Hak örgütlerinden iktidara: BM'nin ömür boyu cezada makul sürede tahliye raporuna uy 2025-06-26 15:17:08   HABER MERKEZİ - İşkenceye karşı birçok yerde alanlara çıkan hak örgütleri, iktidardan BM'nin ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılan tutsakların makul bir süre sonra tahliye edilmeleri yönündeki raporuna uyulmasını istedi.    "İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü" kapsamında, birçok kentte, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve baroları ve hak örgütleri açıklama yaptı.    İSTANBUL   İstanbul'da İHD ve TİHV, 3 günlük programlarının son gününde İstanbul'da bulunan Saraçhane Parkı'nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı temsilcileri, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Jiyan Tosun, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe’nin yanı sıra çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. "İşkencesiz bir dünya mümkün!" pankartının açıldığı açıklamada, "Ters kelepçe işkencedir", "İşkence suçunda zaman aşımı yoktur", "İşkence mutlak yasaktır, istisnası yoktur", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecektir", "İşkenceye cezasızlığa hayır", "İşkencesiz bir dünya mümkün" dövizleri taşındı.    Açıklamada konuşan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, işkence ve kötü muamelenin son bulması için mücadele ettiklerini dile getirdi.  İHD İstanbul Şubesi Başkanı Jiyan Tosun ise "Barışçıl gösterilere yönelik şiddetin yaygın olduğu yıl yaşadık bunun sembolleştiği yerlerden biride burasıydı. Yıllardır işkence görenler için etkinlik yapıyoruz bugün de buradayız. İşkence son bulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.   Ortak açıklamayı yapan TİHV İstanbul Şube üyesi Mümtaz Murat Kök günün ilanın tarihsel gelişimine anlatarak, "Ülkemizde de işkence ve diğer kötü muamele sadece askeri darbeler döneminde değil, tüm cumhuriyet tarihi boyunca sistematik bir devlet pratiği olarak varlığını korumuştur. Ancak günümüzde, insan hakları ve demokrasi değerlerini hem bir referans hem de denge ve denetleme sistemi olmaktan çıkaran, yarattığı kuralsızlık, keyfilik ve belirsizlik rejimi ile toplum üzerinde baskı ve kontrolünü her geçen gün daha da arttıran siyasal iktidarın icraatları sonucunda tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.   'İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YIL BOYU SÜRDÜ'   Wan Büyükşehri Belediyesi'ne kayyım atanması ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınıp tutuklaması protestoları başta olmak üzere yıl boyu süren işkence ve kötü muamelenin iktidar tarafından teşvik edildiğini söyledi. Kök, "Yakın tarihimizin en utanç verici insan hakları ihlallerinden biri olan, insanlığa karşı suç niteliğindeki zorla kaybetme vakalarında OHAL'in ilan edildiği 2016 yılından bu yana yeniden bir artış görülmesi son derece endişe vericidir. Türkiye, 'BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi henüz onaylamamış, mevzuatında da zorla kaybetmeyi açıkça suç olarak tanımlamamıştır" diye konuştu.    'UMUT HAKKININ OLMAMASI İNSAN ONURUNA AYKIRI'   Türkiye'de cezaevlerinin, her dönem işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının yoğun olarak yaşandığı mekânlar olduğunun altını çizen Kök, "Son dönemde mimari yapısı ve gündelik uygulama rejimi ile izolasyon koşullarını daha da ağırlaştıran S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli yeni hapishanelerin açılması, bilhassa da Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) raporlarında da yer verildiği üzere, İmralı Hapishanesi'nde uygulanan izolasyonun özel biçimi kabul edilemezdir. Yanı sıra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olan mahpusların bir gün salıverilme ihtimalinin, yani 'umut hakkı'nın olmaması insan onuruna aykırı bir durumdur. Anayasa başta olmak üzere hiçbir kural ve normal kendine sınırlandırmak istemeyen siyasal iktidar, uluslararası mekanizmaları, onların yaptığı eleştiri ve uyarıları dikkate almamakta, işkenceyi önlemeye yönelik iyileştirmeleri yapmamaktadır" şeklinde konuştu.    