Rus gazeteci Suleymanov: 20 yıllık uygulamalardan dolayı Taliban’ı kurtarıcı görenler var 2021-08-17 09:18:11   HABER MERKEZİ - TASS muhabiri ve doğubilimci Ruslan Suleymanov, ABD askerinin 20 yıllık uygulamaları sonucu Taliban’ın kahraman ve kurtarıcı olarak görüldüğünü söyledi.   Radikal dinci örgütlerin yerküre üzerindeki “cevvaliyeti” devam ediyor. Hemen hepsinde “dava” aynı: şerri hükümleri uygulanabilir kılmak. Lakin bireyin dinî hükümler karşısındaki pozisyonu her geçen gün değişiyor. Teorik olarak ilahî hükümlere sadık kalmaya çalışan “mutaassıp” kitle dahi, pratikte daha ilerici bir hukuksal mekanizmada yaşamayı tercih ediyor. Haliyle “İslam devleti, İslam emirliği” gibi projelerin kuvveden fiile geçişi her geçen gün zorlaşıyor. Son yıllarda adeta “ölü atı kırbaçlamaya çalışan” örgütlerden biri de Taliban’dır. Örgütün soy kütüğü, bizi 1980’lerde Afganistan’daki Sovyet varlığına kadar götürüyor. ABD tarafından “palazlanan” mücahitler, bu dönemde Sovyet ordusuna karşı savaşıyorlardı. Taliban örgütü de bu mücahitler arasından çıkan bir grup tarafından Pakistan istihbaratının katkılarıyla 1994’te kuruldu. Kısa sürede Afganistan’da otorite sahibi olan örgüt, 2001 yılında ABD’nin Afganistan’a müdahalesiyle birlikte iktidarını kaybetti. 20 yıl sonra ABD, Afganistan’dan “ricat” edeceğini söylüyor ve bir anda örgüt nerdeyse tüm Afganistan’ı “himayesi” altına alıyor. 300 bin kişilik Afgan kuvvetleri, 75 bin kişilik Taliban ordusuna karşı hiçbir varlık gösteremiyor. Her şey bir “illüzyon” gibi. Afganistan’da yaşanan süreci Rusya’nın resmî haber ajansı TASS muhabiri ve aynı zamanda doğubilimci Ruslan Suleymanov’la konuştuk:   ABD ve NATO neden Afganistan’dan çekilme kararı aldı? Acaba dünyaya “ben olmazsam kaos çıkar” mesajı mı verilmek isteniyor? ABD, bu şekilde “hegemonyasını” restore mi ediyor? Yoksa çok kutuplu dünyada güç mü kaybediyor?   Benim fikrime göre çekilme kararının alınması, ABD’nin Orta Asya’daki varlığının zayıflamasıyla ilintilidir. Milyarlarca dolar harcamış ABD, Afgan macerasının sonuç vermediğini iyi anlamış ve çaresizliğe kapılmıştır. Amerikalıların amacı görünürde hem El-Kaide terör örgütünü bitirmek hem de demokratik ve liberal değerlerin kök salmasını sağlamaktı. Fakat gelinen süreçte bu fikirden vazgeçmek zorunda kaldılar. Hegemonyanın restorasyonuna gelince, aslında Afganistan’dan çekilme kararı Washington’un çok kutuplu dünya düzeni karşısında zayıf düştüğünün emarelerinden biridir.     Biden, “Afgan halkı, kendi geleceğine karar versin” açıklamasında bulunmuştu. Bu mümkün mü? Dinamikler buna uygun mu?   Görünüşe göre dış yardım gitmezse Afganların kendi geleceğini inşa etmesi bir hayli zor olacaktır. Afganların şu anda uzmanlara, gelişmiş bir altyapıya ve hiç kuşkusuz ciddi bir finansmana ihtiyacı vardır. Ülke, Kuzey Kore gibi kendini izole etmezse o zaman geleceğin inşası daha kolay olabilir.     SSCB, 1989 yılında Afganistan’dan çekildikten birkaç yıl sonra otorite boşluğundan istifade eden Taliban örgütü iktidarı eline almıştı. 2021 yılında ABD çekiliyor ve Taliban yeniden tüm dizginleri eline alıyor. Son olarak başkent Kabil’e girdi. ABD’nin donattığı 300 bin kişilik Afgan kuvvetlerinden herhangi bir direniş gelmedi. Örgüt acaba Afgan halkı arasında “makbul” bir örgüt mü yoksa “zecir” kullanarak mı mevzileniyor?   Bilindiği gibi ABD ve NATO kuvvetlerinin varlığı, Afganistan halkı için bir “aşağılama veya küçük düşürme” anlamına gelmekteydi. Bir de Amerikalılar tarafından düğün yerlerinin “yanlışlıkla” vurulması ve bazı cinayetlerin gerçekleşmesiyle birlikte, Afganistan halkının bir kısmı Taliban’ı kahraman ve “kurtarıcı” olarak görmeye başladı. Tabii Kabil’de ve diğer büyük şehirlerde büyümüş, Batılı değerlere alışmış yeni nesillerin Taliban’ı hiç kabul etmedikleri de unutulmamalıdır. Er ya da geç Afganistan halkının büyük çoğunluğu modernizasyona, siyasî-iktisadî gelişime ve demokrasiye öncelik verecektir. Başka bir ifadeyle yalnız ve yalnız silaha, dehşete dayanan Taliban hareketi, tarihi perspektifte geri plânda kalacaktır.    