Gazeteci Karadaş: Türkiye-İran, İsrail-İran gerilimleri yaşanacak 2022-05-24 09:01:08 İZMİR - Rusya’nın Suriye’den askerlerini çekeceği yönündeki iddiaların temelsiz olmadığını söyleyen Ortadoğu uzmanı Yusuf Karadaş, Rusya’nın boşalttığı alanlara İran’ın yerleşmesi durumunda ciddi Türkiye-İran ve İran-İsrail gerilimlerinin yaşanacağına işaret etti.  Suriye'de 12 yılını geride bırakan savaşta emperyalist güçlerin bölgeye yönelik stratejileri sık sık değişiyor. Rusya, Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonların da ikinci safhaya geçerken, Suriye’deki askeri varlığını azaltacağına yönelik iddialar ortaya atıldı. Ukrayna’da karadan daha fazla askerle kentleri ele geçirmeyi planlayan Rusya, Suriye’deki askerlerini azaltmayı planlıyor. İlk olarak “DEBKAfile” internet sitesinde yayınlanan habere göre Rusya, Suriye’deki yaklaşık 6 bin askerinin bir kısmını Ukrayna cephesine kaydırmaya başladı.    SURİYE İRAN GÖRÜŞMESİ   Yine ortaya atılan iddialardan bir diğeri de Rusya’nın boşaltacağı bölgelerin İran’a devredileceği yönündeydi. 10 Mayıs'ta Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın İran’a giderek dini lider Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile yaptığı görüşmeler de bu iddiaları güçlendirdi. Görüşmede İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani de hazır bulunmuştu.    Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Türkiye’nin bölgede oluşturmaya çalıştığı “Arap Kemeri” ve elinde bulundurduğu bölgelerde yapmak istediği demografik değişiklik çalışmaları devam ediyor.    Gazeteci-yazar Yusuf Karadaş, Rusya’nın Suriye’ye dair aldığı son kararların Türkiye ve bölgeye yansımalarını değerlendirdi.    ‘İDDİALAR TEMELSİZ DEĞİL’   Rusya’nın, İdlip ve Kuneytra gibi hem İsrail hem de Türkiye ile alakalı noktalarından çekilmesine dair ciddi iddialar olduğunu vurgulayan Karadaş, ancak Lazkiye’deki hava üssü, Tartus’daki deniz üssü gibi Doğu Akdeniz’deki egemenlik mücadelesi için en kritik noktaları terk etme gibi bir durumun olmadığını söyledi. Rusya’nın Suriye’de belirleyici güç olma konumunu korumak istediğini aktaran Karadaş, “Ukrayna savaşı ile birlikte daha zorlayıcı gözüken bazı noktalardan askerlerini çekmek istiyor. Belki onları Ukrayna savaşına yönlendirmek ve ekonomik anlamda yükünü biraz düşürmek istiyor olabilir. Bu nedenle Rusya’nın güçlerinin bir kısmını Suriye’den çekeceği ve bu bölgelere İran’ın yerleşeceğine dair haberlerin temelsiz olmadığını düşünüyorum” dedi.    TÜRKİYE-İRAN GERİLİMİ    Rusya’nın terk edeceği noktaların İran ya da Lübnan Hizbullahı tarafından doldurulmasının Rusya’nın Türkiye’ye karşı elini güçlendireceğine işaret eden Karadaş, “Rusya her şeye rağmen Türkiye’yi kaybetmemeye yönelik bir dengeleyici siyaset yürütüyordu. Bunu sürdürürken doğrudan muhatabın İran ya da Lübnan Hizbullahı’nın olması Türkiye’ye karşı baskı uygulamasına ya da gerilimin tırmandığı noktada Türkiye’ye bazı taleplerini kabul ettirme bakımından eli rahatlayacaktır. İran bölgesel egemenlik mücadelesinde son birkaç yıldır Rusya’ya bağlı olarak Türkiye ile bazı uzlaşmalara girmiş olsa da aslında Türkiye’yle rekabet halinde. Bu rekabeti Irak’ta da görmek mümkün. En son Şengal’de de görüldüğü gibi bu ülkelerin destekledikleri güçler birçok noktada karşı karşıya geliyor. Dolayısıyla Türkiye ile İran’ı daha fazla karşı karşıya getiren bir tablo yaratabilir” diye belirtti.    