İSTANBUL'DA İKİNCİ AÇIKLAMA BARO'DAN    İstanbul'da ikinci açıklama İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından yapıldı. Baroda açıklama yapan İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Sekreteri Berivan Bekçi, ulusal ve uluslararası yükümlülükler doğrultusunda işkenceye karşı etkili önlemlerin alınması için karakollar ve cezaevleri olmak üzere, işkence ve kötü muamele iddialarının yaşandığı yerlerin düzenli olarak denetlenmesi ve iddialar karşısında etkin bir soruşturma yürütülmesinin elzem olduğunu söyledi.    YASAK İHALLİ    İşkencenin yasak olduğunu ancak pek çok ülkede caydırma ve cezalandırma amacıyla uygulandığını vurgulayan Berivan Bekçi, "Ne yazık ki Türkiye'de de toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara yönelik muameleler, karakollarda, cezaevlerinde ve geri gönderme merkezlerinde tutulan kişilerin koşulları kaygı vericidir. Anayasa Mahkemesi'nin yayımlamış olduğu son istatistiklere göre kötü muamele yasağı en çok ihlal kararı verilen haklar içerisinde yedinci sıradır. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yayımlanan istatistiklere göre Türkiye, işkence yasağını, kötü muamele yasağını ve etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü en fazla ihlal eden Avrupa Konseyi üyesi devletlerden biridir" ifadelerini kullandı.    AMED    Amed'de İHD, TİHV, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed şubeleri ve Rosa Kadın Derneği Koşuyolu Parkı'nda açıklama yaptı. Açıklamayı Yapan TİHV Amed Bölge Temsilcisi Murat Aba, "İnsan hakları savunuculuğunun bir gereği olarak yıllardır sabır ve ısrarla dile getirdiğimiz asgari talepleri siyasal iktidara bir kez daha hatırlatıyor ve ivedilikle gerçekleştirilmesini istiyoruz" dedi.    ADANA    İHD Adana Şubesi Eşbaşkanı Yasemin Dora Şeker de dernek binasında, dernek üyeleriyle birlikte basın toplantısı düzenledi. Yasemin Dora Şeker, "Ne yazıktır ki, işkence gündelik hayatın içinde herkes tarafından hissedilir, yaygın bir pratik haline gelmiştir. Resmi gözaltı merkezlerinde, resmi olmayan gözaltı yerlerinde, sokakta, hapishanelerde hemen her yerde işkence uygulamaları, yanı sıra toplantı ve gösterilerde güvenlik güçlerinin 'işkence' düzeyine ulaşan 'aşırı ve orantısız' güç kullanarak yaptığı müdahaleleri yaygınlaşmıştır. İşkence mutlak yasağının sağlanması tümüyle devletin bir görevi olmakla birlikte, bu konuda toplum olarak bizlerin de sorumluluğunu hatırlatmak isteriz" diye konuştu.    WAN   İHD ve TİHV, İHD Wan Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. "İşkencesiz bir dünya mümkün" pankartının yer aldığı açıklamayı yapan İHD Wan Şube Eşbaşkanı Mehmet Salih Coşkun, işkenceyi önleme yükümlülüğünün öncelikle devletlere ait olduğunu anımsatarak, işkencenin bir sindirme aracı olarak kullanılmasından vazgeçilmesi çağrısı yaptı.    ÊLIH   İHD Êlih Şubesi, Êlih Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin de dernekte açıklama yaptı. Açıklamayı yapan İHD Eşbaşkanı Ahmet Şiray, "Maalesef ülkemizde işkence ve diğer kötü muameleler sadece askeri darbeler döneminde değil tüm cumhuriyet tarihi boyunca sistematik bir devlet pratiği olarak varlığını korumuştur" dedi.    Türkiye'nin 'İşkenceye Karşı Sözleşme'yi 1988'de kabul ettiğini vurgulayan Şiray, "Toplum üzerinde baskı ve kontrolünü her geçen gün daha da arttıran siyasal iktidarın icraatları sonucunda tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir" diye belirtti.    ANKARA    İHD ve TİHV, gün dolayısıyla Sakarya Caddesi’nde açıklama yaptı. Sık sık “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganının atıldığı açıklamada, “İşkencesiz bir dünya mümkün” pankartı taşındı. Daha sonra kurumların ortak açıklamasını İHD Ankara Şube Yöneticisi Barış Barışık konuştu.      Barışık, açıklamanın sonunda talepleri şöyle sıraladı.   Görüntülü/foto: drsm-26-06-2025-dersim-ihd-iskence-önleme-gunu-aciklamasi   DÊRSIM   İHD Dêrsim Şubesi  ve TİHV, İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla Sanat Sokağı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya DEM Parti Dêrsim İl yöneticileri, EMEP Dêrsim İl Örgütü, Demokratik Alevi Derneği(DAD), Munzur Çevre Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ( ESP), Sosyalist Meclisler Federasyonu, yerine kayyım atandıktan sonra görevden alınan Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak, Xozat Belediye Başkanı ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklama “İşkencesiz bir dünya mümkün” pankart açıldı. Basın metnini İHD Dêrsim Şube Eşbaşkanı Özgür Ateş okudu.   