Afganistan’da olası bir şeriat düzenine geçiş dünyada nasıl bir reaksiyon yaratabilir?      Lakin sahip olduğu Orta Çağ gelenekleri ve uyguladığı 'vahşet' insanları yavaş yavaş korkutacak ve tıpkı DAİŞ’de olduğu gibi mevcut sistemden uzaklaştıracaktır.    Malûm olunduğu üzere Taliban’ın İslam’a bakışı çok radikaldir. Ancak muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir dünyada şeriat düzenine geçiş ve bu sistemde varlığını sürdürme oldukça zordur. Özellikle diğer Müslüman ülkelerle ilişkiler kurmazsa ve onların sahip olduğu tecrübeleri göz önünde bulundurmazsa inşa edeceği şerrî nizamın bir geleceği olmaz. Bununla birlikte Afganistan’da kısa sürede ulaştığı “utku”, bütün dünyada Müslüman kimlikli kitlenin dikkatini çekebilir. Lakin sahip olduğu Orta Çağ gelenekleri ve uyguladığı “vahşet” (Daha önce yüzlerce yıllık Bamyan Buda tapınaklarının yok edilmesi, komedyen Khasha Zwan’ın öldürülmesi vb.) insanları yavaş yavaş korkutacak ve tıpkı DAİŞ’de olduğu gibi mevcut sistemden uzaklaştıracaktır.    Türkiye’nin Taliban örgütüyle görüşme girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kabil Havaalanını işletme ve koruma isteği sonuç verir mi?    Libya, Suriye, Irak, Güney Kafkasya ve diğer bölgelerin ardından Afganistan, Türk devletinin kendi nüfuzunu ve askerî varlığını genişleteceği yeni bir nokta haline geliyor. Erdoğan yönetiminin, Kabil Havaalanını işletme ve koruma hakkını elde etmek için Taliban ile müzakerelere girişeceğinden hiç şüphem yoktu. Taliban için ise Türkiye ile görüşmeler yapmak demek, uluslararası meşruiyet açısından önemli bir adım demektir. Böyle bir durumda Erdoğan’ın “havaalanı düşü” gerçekleşmezse dahi, Türkiye’nin bölgedeki etkisi artabilir.    Türkiye’ye çok sayıda Afgan mültecinin geldiğini biliyorsunuz.  Acaba Taliban’dan mı kaçıyorlar? Yoksa ekonomik sebepler mi tetikliyor?    Afganların bir kısmı için ülkeyi ele geçiren Taliban büyük bir tehdittir. Bir taraftan mevcut hükümete güvenmiyor, diğer taraftan uygar dünyanın kurallarını çiğneyen Taliban’dan daha iyi bir gelecek beklemiyorlar. Mülteciler yorucu, sonu gelmeyen savaşlar ve ekonomik zorluklardan dolayı kendi topraklarını terk etmek zorunda kalıyorlar. Görünürde demokrasi ve İslam’ın değerlerini “birleştiren” Türkiye’yi ise bir sığınak veya ikinci vatan olarak görüyorlar.    Rusya, Afganistan konusunda ne düşünüyor? Taliban’ın varlığı Rusya’yı tehdit ediyor mu?      Rusya, Taliban’ın varlığını hem Afganistan özelinde hem de bütün bölgede bir tehdit olarak görmüyor. Üstelik sınırların güvenliği konusunda Taliban ile bir mutabakata vardı.   Rusya ile Taliban arasında aslında çok yakın ilişkiler var. Rusya, Taliban’ın varlığını hem Afganistan özelinde hem de bütün bölgede bir tehdit olarak görmüyor. Üstelik sınırların güvenliği konusunda Taliban ile bir mutabakata vardı. Afganistan’a komşu Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan gibi eski Sovyet cumhuriyetlerine yönelik bir tehdit oluşmadığı sürece iki taraf arasındaki ilişkiler dengeli bir seyir izleyecektir. Hatta Rusya’nın yakın zamanda Taliban’ı terör örgütü listesinden çıkarabileceğini dahi tahmin ediyorum. Bununla birlikte Rusya ile Batı arasında günden güne artan çelişkiler bağlamında Moskova’nın Taliban ile kurduğu “yakın teması” bir koz olarak kullanacağını düşünüyorum. Rusya aynı şekilde Afganistan özelinde Çin, İran ve Türkiye gibi güçlerle ortak platformda bir araya gelecektir.    MA / İsmet Konak