ANKARA – Türkiye’nin saman ithal edecek duruma geldiğine dikkat çeken DEM Partili Necla Demir, Kürt düşmanlığının tarım ve hayvancılık politikasına yansımalarına dikkat çekti.
Meclis Genel Kurulu’nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesine dair söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Agirî Milletvekili Necla Demir, bütçe teklifinde çiftçilere, üretici ve halka dair bir şey olmadığını söyledi. Necla Demir, “Kimin için var? Büyük tarım tekelleri için var. Kimin için var? Sermayeyi gözetenler için, onlara hizmet edenler için var. Yani büyük bir hak gaspı olan bir bütçe dayatmasıyla bir kez daha karşı karşıyayız” dedi.
‘ÇİFTÇİLER BORCUNU BORÇLA KAPATIYOR’
Çiftçilerin bankalara 850 milyar lira borçlandırıldığını belirten Nejla Demir, “Çiftçiler en az 2 ya da 3 bankaya borçlu, tefecilere borçlu çünkü borcunu ancak borçla kapatabiliyor, hatta kapatamayınca evine, arsasına, tarlasına, kapısındaki traktörüne haciz geliyor. AKP'nin istikrarlı rant ve talan odaklı politikaları bugün ne yazık ki tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getirdi. Hayvancılık politikası iflas etti, Edirne'den Qers’e tüm çiftçiler AKP'nin yanlış politikalarının kurbanıdır. Çiftçi üretimi bırakıyor, süt fiyatı çiftçinin ihtiyacını ve maliyeti karşılamıyor. Bu sebeple çiftçiler süt ineğini ya satıyor ya da kesmek zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.
‘İTHAL İLE SORUN ÇÖZÜLMÜYOR’
Canlı hayvan ithalatına da dikkat çeken Nejla Demir, “2010 yılından itibaren on dört yıldır yaklaşık olarak 7 milyon büyükbaş, 3 milyon küçükbaş ve 374 bin ton karkas et ithal ettiniz. Bunun için toplamda yaklaşık 11 milyar dolar ödediniz. ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ diyerek yürüttüğünüz tarım politikalarıyla 2023'te de 11,9 milyon ton buğday ithal ettiniz. Vatandaşın buğdayını da çöp ettiniz. Bakınız, ithallerle sorunlar çözülmüyor, sorunlar gittikçe derinleşiyor. Erdoğan, hayvan ithalatı için tekrar talimat vermiş. Bir kez daha anlaşılıyor ki derdiniz çiftçiler değil, derdiniz yandaşlarınızın zenginleşmesini kat kat arttırmak” dedi.
SİZ ZENGİNLEŞİYORSUNUZ, HALK YOKSULLAŞIYOR
Geçen yıl litresi 22 TL olan mazot fiyatının bu yıl 44 TL’ye yükseldiğini ifade eden Nejla Demir, şunları söyledi: “İşte bu ortamda çiftçi nasıl ayakta kalsın, nasıl üretsin; Israrla devam ettirdiğiniz yanlış tarım politikalarınız yüzünden çiftçiler iflas etti, tarımı bıraktı, halkın da temel gıdaya erişimini zorlaştırdınız. 412 bin kişiye tarımı bıraktırdınız, kalanlarının da bırakması için şu an elinizden geleni yapıyorsunuz. Karadeniz'de çay ve fındık üreticisini, Meletî’de kayısı, Mersin'de limon üreticisini perişan ettiniz; Agirî, Wan, Qers, Mûş gibi Kürt illerinde de çiftçiyi yoksulluğa mahkûm ettiniz. Bu enflasyon ortamında bugün 10 liraya aldığınız şeyi yarın 20 liraya alamıyorken; siz çiftçiye yapılacak olan desteklemeleri bir yıl gecikmeli olarak ödediniz ve 2025'te de aynı politikaları yürüteceğinizi, yapacağınızı beyan ediyorsunuz. Olan çiftçiye oluyor, olan halka oluyor; sizler zenginleştikçe halk yoksullaşıyor.
KÜRT DÜŞMANLIĞINIZ NEDEN OLDU
2,6 milyon hektar tarım arazisi tarım dışı kullanıma açıldı. Bu tablo, çiftçiyi üretimden koparan iktidarınızın başarısızlığının tablosudur. Bütün krizlerin temel sebebi, yoksulluğun ve yoksunluğun sebebi tarım cenneti olan Kürdistan coğrafyasında bilinçli yürütülen özel talan politikalarıdır. AKP, MHP Hükûmetiyle daha da derinleşen güvenlikçi politikalar herkesi içine çeken korkunç bir girdaba dönüştü. Türkiye'nin utanç tablosu olan ve tarihe de kara bir leke olarak düşen, geçen 3 bin 848 köyün yakıldığını ve boşaltıldığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Bu köylerdeki nüfusun neredeyse yüzde 90'ı çiftçilikle uğraşıyordu. İşte, bu göçertilen halk Türkiye'nin, ülkenin toplam hayvansal besin ihtiyacının tam yüzde 70'ini karşılıyordu. Bölgedeki buğday tarımı sayesinde Türkiye'de kaliteli buğday ihracatı yapılıyordu. Ancak ne yazık ki bugün Kürt düşmanlığınız, et ithalatını yüzde 400'lere, buğday ihracatını da saman ithaline dönüştürmüştür. Yani diyorsunuz ki: ‘Biz tarımın çökmesine razıyız, yeter ki Kürtler kendi topraklarını işleyemesin, yaylasına gidemesin, hayvancılık yapamasın, metropollere göçsün, kendi üretiminden uzaklaşsın hatta dilini unutsun, mümkünse kültürüne de yabancılaşsın.’ Kürt gerçekliğini bitirme çabanız bir kez daha boşa çıkmıştır.”
Görüşmeler sürüyor.