Ateş, konuşmasına Ceylan Önkol ve Kazım Koyuncu’yu anarak başladı. İşkenceyi önleme yükümlülüğünün devletlere ait olduğu hatırlatmasında bulunan Ateş, dayanışmayı büyütme çağrısında bulundu.   Açıklama alkışlarla son buldu.   MERSİN    Mersin’de İHD dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirildi. Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin de katılım sağladığı toplantıda basın metnini İHD Mersin Şube Eşbaşkanı Gazi İnci okudu. 26 Haziran’ın işkenceye karşı insanlık onurunu savunma günü olduğunu hatırlatan İnci, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere rağmen işkencenin halen yaygın ve sistematik biçimde sürdüğünü belirtti. Gözaltı merkezleri dışında, sokakta ve evlerde uygulanan şiddetin sıradanlaştığını, cezaevlerinde ise izolasyon ve umut hakkının gaspı ile işkencenin derinleştiğini vurgulayan İnci, tüm baskılara rağmen işkenceyle mücadele etmeye devam edeceklerini kaydetti.   Açıklama alkışlarla sona erdi.   İZMİR    İzmir'de bulunan insan hakları ve hukuk örgütleri, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi. "İşkencesiz bir dünya mümkün" pankartı açılan açıklamada "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "İşkence insanlık suçudur", "Susma haykır işkenceye hayır" ve "Çıplak arama işkencedir" sloganları atıldı.    TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, "İşkencesiz bir Türkiye ve dünyaya ulaşmayı amaçlayan kurumlar olarak, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm örtbas etme, korkutma, susturma çabalarına karşın, işkence görenlerin başlarına geleni kader olarak kabul etmeyip, yüksek sesle haykırabilmeleri için her koşulda onların yanında olmaya; maruz kaldıkları işkenceyi belgeleyip raporlamaya; fiziksel ve ruhsal onarım süreçlerine destek vermeye; adalete erişimlerine yardımcı olmaya; yaşadıkları acıların bir daha asla tekrarlanmaması için cezasızlıkla mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.   HATAY    Hatay'da TİHV ve İHD, İHD Hatay şubesi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada, “İşkencesiz bir dünya mümkün” pankartı açıldı. Basın metnini okuyan İHD Hatay Şube Eşbaşkanı  Mürsel Tonguç Selmanoğlu, 26 Haziran’ın işkencenin görmezden gelinmesine karşı bir yüzleşme günü olduğunu belirterek, işkence suçunun yaygın bir şekilde sürdüğünü ifade etti. Cezaevlerinde uygulanan tecrit ve hak ihlallerinin işkencenin bir başka boyutu olduğunu vurgulayan Selmanoğlu, işkenceye karşı sessiz kalmamanın herkesin sorumluluğu olduğunu kaydetti.   TALEPLER   Açıklamadaki ortak talepler ise şöyle sıralandı:    “* İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni, işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce cezasızlık politikalarına derhal son verilmelidir.   * Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.   * Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.   * Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.   * Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun, tümüyle bağımsız yeni bir Ulusal Önleme Mekanizması (UÖM) oluşturulmalıdır.   * İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması, bir BM belgesi olan İstanbul Protokolü ilkelerine göre yapılmalıdır.   * İşkenceye ilişkin iddialar İstanbul Protokolü ışığında hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.   * Tutuklu ve hükümlülerin fiziksel ve psikolojik bütünlüklerine ciddi şekilde zarar veren tek kişi ya da küçük grup izolasyonuna/tecritine dayalı hapishane rejimine son verilmelidir.   * Hapishaneler insan hakları, sağlık ve hukuk örgütlerinin bağımsız denetimine açılmalıdır.   * 14 Ağustos 2024 tarihli BM İşkenceye Karşı Komite’nin Türkiye’nin Beşinci Dönemsel Raporu’na İlişkin Sonuç Gözlemleri’nin 17. paragrafında yer verilen “Taraf Devlet; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılan mahpusların makul bir süre sonra tahliye edilme veya cezalarında indirim yapılması olasılığına sahip olmalarını sağlamalıdır.” tavsiyesinin gereği yerine getirilmelidir.   * CPT raporlarının tümü açıklanmalı, başta CPT ve BM İşkenceye Kaşı Komite olmak üzere uluslararası insan hakları mekanizmalarının tüm tavsiyelerine uyulmalıdır.   * Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nı yürütme erkine doğrudan bağımlı kılan, adeta bir mahkeme gibi hareket ederek yargı yetkisi kullanmasına yol açan tüm düzenlemeler iptal edilmelidir.”