdi. Rewşan Döner, "Kürt halkı Önderlik etrafında bir çember oluşturdu. Kürtler, ‘Biz Önderlik etrafında ateşten bir çemberiz. Biz Önderin zarar görmesine izin vermeyeceğiz' dedi. Kürtler, ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ dedi. Halit Oral kendini yakma eylemini başlattı. Daha sonra tüm ülkelere yayıldı. Onların önünde saygı ile eğiliyoruz. Önderliğin sağlığı, korunması ve her anlamda ona yardım etmek için bu eylemleri yaptılar” şeklinde konuştu.    HER 15 ŞUBAT'TA ORUÇ TUTUYOR    Komplonun halen farklı şekillerde sürdürülmek istendiğine dikkati çeken Rewşan Döner, "Bu komplo halen devam ediyor. 2025 yılında 15 Şubat’ı bize 'Roja Reş'e çevirenler kaybedecek. Bu 15 Şubat’ta umutluyuz; eşitliğin, barışın, özgürlüğün ve demokrasinin yılı olacaktır. Önderliğin çağrısının olacağı o gün için çok umutlu ve heyecanlıyız. 15 Şubat çok ağır bir gün. Ben kendim de her sene 15 Şubat’ta oruç tutuyorum. Fakat inşallah bu sene bir bayram gibi o günü kutlayacağız" diye konuştu.    Rewşan Döner, Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, bunun içi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini kaydetti. Rewşan Döner, şunları söyledi: "26 yıl içinde Kürtlere çok kayıp yaşatıldı, fakat onlar da çok kayıp yaşadı. Suriye, Gazze, Lübnan’ı da izliyoruz. Ortadoğu’da kazan kaynıyor. Önderliğin ideoloji ve felsefesi tüm dünyada bir örnektir. Rojava’da inşa edilen özerk yönetim bunun en iyi temsilidir. Türkiye halkları bu yeni süreçteki fırsatı kaçırmamalıdır. Savaş herkese zarar verir. Demokrasi ise herkes için ekmek ve su kadar önemlidir. Başarı ve barış yakındır, inşallah başaracağız. Yaşamak direnmektir. Bu süreçte Önderlik ne söylerse onu dinleyip elini güçlendirmeliyiz."   AÇLIK GREVİYLE PROTESTO ETTİ     Komplo sürecinde açlık grevine giren annelerden biri de Sıdıka Erden. Şirnex'te yaşayn Sıdıka Erden, "O günlerde sokaklarda ve çarşıda hiç kimseyi bulamazdınız. Dışarı çıkan kişiler yaşanan durumun farkındaydı. Çıkmayan da üzüntüden dolayı çıkamıyordu. Dışarı çıktığımızda acaba nasıl bir atmosfer var diye merak ediyorduk. Her ev açlık grevine girmiş ve evininin damına siyah örtü takmıştı. Açlık grevine 4'er kişilik gruplar halinde girmiştik. Hala yaşanan o günün etkisindeyiz" diye kaydetti.    Türkiye'de kalıcı bir barışın sağlanması için Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayan Sıdıka Erden, "Fiziki özgürlüğü sağlanırsa hepimiz huzura ereceğiz. Sadece bizim için değil, tüm Türkiye halkları için bir şölene dönüşecek. Şu anda tüm Türkiye'nin gözü kulağı İmralı'da ve heyecanla bekliyor. Umut ediyorum ki kardeşliğe ulaşırız. Dilimiz ve kimliğimizle hep birlikte özgür bir yaşam temelinde buluşabilir ve yaşayabiliriz” dedi.   ‘ÖZGÜRLÜK YAKINDIR'    Sıdıka Erden, şöyle devam etti: "Bu yıl, özgürlüğün bir başlangıcı olacak ve umut ettiğimiz özgürlüğü yaşayacağız. Sayın Abdullah Öcalan da fiziki özgürlüğüne kavuşacak. Demem o ki bu yıl barışın sağlanacağına olan inancımız var. Biz barış ve özgürlük istiyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi sadece barış istiyoruz. Sayın Abdullah Öcalan ve çocuklarımıza bir an önce kavuşmak istiyoruz. Artık bu yaşadığımız acıların son bulmasını istiyoruz. Hepsi bizim çocuklarımızdır."   MA / Ömer İbrahimoğlu