Gazeteci Zagros: Türkiye, KDP ve DAİŞ arasında bağlantı var 2021-12-06 09:02:04 HABER MERKEZİ - KDP’nin Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik saldırıları artan DAİŞ’in hareketliliğine sessiz kaldığını söyleyen gazeteci Bêrîtan Zagros, “Türkiye, KDP ve DAİŞ arasında bağlantı” olduğuna işaret etti.  Türkiye’nin kimyasal silahlarla saldırılarının sürdüğü Federe Kürdistan Bölgesi’nde, DAİŞ’in de saldırıları arttı. Yerel kaynakların Kuzey ve Doğu Suriye’den püskürtülmesinin ardından Federe Kürdistan Bölgesi’nin Germiyan bölgesi ve Karaçox Dağı’na yerleştirildiğini belirttiği DAİŞ’liler, son bir haftada Musul'un Mahmur bölgesinde gerçekleştirdiği saldırılarda, en az 20 peşmerge yaşamını yitirdi. DAİŞ’in 3 Aralık’ta Karaçok bölgesinin Nazîkend köyüne yönelik son saldırısında, 7’si peşmerge 10 kişi yaşamını yitirdi. Peşmerge komutanları, verdikleri kayıpların yetkililerin sorumsuzluğu nedeniyle yaşandığını söyledi.    Türkiye’nin sınır ötesi saldırılarına dahil olan KDP’nin, Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin DAİŞ’le mücadele kapsamında verdiği silahları, Zerewanî, Gulan ve Roj peşmergeleri tarafından Zînî Wertê ve Metîna bölgelerinde kullanıldığı ortaya çıktı.    Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Bêritan Zagros, DAİŞ’in artan saldırıları ve KDP’nin tutumuna dair soruları yanıtladı.    DAİŞ’in bölgedeki saldırıları artıyor. DAİŞ buradaki varlığını nasıl sağlıyor?    Amerika’nın Irak'a müdahalesinden beri Irak karışık ve gergin. O günden beri sürekli dış güçlerin siyasi ve askeri müdahalelisine maruz kalıyor. Bu karışıklık, DAİŞ'in 2014 yılındaki saldırıları ve 16 Ekim'de ki yanlış siyasi kararlarla yapılan referandumla zirveye ulaştı. Kürtlerin 2003 sonrası kazanımlarının yüzde 50'si, KDP'nin kumarı nedeniyle halkın elinden alındı. 2014'te birçok bölge peşmerge ve gerilla güçlerinin eline geçti. Fakat KDP bu kazanımların tamamını ortadan kaldırdı, bölge halkını tamamıyla savunmasız bıraktı. Özellikle tartışma konusu olan ve henüz statüsü belli olmayan, Irak kanunlarına göre korunması gereken bölgelerde silahlı DAİŞ çetelerinin yoğun bir hareketliliği var. Zaman zaman Suriye'de sıkışan DAİŞ çetelerinin, Irak'ın tartışmalı bölgelerine yöneldiklerini ve yıllardır kendilerini örgütledikleri gelen bilgiler arasında.    Hangi bölgelerde bulunuyorlar, nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorlar?       Karaçox’a ve bölgeye giden bütün yollar KDP'nin gözetimi altındadır. Ama ne yazık ki o bölgede 250 çete barınıyor. KDP ve DAİŞ çetelerinin arasında sadece 200-400 metre mesafe bulunuyor.    Kesin bilinen bir sayıları yok fakat Mahmur'da bir peşmerge komutanlarının beyanlarına göre; Karaçox Dağı’nda en az 250 DAİŞ çetesi var. Bunlar gizli hücre şeklinde bölgeye dağılmış durumdalar. Uluslararası koalisyonun keşif ve savaş uçakları ile helikopterleri günlük uçtukları halde, DAİŞ'in hareketliliği her gün giderek artıyor. Birkaç yıl önce Germiyan'ın sivil halkı Hamrin Dağı yakınlarında menşei bilinmeyen bazı uçakların, çetelerin bulunduğu bölgelere yukarıdan paket attıklarını söylemişlerdi. Bu da devletlerin bu silahlı çete gruplarını besliyor endişesini güçlendirdi. Koalisyonun elindeki gelişkin uçaklara rağmen DAİŞ çetelerinin bölgede çoğalması ve bu kadar hareketliliği bir paradokstur ve koalisyon hakkındaki şüpheleri artırıyor. Çünkü DAİŞ'in örgütlendiği bölge çöldür ve saklanma koşulları çok zor. Zemine tutunabilmesi için çok büyük olanaklara ihtiyaç var. Mahmur bölgesinde Irak, Haşdî Şabî ve KDP'nin silahlı güçleri var. Karaçox’a ve bölgeye giden bütün yollar KDP'nin gözetimi altındadır. Ama ne yazık ki o bölgede 250 çete barınıyor. KDP ve DAİŞ çetelerinin arasında sadece 200-400 metre mesafe bulunuyor.     