TÜRKİYE'NİN TEHLİKELİ PLANLARI   Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu ile birlikte elinde işgal altında tuttuğu bölgelerde kalıcı hale gelebilecekleri bir demografik yapı oluşturulmaya çalıştığını dile getiren Karadaş, Hatay, Antep ya da Kilis valilikleri tarafından yönetilen bu bölgelerin Türkiye’ye dahil edilmesine yönelik tehlikeli bir planın da olduğunu aktardı. Bu plana ne Suriye ne de İran yönetiminin göz yummayacağını belirten Karadaş, “Rusya daha büyük planlar çerçevesinde bu hamleleri çok kritik görmeyebilir. Mesela Rusya, Suriye konusunda geçen dönem İsrail ve ABD ile vardığı anlaşmaya bağlı olarak İran’ın Suriye’deki varlığının sınırlanması noktasında sorun görmüyordu. Dolayısıyla bugün bu demografik yapıya yönelik müdahalenin Suriye’nin yanı sıra İran’ın başını çektiği bölgesel güçler bakımından da daha ciddi bir rahatsızlık yaratacağını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.    MÜLTECİ POLİTİKASI   Yaşanan bu gelişmelerin Türkiye’nin Suriye politikasını da etkileyeceğine dikkati çeken Karadaş, Erdoğan’ın mülteci meselesinde yaşadığı gelgitlerin buna örnek olduğunu söyledi. Muhalefetin baskısına bağlı olarak iktidarın mültecilerin geri gönderilmesi için girişimleri olduğunu belirten Karadaş, “Hatta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Taliban örneğini vererek resmen muhatap almadan fiilen böyle bir sürecin işletilebileceğini söyledi. ‘Taliban’ı nasıl resmen tanımıyor ama bir ilişkimiz varsa. Suriye yönetimini de resmen tanımadan böyle bir mekanizma işletebiliriz’ demişti. Ama Suriye yönetiminin buna razı olmayacağı ortada. Çünkü Suriye yönetimi bir Taliban değil ve onlar da Türkiye’ye ‘işgal altında bulundurduğunuz bölgelerden çekilmeden sizinle muhatap olmamız söz konusu değil’ diye net bir yanıt vermiş durumdalar” diye aktardı.   UKRAYNA SAVAŞININ ETKİSİ   Ukrayna savaşının bölgesel egemenlik mücadelesinde etkili olduğunu söyleyen Karadaş, Suriye’deki yeni durumun Ukrayna savaşından bağımsız düşünülemeyeceğini vurguladı. Türkiye’nin Suriye siyasetinin de Ukrayna savaşındaki dengelere bağlı olduğunu belirten Karadaş, şöyle devam etti: “Erdoğan iktidarı batılı emperyalistlere yedeklendiği oranda Suriye’de Rusya ile daha fazla karşı karşıya gelebilir. Bütün bu denklem içinde şimdiden bu gelişmelerin nereye evrileceğini öngörmek zor ama Ukrayna savaşının Suriye’ye daha çatışmalı biçimde yansıması mümkün. Bu gelişmelerden Rojava da etkilenecektir. ABD ve Rusya’nın uzlaşması, Rojava özerk yönetimi ile Suriye yönetimi arasındaki görüşme süreci için kolaylaştırıcı bir rol oynayabilirdi. Ama bugün o konuda da daha belirsiz bir tablodan bahsedebiliriz.”   SURİYE’YE AMBARGO   “Rusya Ukrayna’da hemen geri çekilecek gibi durmuyor” diyen Karadaş, şunları söyledi: “Batılı emperyalistlerin sözcüsü durumuna düşen Zelenksy yönetiminin de savaşı sürdürme noktasında bir niyeti olduğu görülüyor. ABD ve İngiltere bu savaşı sürdürme noktasında Ukrayna’ya her türlü desteği veriyor ve diğer müttefikleri de savaşın sürmesi noktasında baskılıyor. Savaşın Rusya için bir bataklığa dönüşmesini ve Asya-Pasifik, Ortadoğu’da ve özellikle Doğu Avrupa’daki egemenliğini güçlendirmek istiyor. Yine NATO Genel Sekreteri’nin açıklamalarında Rusya’yı eleştirirken Çin’i de hedefe koyması gibi bir durum da var. Özellikle ABD, hem NATO ittifakını yeniden kendi etrafında şekillendirmek hem de Çin ve Rusya’yı kuşatmak için böyle bir savaşı istiyor. ABD’nin Suriye’ye dair yeniden ambargo kararı uygulaması da bunun yansımaları arasında görülebilir. ABD’nin bugün Suriye’de yeniden ambargo kararı alması, Rusya ile önceki uzlaşının bozulması sonucu gündeme geldi.”   KALICI ÇÖZÜM   Tüm tartışmaların Suriye’de kalıcı çözüm getirmeyeceğini sözlerine ekleyen Karadaş, “Suriye’deki kalıcı çözümün bu güçlerin tümünün bölgeden çekilmesi ve bölge halklarının kendi geleceklerini kendi belirlemesi şeklinde olacağını düşünüyorum. Mevcut durum içindeki dengelerde bu mümkün olmasa da Suriye ve Bölge için başka çıkış yolu da yok gibi görünüyor” diye konuştu.     MA / Tolga Güney