MÊRDÎN - Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarına karşı Qamişlo sınırında başlatılan nöbet eylemine katılanlar “Bugün varlık-yokluk günüdür” diyerek, herkesi Rojava'yı sahiplenme çağrısında bulundu.
Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılarına karşı Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinin karşısında bulunan Qamişlo sınırında başlatılan nöbet eylemi devam ediyor. Mitani Kültür Merkezi önünde başlatılan ardından Nisêbîn-Qamişlo sınır kapısına taşınan nöbet eyleminde gün boyu Kuzey ve Doğu Suriye halklarına selam gönderildi. İlçe halkı ve çevre ilçelerden gelenlerin katılımı ile devam eden nöbet eyleminde Kürtler, Türkler, Süryani ve Arap halkları başta olmak üzere halklara Rojava Devrimi’ne sahip çıkılması çağrısı yapılırken, Türkiye ve beraberindeki güçlere de Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarından vazgeçmesi çağrısı yapıldı.
Qamişlo sınırında 7’den 70’e toplanan yurttaşlar da eylemlerini Türkiye ve bağlı paramiliter güçlerin saldırıları durana kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirterek, Rojava Devrimi’ne sahip çıkacaklarının mesajını verdi.
‘SALDIRILAR SON BULANA KADAR NÖBETTE OLACAĞIZ’
DAİŞ’in Kobanê saldırısı ve sonrasında yaşanan çatışmalarda 4 yakınını kaybeden Fatma Xelef, taleplerinin barış olduğunu belirterek, “O kadar insanımızı kaybettik. Yetmez mi? Ben kendim 4 yakınımı kaybettim. Barış istiyoruz. Bugün kapıları açsınlar, rahat versinler ben de memleketime döneceğim. Onlar bize saldırıyor. Bize yaptıkları katliamı başka kimse yapmıyor. Başka bir şey istemiyoruz. Saldırılar son bulana kadar da burada olacağız” dedi.
Nöbet eylemindeki Barış Annesi Tenzile Ağatay da, Rojava için nöbet eyleminde olduklarını belirterek, “Binlerin burada olması gerekiyor” dedi. Türkiye'nin bu saldırılara son vermesi gerektiğini kaydeden Tenzile Ağatay, “Çocuklarımızın kanını dökmeye son versinler. Ellerini çocuklarımızdan çeksinler. Savaş devam ettiği sürece burada nöbette olacağız."
‘KOBANÊ GİBİ SAVUNACAĞIZ’
Barış Annesi Ferha Akbulut da, Rojava’da hukuksuz ve ağır bir savaş olduğuna dikkati çekerek, “Bugün tankları, topları, uçakları ile saldırıyorlar. Türkiye Devleti’nin ne hakkı var ki, bugün Rojava’ya saldırıyor. Orası da Kürdistan toprağıdır. Orası da bizim topraklarımız, bizim memleketimiz. Bugün çeteleri ile tankları topları ile Rojava’ya saldırıyor. Köyleri bombalıyor. Yaşlı, kadın, çocuk demeden katlediyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Barış Anneleri olarak biz buradayız. Nöbet ne zamana kadar devam ederse, biz de burada olacağız. Nasıl Kobanê gençlerin eliyle, Kürtlerin direnişi ile kurtarıldı ise, Rojava’yı da aynı şekilde koruyacağız. Bu zulmün önünde duracağız. Bir kez daha kazanacağız. Onları göndereceğiz. Bizler istemiyoruz kimsenin kanı dökülsün. Beyaz tülbentlerimizle buradayız ama etrafımız ablukaya alınıyor. Ne Türk ne Kürt ne Arap ne de kimseye bir şey olmasını istemiyoruz. Biz barış, hak, hukuk, adalet istiyoruz. Ama maalesef adalet yok, hak, hukuk yok. Biz haktan, hukuktan, adaletten yana olmaya devam edeceğiz. Yaşasın Rojava’nın direnişi” ifadelerini kullandı.