Bir yandan Türkiye’nin sınır ötesine yönelik saldırılarına dahil olan KDP’nin, bu kez DAİŞ’e sessiz kaldığını mı söylüyorsunuz?    Mahmur bölgesindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (YNK) bağlı gönüllü peşmerge komutanı, ‘eğer DAİŞ ile KDP güçleri arasında bir koordinasyon yoksa çetelerin bu kadar rahat dolaşması mümkün değil’ yorumunda bulundu. Bölge halkına göre, çeteler KDP güçlerinin gözleri önünde çok rahat bir şekilde ihtiyaçlarını karşılıyorlar ve KDP güçleri buna ses çıkarmıyor. Hatta bazı YNK yöneticileri KDP'nin DAİŞ'e şemsiye görevi yaptığını söylüyor. Hewlêr'den bir gazeteci, Karaçox'daki KDP güçlerinin ‘DAİŞ çetelerinin gözlerimizin önünde gidip geldikleri ve rahatça hareket ettikleri halde onları vurma emri bize verilmiş değildir’ dediğini ortaya çıkardı. Bu Mahmur'da çetelere karşı bir görmezden gelindiğini ve onları teşvik eden bir güç olduğunu gösteriyor. Hatta Türkiye, KDP ve DAİŞ arasında bir bağlantı olduğu şüphesini de uyandırıyor. Temelinde KDP'nin Mahmur halkına karşı olan düşmanlığı üzerinden yapılıyor. Çünkü saldırının olduğu köyler Kürt köyleridir ve orada Arap yok. Böyle bir durumda DAİŞ çetelerinin Kürt bölgelerindeki hareketliliğinin fark edilmemesi mümkün değil.   DAİŞ, çıplak arazilerde konumlanmış durumda. Referandumdan sonra Irak ve bölge hükümeti arasındaki bağlantı daha karmaşık hale geldi. Irak hükümeti ve KDP arasındaki güvenlik boşlukları doldurulmamış ve sivil insanlar bu iktidar savaşının kurbanı oluyor. Fakat söz konusu bölgelerde Irak güçleri, Haşdî Şabî, Türkmen ve peşmerge güçleri bulunmaktadır. Dolayısıyla Uluslararası Koalisyon Güçleri de bölgeyi havadan kontrol ediyor. Yani saldırıların çoğu KDP peşmergeleri ve Peşmerge Bakanlığı kontrolündeki bölgelerde meydana geliyor.   Bölgedeki aktivistler Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin DAİŞ’e karşı mücadele kapsamında verdiği silahların KDP tarafından Türkiye’nin sınır ötesi operasyonunda kullandığını söyledi. Bu duruma dair başkaca bilgiler var mı?      DAİŞ'e karşı kullanılması gereken silahlar, Kürtlere karşı kullanılıyor. Şimdiye kadar birçok güvenilir kaynak bu bilgiyi doğruladı.    Mîhwera Giver ve Mahmur Peşmerge Sorumlusu Sîrwan Barzanî, peşmergeye ayrılan bütçenin az olduğu, peşmergenin elindeki dürbün ve silahların iyi olmadığı açıklamasında bulunmuştu. Güvenlik güçlerinin bir kaynağına göre, şimdiye kadar KDP peşmergeleri HPG’lilerin bulunduğu bölgeler girmek için milyonlarca dolar harcamış, silah ve askeri araçlar gerillanın bulunduğu bölgelere yerleştirilmiş. Dolayısıyla Gûlan, Zêrewanî ve Roj peşmergeleri gibi özel güçlere maaş ve milyonlarca masraf yapılmıştır. DAİŞ'le mücadele için koalisyon tarafından verilen silah ve paralar, Federe Kürdistan Bölgesel hükümeti tarafından ya diğer bölgelere ya da gerilla hakimiyeti altındaki kontra güçlere gönderiliyor. DAİŞ'e karşı kullanılması gereken silahlar, Kürtlere karşı kullanılıyor. Yolsuzluk sonucu KDP yönetimi ve hükümete verilen bu modern silahlar, kara pazarlarda satılıyor, gelirini de aralarında paylaşıyorlar. Şimdiye kadar birçok güvenilir kaynak bu bilgiyi doğruladı.    Bölgede kaç yerleşim yeri DAİŞ tehdidi altında? Halk savunmasını nasıl sağlıyor?    