Hukukçular: Toplumsal barış isteniliyorsa TMK kaldırılmalı 2025-05-10 09:04:45   HABER MERKEZİ - Muhaliflere dönük uygulanan Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması gerektiğini belirten hukukçular, "Yasa kapsamında yargılanmış ve ceza almış insanların haklarının temin edildiği bir düzenlemeye gidilmeli" diye kaydetti.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile başlayan süreç, ülkede hem siyasal hem de hukuksal alanda değişim taleplerini de beraberinde getirdi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyeti, bu kapsamda yaptığı görüşmelerin sonuncusunu 24 Nisan’da Adalet Bakanlığı’yla gerçekleştirdi. Görüşmede, sürecin önünü açacak temel adımlar olarak "umut hakkı", hasta tutsakların durumu, infaz yasası, İdare ve Gözlem Kurulları'nın kararları, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile Kobanê Davası gibi başlıklar öne çıktı. Devletin ve iktidarın bu noktada hangi düzenlemeleri yapacağı ya da hangi adımları atacağı ise belirsizliğini koruyor.   Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Antalya Yöneticisi Furkan Açıkgöz ve ceza hukukçusu Günal Kurşun, dikkat çektikleri Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması gerektiğini vurguladı.    TERÖRLE MÜCADELE KANUNU   TMK’nin yalnızca fiilleri değil düşünce ve amaçları da suç kapsamına aldığını belirten Açıkgöz, yasanın kapsamını “öngörülemez” olarak tanımladı. Açıkgöz, “Dünya ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde, terör suçu tanımında ölümcül ve ağır cismani zarara neden olan şiddet eylemlerinin suç olarak tarif edildiğini görüyoruz. Ancak Türkiye’deki mevcut yasa çok geniş ve öngörülemez bir şekilde bir terör suçu tanımı yaptı. Burada da fiilleri değil saikleri yani amaçları baz alıyor. Haliyle her fiilin düşünce açıklamalarının terör suçu kapsamına alınmasına yol açabiliyor. Beraberinde soruşturmaya ilişkin özel usuller görüyoruz. Avukatın dosyaya erişememesi veya şüphelinin avukatı ile görüşememesi gibi dosya gizlilik kararları veriliyor. Ayrıca cezanın artırılmasına ilişkin özel usuller görüyoruz. Yine suçun sabit bulunduğu hallerde infaza ilişkin de özel hükümlerin olduğunu daha ağır koşullarda infazın çektirilmesine ilişkin hükümler olduğunu görüyoruz. Bu haliyle bu yasa çok kez farklı uluslararası kuruluşlar tarafından da tenkit edilmiş durumda” diye belirtti.    TMK KALDIRILMALI    TMK'nin yalnızca iç hukukta değil uluslararası alanda da yoğun eleştirilere konu olduğunun altını çizen Açıkgöz, özellikle Avrupa’daki kurumların bu yasa karşısındaki tutumuna dikkat çekerek, ekledi: “Venedik Komisyonu’nun 2016 yılında hazırladığı raporda, Terörle Mücadele Yasası’nın kötü bir yasa olduğu açıkça ifade ediliyor. AİHM’in Selahattin Demirtaş kararında da Türkiye’deki terör suçu tanımına ilişkin ciddi eleştiriler mevcut. Mevcut yasa muhalifler üzerinde korkunç bir baskı unsuru haline getirilmiş durumda. Türkiye’nin de otoriterleşmesi ve hukuk standartlarından uzaklaşmasında bu kanunun çok kez kullanıldığını görüyoruz. Olması gereken fiillerin esas alındığı bir suç tanımının yapılmasıdır. Saiklerin, amaçların bir suçun mahiyetini belirlerken bu kadar etkin rol alması yasanın ve içerdiği hükümleri kötüye kullanılmasını sağlar. Bu yüzden bu yasanın değişmesi hatta kaldırılması gerek. Özel soruşturma usulleri, cezanın artırılmasına ilişkin kurallar, özel infaz rejimleri ve suç tanımının bu kadar geniş kapsamlı ve belirsiz olması ciddi problemdir. Yasa bu haliyle ancak otoriter rejime hizmet eder. Yasanın toptan kaldırılması icap eder. Bugüne kadar bu yasa kapsamında yargılanmış ve ceza almış insanların bir şekilde yeni yasa ile beraber haklarının temin edildiği düzenlemeye gidilmesi gerekir.”    ‘ADİL YARILANMA HAKKINI İHLAL EDİYOR’   Ceza hukukçusu Günal Kurşun’da, TMK'nin ceza hukuku mevzuatına faydadan çok zarar verdiğini vurguladı. TMK'nin yalnızca bir "zulüm aracı" olarak kullanıldığına dikkat çeken Kurşun, "Bugün bu kanun kaldırılsa Türkiye 'terörle mücadelede' hiçbir şey kaybetmez" dedi. TMK'nin 7/12 maddesinde yer alan "örgüt propagandası yapma" suçunun, adil yargılanma hakkını en çok etkileyen madde olduğunun altını çizen Kurşun, şöyle devam etti: "Düşünen, yazan ve çizen hemen herkese karşı bu madde bir kırbaç olarak kullanıldı ve halen de kullanılıyor. Delil toplama ve değerlendirme süreçlerinde TMK ile ilintili suçlar söz konusu olduğunda ekstra bir takım kısıtlamalar söz konusu ve bunlar hem savunma hakkını hem adil yargılanma hakkını hem de kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını son derece olumsuz şekilde etkiliyor. İnsan haklarını aşağı çekiyor. Türkiye, eğer bir toplumsal barış projesi geliştirecekse muhakkak Terörle Mücadele Kanunu'nun yürürlükten kaldırılması gerekir. Terörle Mücadele Kanunu'ndan olumsuz etkilenen herkesin, insan hakları örgütleri, barolar ve meslek kuruluşları eliyle desteklenmeleri gerekiyor. Zira bu kişiler kendilerine gösterilen hukuka aykırılıkları duyurabilme konusunda yetersiz kalabiliyorlar.    'BÜYÜK BİR KAZANIM OLUR'   Hem Avrupa Konseyi hem Avrupa Birliği hem de Avrupa Komisyonu’nun bu konulardaki tavsiye mekanizması olarak Venedik Komisyonu defalarca Türkiye’den TMK’de değişiklik yapılmasını istedi. Buna karşılık Türkiye bu konuda hiç taviz vermeyen bir görüntü sergiledi bugüne kadar. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında vize kolaylığı anlaşmasının şartlarından biri de TMK’de değişiklik yapılması olduğunu hatırlayalım. Yani bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları vize alamıyorlar. Türkiye’de daha yenilikçi, çağdaş ve etkili bir hukuk yaratabilir. Hatta Türkiye’nin tecrübesi benzer yollardan geçen diğer ülkelere örnek olabilir. Bunun içinde kalıplaşmış ve küflenmiş devletçi zihniyetin en başta değişmesi gerekiyor. Başta değerin insan olduğu, insan haysiyeti ve insan haklarının dokunulmaması gereken alanlar olduğu, demokratikleşme, eşitlik ve hukukun üstünlüğünün Anayasal olarak tartışmasız değer verilen bir hukuk düzenine geçilebilirse hukuk sistemimiz açısından büyük bir devrim ve kazanım olur."   MA / Abdulkadir Ayten- Hamdullah Yağız Kesen