‘BUGÜN VARLIK-YOKLUK GÜNÜDÜR’
Barış Annesi Selma Öztürk de, barış istemekten geri durmadıklarını ancak hükümetin de savaşta ısrar ettiğini söyledi. Türkiye’nin tankını, topunu artık Kürtlerin üzerine sürmekten vazgeçmesi gerektiğini kaydeden Selma Öztürk, “Artık Kürtlerin yakasından düşün. Neyin davasını yapıyorlar, neyin peşindeler. Herkes kendi evinde, kendi toprağının üzerinde yaşamını sürdürüyor. Siz neden buradan çıkıp, insanların üzerine neden bomba yağdırıyorsunuz. Derdiniz nedir? Yeter artık. Bu savaşa son verin. Bu kanı durdurun. Biz istemiyoruz. Burada nöbet tutacağız. Burada yoldaşlarımızın sesi olacağız. Bu düşmanlığı protesto edeceğiz. Savaşı istemediğimizi haykıracağız. Bu savaş durana kadar da burada Rojava’ya destek olmaya devam edeceğiz. Yardım edeceğiz onlara. Halka çağrımız bütün Nisêbîn, Qoser, Mêrdîn halkı buraya gelmeli. Bugün insanlık günüdür, şeref günüdür. Bugün varlık-yokluk günüdür. Bugün burada yarın başka yerlere de saldıracaklar. O nedenle kimse evinde oturmamalı, gelip burada nöbet tutmalı, bu acılara son verilmelidir. Biz bir arada olursak, onlar da geri dönecek” şeklinde konuştu.
‘ELLERİNİ KÜRTLERDEN ÇEKSİNLER’
Barış Annesi Emine Koç da, Rojava’da sonuç alana kadar direnmekte ısrar edeceklerini dile getirirken, Türkiye’nin Saddam gibi Kürtlere saldırdığını söyledi. Kürtlerin kendi haklarını savunduğunu, bunun için mücadele ettiğini kaydeden Emine Koç, “Ya onlar duracak ya da biz burada olmaya, direnmeye devam edeceğiz. Kürtlerden ellerini çeksinler artık” çağrısında bulundu.
Dünyanın herkes için yeterli büyüklükte olduğunu kaydeden Methiye Ergül, Türk askeri ve bağlı gruplara seslenerek, “Onlar saraylarında yaşarken, bunlar da yağmurda kendilerini ıslatıyorlar, kendilerini ateşe atıyorlar. Yeter artık."
‘ROJAVA’YI SAVUNMAK, KÜRDİSTAN’I SAVUNMAKTIR’
Nöbet tutanlardan Tajdin Baday da, Rojava için “Orası bizim kanımız, canımızdır” diyerek, “Rojava için nerede bir serhildan, direniş olursa herkes şerefi için orada olmalı. Hepimiz direnmeliyiz. Rojava giderse, Kürdistan’ın tamamı gider. Bizler buradayız, destek vereceğiz onlara” dedi.
Mehmet Emin Acar da, Rojava’ya dönük saldırıları, zulmü kabul etmeyeceklerini ifade etti. Rojava’da savaş istemediklerini kaydeden Acar, halka çağrıda bulunarak, “Halkımız burada olmalı, bu savaşı kabul etmemeli. Rojava’ya destek olmalıyız. Rojava’ya sahip çıkmalıyız. Rojava’ya sahip çıkmamak, kendimize sahip çıkmamaktır. O nedenle sahip çıkmalıyız. Rojava Kürtler için çok önemlidir. Her şeyden önce Kürtler orada. Kürdistan’ın bir parçası orası. Kürdistan’ı savunmasak, Rojava’yı savunmasak nereyi savunacağız. Bu nedenle Rojava’yı savunmalıyız, kendimizi savunacağız."
MA / Ahmet Kanbal