Şimdiye kadar Germiyan ve Xaneqîn bölgesinde en az 100 köy DAİŞ tehdidi nedeniyle boşaltıldı. Bunlar arasında en çok Kakeyî köyleri bulunuyor. Kakayiler bu bölgelerde çok büyük bir tehdit altında yaşıyorlar ve şimdiye kadar güvenliklerini şahsi silahlarla sağlıyorlar. Birçok Kürt ve Arap köylerinde halk, Irak ve bölge hükümetlerine güvenmeyip, kendileri silahlanıp köylerini koruyor. DAİŞ'in tehdidi ve Irak hükümeti ile KDP'nin vurdumduymazlığı nedeniyle halk 2014'ten ders alarak, kendi tedbirlerini alıyor. KDP'nin bölgede, ‘peşmerge yok onun için saldırılar oluyor’ söylemi doğru değil. Çünkü saldırıların olduğu bölgelerde peşmerge güçleri bulunuyor. Ancak hiçbir hazırlıkları ve donanımlı silahları yok. Bu yüzden bölgedeki birçok Arap aşireti silahlandı ve DAİŞ'e karşı seferberlik çağrısı yaptı.   DAİŞ saldırılarının hedefi olan ve 12 bin mültecinin yaşadığı Mahmur Mülteci Kampı’nda son durum nedir?    KDP, Türk devletinin emri üzerine gerillaların buralardaki varlığını sürekli gündeme getirdi ve gerillanın çıkartıp bölgeyi savunmasız bırakmak istedi. Bundan sonra zaman zaman Mahmur'a DAİŞ saldırıları oldu. Fakat Mahmur halkı örgütlü olduğu için kendi güvenliğini sağlıyor ve şimdiye kadar DAİŞ bir sonuç almış değil. DAİŞ çeteleri aynı zamanda bu bölgelerde KDP güçlerinin gözleri önünde ve koalisyon uçaklarının gözlemi altında Mahmur kampına saldırıyor. Kamp halkı da bölge köylüleri gibi buradaki güvenlik güçlerine güvenmiyor ve kendi güvenliklerini sağlıyor. Aslında güvenlik boşluğu olduğu için bu bölgelerde saldırı gerçekleşmiyor. Bölgede her bir kaç adımda KDP'nin gözetleme noktaları var ve bu gözetleme noktalarıyla en çok Mahmur halkı kontrol ediliyor. Zaten KDP, kamptan tek bir kişinin o noktalardan Kerkük ve Hewlêr'e geçmesine izin vermiyor. Ama KDP'nin Karaçox'daki aynı noktalarından, DAİŞ çeteleri Mahmur nahiyesinin pazarına kadar inip, ihtiyaçlarını giderebiliyor. O bölgelerden aldığı araç ve gereçlerle metrelerce uzunlukta tüneller açıyor. Peşmergeler de Türkiye ve KDP'nin bu kirli siyasetine kurban oluyor.   DAİŞ’in saldırılarına karşı bölgede ki güvenlik ve asayiş boşluğu nasıl doldurulabilir? Mevcut güçlerle bu saldırılara karşı durulabilir mi? nasıl önlemler alınmalıdır?     KDP, koalisyondan gelen bütün araç gereçleri ve gelirlerini Türkiye'nin gerillaya karşı verdiği savaşta harcıyor. Ancak KDP yaşanan son saldırıları fırsata çevirip koalisyondan daha çok silah almaya çalışıyor.   Koalisyon güçleri daha önce yaptığı bir açıklamada, ‘Peşmerge güçleri tek komutanlık altında toplanmalı ve partilerden kopmalı’ demişti. Aksi takdirde desteklerini çekeceklerini söylemişlerdi. Maalesef şimdiye kadar Başûr güçleri ve özellikle de KDP buna yanaşmadı. Her ne kadar Peşmerge Bakanlığı’na ait ortak bir güç olsa da kontrolleri hala partilerdedir. Peşmerge Bakanı YNK'li olmasına rağmen KDP'nin izni olmadan hiçbir şey yapamıyor ve kendi başına bir açıklama yapacak durumda bile değil. Diğer yandan KDP'nin Gulan ve Zerewanî güçleriyle binlerce Roj çetesini, paramiliter güç olarak kullanılıyor. Söz konusu bu güçlerin hiçbir bakanlıkla bağlantıları ve ilişkileri de yok. KDP gerilla bölgelerine olan sevkiyatı durdurmalı, şimdiye kadar gerilla hakimiyeti altındaki Metîna, Heftanîn ve Zînî Wertê bölgelerine yapılan güç ve silahları geri çekmelidir. Bu bölgelere yapılan askeri yığınak ve harcamalar DAİŞ'le mücadelede kullanmalıdır. Bir diğer nokta ise bölge halkı özsavunma anlayışıyla güvenliklerini kimseye teslim etmemelidir. Bunun için halkın her alanda örgütlenmesi şarttır. Bu konuda gerillanın halka öğrettiği özsavunma ve cesaret tecrübesi var. KDP, koalisyondan gelen bütün araç gereçleri ve gelirlerini Türkiye'nin gerillaya karşı verdiği savaşta harcıyor. Ancak KDP yaşanan son saldırıları fırsata çevirip koalisyondan daha çok silah almaya çalışıyor. Ancak Güney halkı ve kamuoyu bu yalanlara inanmıyor.   MA / Ömer Akın