Çerkes öğretim görevlisi bir aydır tutuklu: Akademi camiasına çağrı 2025-08-16 09:28:37   WAN - Sanal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklanan Van Yüzüncü yıl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nartolog Balkar Selçuk Bağlar’ın tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi. Avukatı Rojhat Levent Özgökçe, akademik camianın bu duruma sessiz kalmamasını istedi.    Van Yüzüncü yıl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nartolog Balkar Selçuk Bağlar, Mısır Piramitlerinin Türkler tarafından yapıldığı iddiasına karşı çıkınca sanal medyada ırkçı bir gurubun küfürlü saldırısına uğradı. Bağlar, saldırgan grubun kendisini ve başta Kürtler olmak üzere diğer ulusları hedef alan ırkçı küfürlerine "göçebe hırsızlar" yanıtını verince de hakkında "Devlettin egemenlik alametlerini alenen aşağılama" ve "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" gerekçesiyle soruşturma açıldı. Bu iddialarla 11 Temmuz'da tutuklanan Bağlar’ın tutukluluğuna yapılan itiraz ise önceki gün reddedildi.    Dosya avukatı Rojhat Levent Özgökçe, Bağlar'ın bir akademisyen olarak Türkiye'de barışın tesis edilmesi, Kürt halkının dil, kültür ve tanınma haklarının anayasal güvenceye alınması gibi evrensel değerleri savunduğunu belirtti. Bağlar'ın bilim insanı duruşuna işaret eden Özgökçe, "Bu fikirleri, sadece entelektüel bir duruşun değil, aynı zamanda halkların eşitliği ve toplumsal barış idealinin bir yansımasıdır. Selçuk Bey, bu görüşlerini X platformunda paylaşarak toplumsal bir tartışma başlatmayı amaçladı. Ancak, bu barışçıl ve eşitlikçi duruşu, ırkçı bir güruh tarafından sistematik bir linç kampanyasına dönüştü. Mısır Piramitlerinin Türkler tarafından yapıldığı gibi asılsız bir iddiaya yönelik bir polemikte, kendisine yöneltilen ağır hakaret ve küfürlere karşı 'göçebe hırsızlar' ifadesini kullandı. Bu, suç unsuru olmayan bir eleştiriydi, ama ne yazık ki haksız bir şekilde suç sayılarak özgürlüğünden mahrum bırakıldı. Selçuk Bey'in fikirleri, akademik özgürlüğün ve halkların eşitlik hakkının savunulması için bir ilham kaynağıdır; bu fikirleri susturmak isteyenler ise ırkçı linç ve haksız bir tutuklamayla karşılık verdi" ifadelerini kullandı.    'KOL KIRAN UZMAN BİR GÜN BİLE GÖZALTINDA KALMADI'   Van 2'nci Sulh Ceza Hâkimliğinin tutuklama kararının hukukun temel ilkelerine, vicdana ve evrensel insan haklarına aykırı olduğunu söyleyen Özgökçe, "Tutuklama için somut delil ve kuvvetli suç şüphesi gerektirir; oysa müvekkilimin paylaşımları, haksız saldırılara karşı bir savunmadır ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Daha da vahimi, adalet sistemindeki çifte standart bu kararda açıkça görülüyor: Hakkari'de bir çocuğun kolunu kıran bir uzman çavuş adli kontrolle serbest bırakılırken bir akademisyenin tek bir kelime yüzünden özgürlüğünden mahrum edilmesi kabul edilemez. Bu, devletin bir yandan Anayasa'daki kapsayıcı vatandaşlık tanımını yüceltirken, diğer yandan tarihsel bir kavmi sahiplenerek çelişkili bir tutum sergilediğini gösteriyor. Böylesi bir ikiyüzlülük, adaletin temel ilkelerine gölge düşürüyor" diye konuştu.    'ASIL MESELE BAĞLAR'IN DURUŞU'   Esas meselenin müvekkilinin halkların eşitliğini ve barışı savunan duruşu olduğunu ifade eden Özgökçe, "Bu duruş, ırkçı trollerin linç kampanyasıyla susturulmaya çalışıldı ve şimdi haksız bir tutuklamayla cezalandırılıyor. Müvekkilimin sabit ikametgâhı var, kaçma veya delil karartma riski yok. Asla tutuklanmaması gereken bir akademisyenin özgürlüğünün kısıtlanması, hukuka, vicdana ve evrensel insan haklarına aykırıdır. Bu haksızlığın bir an önce giderilmesi, adaletin gereğidir. Tek bir kelime yüzünden, bir akademisyenin cezaevinde tutulması, hukuka, vicdana ve evrensel insan haklarına aykırıdır. Bu, sadece Selçuk Bey'in değil, akademik özgürlüğün, ifade özgürlüğünün ve toplumsal barış idealinin susturulmaya çalışılmasıdır. Adalet sistemindeki çifte standartlar ise bu haksızlığı daha da derinleştiriyor: Bir çocuğun kolunu kıran uzman çavuş adli kontrolle serbest bırakılırken barış ve eşitlik için fikir üreten bir akademisyen cezaevinde tutuluyor. Bu, ne hukuka ne de insanlık onuruna sığar" şeklinde konuştu.      AKADEMİ ÇEVRELERİNE ÇAĞRI   Akademik camianın da bu duruma sessiz kalmaması gerektiğini ifade eden Özgökçe, "Selçuk Bey'in barışçıl duruşuna ve halkların eşitliği için verdiği mücadeleye sahip çıkılmalı. Onun susturulması, hepimizin özgürlüğünün tehdit altında olduğunun bir göstergesidir. Adalet, ancak vicdanlı ve kararlı bir kamuoyuyla sağlanır. Bu haksızlığın giderilmesi için bir araya gelerek, akademisyenlerin, fikirlerin ve barışın özgür olduğu bir ülke için dayanışma göstermek gerektiğini düşünüyoruz" diye belirtti.    MA / Adnan Bilen