30 yıl PKK davasından tutuldu: Yeni dönem çalışması demokratik toplum inşasıdır 2025-11-28 09:01:00   AMED - “PKK, tarihini şanına yakışır bir şekilde kapattı” diyen 30 yılın ardından tahliye olan Tevfik Kalkan, demokratik toplum inşaasının bütün boyutlarıyla yapma görev ve sorumluluğunun istisnasız herkese düştüğünü ifade etti.    İnkar, imha ve asimilasyona karşı yüz yılı aşkın süredir mücadele eden Kürt halkı, direnişini 1970’lı yıllarda farklı bir evreye taşıdı. PKK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da aralarında olduğu 22 kişilik bir grup Amed’in Licê ilçesinin Fîs köyünde, 27 Kasım 1978’de Kürdistan İşçi Partisi’ni (PKK) kurdu.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Ekim 2024’te Meclis’te yaptığı konuşma sonrası, 27 Şubat’ta Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda bulundu. Abdullah Öcalan çağrısında mücadelenin kendini tekrar ettiğini; hukuk ve demokratik siyasetle mücadelenin sürdürülmesi gerektiğine işaret ederek, PKK’den kendini feshetme ve silah bırakma çağrısında bulundu. PKK, 1 Mart’ta ateşkes ilan edip 5-7 Mayıs tarihlerinde 12’nci Kongresini toplayarak fesih kararı aldı.   Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden 2021’de 30 yılın ardından tahliye olan Tevfik Kalkan, PKK’yi ve bıraktığı mirası değerlendirdi.     PKK’nin yarattığı kazanımlara dair değerlendirmelerde bulunan Kalkan, PKK’nin 47 yıllık mücadelesinde Kürdistan, Türkiye ile Ortadoğu'nun toplumsal ilişkilerinde ve geleceğindeki rolünü önemli oranda koruduğuna dikkat çekti. PKK’nin, kapitalist modernite krizinin açığa çıktığı bir süreçte ortaya çıktığını belirten Kalkan, “Burada Önder Öcalan şahsında Önderliksel çıkışı doğru kavramadan, PKK’nin de doğru kavranması pek imkan dahilinde değil” dedi. Kapitalist modernitenin Ortadoğu’da Kürtlere biçtiği rolün Kürdistan gerçekliğini silen, yok sayan bir rol olduğunu belirten Kalkan, “100 yıldır aslında bu sorunu yaşıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada bu statükonun, bu dizaynın ne kadar bilinçli olarak ortaya çıkarıldığını ve sürdürüldüğünü görüyoruz. Ama aynı zamanda da sürdürülemezliğini de görüyoruz” dedi.   VARLIK MÜCADELESİ    “Kürdistan sömürgedir” tespitiyle mücadelenin başlangıç adımlarının atıldığını ve bugüne kadar geldiğini dile getiren Kalkan, bu mücadelenin Kürdü kimlik sahibi kılma, onu özgürlük mücadelesinin bir öznesi haline getirme, coğrafyasında onuru ve tarihiyle yaşanır ve kabul edilebilir duruma getirme mücadelesi olduğunu kaydetti. Bu mücadele uğrunda binlerce şehadet, sayısız acılar, direnişler, sürgünler olduğunu sözlerine ekleyen Kalkan, bu mücadelenin incelenmesi gereken bir varlık mücadelesi olduğunu belirtti.   ‘İLK MÜCADELEMİZ KENDİMİZLEYDİ’   Kalkan, “Biz bu mücadeleyi tanırken veya bu mücadelede yer alma kararını verirken, bir nevi kendimizle de mücadele ediyorduk. Kürt müyüz, değil miyiz? Evet, Kürd’üz ama nasıl bir Kürt? Kürt olacağız ama nasıl bir Kürtleşmeyi yaşayacağız? Özellikle 90'lı yıllar bunun çok yoğun mücadelesiyle geçti” dedi. Kalkan, Kürtlerin varlık mücadelesinin geçen süreçte tarihsel bir başarı elde ettiğini söyledi. Kürt halkının varlığının inkar edilemeyeceğini kaydeden Kalkan, “PKK'nin, Önder Öcalan'ın mücadele ettiği ve on binlerce şehidin, halkın bütün emeğiyle, direnişiyle ortaya çıkan bir Kürtlük var ve bunu tekrar yok sayma artık mümkün değil. Tarihsel, felsefi, siyasal gücüyle Ortadoğu denkleminde esas rolü oynayan bir Kürtlük ve Önderliği var. Bu nedenle PKK’nin 50 yıllık direnişi muazzamdır” diye konuştu.   KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ   PKK’yle birlikte en önemli değişimin Kürt toplumsallaşmasında yaşandığını dile getiren Kalkan, “Kürt büyük bir politik, diplomatik, kültürel güç haline gelmiştir. Özellikle kadın mücadelesiyle, özneleşmesiyle, kadın özgürlüğüyle kendisini bütün mücadelelerinden çok daha farklı olarak görünür kılmış, iradeleştirmiş, öncülük konumuna getirmiştir. Yine bütün toplumsal kesimlerin, kültürlerin, cinslerin, sınıfların, sosyalist ve demokratik mücadelesinin öncüsü haline gelerek, bunu sadece düşünsel değil, bizzat pratikte de örgütleme ve yürütme gücüne kavuşmuştur” diye belirtti.   PKK’nin 47 yıl boyunca yürüttüğü mücadelenin Kürtlerde yarattığı değişime değinen Kalkan, şunları söyledi: “Çeşitli ulusal kurtuluş mücadelelerini biliriz. Hiçbirinin kadın özgürlük ideolojisi veya kadın özgürlük bilinciyle ulus olma bilincini içselleştirme veya oluşturması mümkün olmadı. Evet, bir ulusal kurtuluş mücadelesi var. O ulusal kimliği özgürleştirme, özgürce yaşama mücadelesi var. Ama bunu bütün yönleriyle gizlenen, bastırılan kadının özgürleşmesi temelinde yapmak bambaşka bir şey. Şimdi bu hepimizi etkiliyor. Beni de etkileyen en önemli husustur. Kadın öznesi temelinde uluslaşma mücadelesinin hepimizi etkileyen, yeniden yapılandıran, oluşturan bir gücü var. Eğer kadın özgürlük gücü, kadın özgürlük iradesi, kendisini daha fazla örgütler ve bu kimliği oluşturma gücüne kavuşursa; herhalde ilk defa bütün toplumların da intikamı diyebileceğimiz, o tarihsel intikamı da almış sayacağız.”   ‘GELECEK ÖNDER ÖCALAN TARZIYLA KURULACAK’   “PKK tarihini şanına yakışır bir şekilde kapattı” diyen Kalkan, yeni dönemin çalışmasının bütün boyutlarla demokratik toplum inşası olduğunu sözlerine ekledi. Kalkan, “Kürtler ‘Kürdistan sömürgedir’ kavram setiyle 50 yıllık bir varlık mücadelesini yürüttüler. Şimdi demokratik toplum kavram setiyle de önümüzdeki 100-200 yılın mücadelesinin öncüsü veya inşacısı oluyorlar. Önder Öcalan tarzı; PKK oluşumunun, toplumsallaşma, birey oluşumunun temelidir. Dolayısıyla bu değerlerin çok hassas bir şekilde gözetilmesi, savunulması ve sürdürülmesi gerekiyor. Bu mücadelenin içinde çok güçlü bir demokratik damar var. O damar da bu toplumsal gerçeklikten geliyor. Onu büyütüyor, değiştiriyor, sentez haline getiriyor ve geleceğe akıyor. Gelecek bununla kurulacaktır” şeklinde konuştu.   ‘BUNDAN SONRASI DEMOKRATİK TOPLUM ÇALIŞMASIDIR’   Bundan sonraki süreçte Abdullah Öcalan’ın manifestosu temelinde ifade edilen düşünce ve inşa gerçeğinin anlaşılmasının ve pratikleşmesinin çok daha önemli olduğunu vurgulayan Kalkan, “Önder Öcalan önümüzdeki çağa hazırlık yaparak giriş yapıyor. Çok sistemli, derinlikli, hazırlıklı ve bir de çok sınırlı imkanlara rağmen onun pratik adımlarını örerek bir giriş yapıyor. İkincisi Ortadoğu'daki durumdur. Lozan aşılıyor. Bir de buna toplumun özgür ve demokratik iradesinin inşası temelinde karşılık veriyor. Üçüncüsü daha özgün olarak ve özel olarak PKK’nin ve Kürtlerin durumudur. Bu üç temel boyuttan düşünürsek; bunu bütün biçimleriyle birlikte Önder Öcalan yürütüyor. Toplumun bununla ilişkisi nedir? Bunu güçlü kılma temelindedir. Önder Öcalan'ı toplumsal, siyaset, diplomasi, eylem gücüyle destek vererek, kuvvetlendirmedir” diye belirtti.   Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde demokratik toplum çalışmasını bütün boyutlarıyla yapma görev ve sorumluluğunun istisnasız herkese düştüğünü dile getiren Kalkan, “Bu, asla ertelenemez, küçümsenemez ve bir başkasına bırakılamaz bir görevdir. Toplum mutlaka devreye girmek durumundadır. Toplum kendisine son derece güvenerek, bundan asla geri adım atmayarak; bütün gücüyle, enerjisiyle, heyecanıyla bu görevi yerine getirmelidir. Ulusal kurtuluşun kararlaştığı gün olan 27 Kasım’ın yıl dönümü dolayısıyla emek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.   MA / Rukiye Payiz Adıgüzel