Munzur Çevre Derneği’nden Arslan: Madenlere izin vermeyeceğiz 2022-07-02 11:11:53   DERSİM- İliç'teki maden faciasıyla Fırat havzasının büyük zarar göreceğini söyleyen Munzur Çevre Derneği temsilcisi Özkan Arslan, Dersim’de 145 maden için ruhsat verildiğini hatırlatarak, “Madenlere izin vermeyeceğiz" dedi.    Erzincan'ın İliç ilçesi Çöpler köyünde Kanada merkezli SSR Mining ile Çalık Grubu'na bağlı Lidya Madencilik ortaklığında yapılan ve 2008'de “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu” raporu alan altın madeni, yaklaşık 14 yıldır aralıksız çalışıyor.    İliç ilçesinde geniş bir alanda kazı ve şantiyesi bulunan şirket, 2019 ve 2021'de aldığı ÇED raporlarıyla iki kez kapasite artışı yaparak maden ocaklarını genişletip maden sahasını yaklaşık bin 746 hektara çıkardı. Şirket tarafından geçtiğimiz yıl kapasite artışına birkez daha başvuruda bulunuldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna verilen olumlu karara karşı Türk Maden ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) kararın iptaline ilişkin başvuruda bulundu.  Mevcut karar onaylanırsa Dersim'in Munzur Dağları, Sivas'ın Divriği, Malatya'nın ilçelerindeki bir çok alan altın madeni için yok edilecek.     GENİŞ BİR ALANA ZARAR VERECEK    Madende 21 Haziran'da borulardan birinin patlaması ve Fırat Nehri'ne 20 metreküp siyanürlü solüsyonun yayılması başta Dersim olmak üzere birçok bölgede ciddi zararlar vereceği belirtiliyor. Yine Dersim'de ise aralarında altın madeninin de bulunduğu 145 maden için ruhsat verildi. Mevcut duruma ilişkin geçtiğimiz aylarda da İliç ilçesine giderek eylem yapan çevrecilerden Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği Dersim temsilcisi Özkan Arslan, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.    'BÖLGE SİYANÜRDEN ETKİLENECEK'   İliç'te siyanür nedeniyle ortaya çıkan derenin fotoğrafını hatırlatarak konuşmasına başlayan Arslan, "Suyun rengine baktığınız zaman siyanürden anlamayan, ekosistemi bilmeyen bir insan dahi bir kere fiziksel olarak o çevrenin değiştiğine tanıklık edecektir. Sonuçta orası Fırat Havzası'dır. Fırat Havzası'nın etkilenmesiyle tüm canlılar, tüm yaşam bu olaydan etkilenecektir. Kamuoyunun da bildiği gibi Munzur havzasından, Kemaliye'den İliç'e, Bingöl'e kadar su havzası aynı havzadır. Bölgemizde bundan çok etkilenecektir" diye konuştu.    'SORUMLU DEVLET'   Siyanürün nehirlere karışmasının tek sorumlusunun devlet olduğunun altını çizen Arslan, Fırat'ın diğer nehirlerle birleşip aktığını ve Ortadoğu'da tüm canlıların zarar göreceğini belirtti. Arslan, "Dersim'de de Munzur'un diğer yakası Kemaliye ve İliç'tir. Doğal olarak aynı dağın karından, aynı su damarlarından besleniyorlar. Bölgemizde bundan çok olumsuz etkilenecektir" dedi.    '145 MADENE KARŞI MÜCADELE EDİLMELİ'    Şirketin genişletilme başvurusuna ve buna yönelik açılan iptal kararına ilişkinde konuşan Arslan,  ÇED noktasında, İdare Mahkemeleri'nde, Danıştay kararlarında bu şirketlere karşı açılan hiçbir davanın olumlu sonuçlanmadığını söyledi. Arslan bunun nedenini ise şöyle açıkladı: "Çünkü sistem tamamen bu şirketlerden yana, devlet bunlardan yana.  Bu şirketlerde doyumsuz bir şekilde topraklara, dağlara, nehirlere saldırmaya devam ediyor. Hiçbir hukuksal kararı da bugüne kadar uygulamamıştır. Ancak siyanür borusunun patlamasıyla, Fırat'ın renginin değişmesiyle birlikte bir kamuoyu oluştu. Kamuoyunun tepkisiyle birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı şirketin çalışmasını bir şekilde durdurdu ama tamamen durdurulması gerekiyor. Bu tarz sonuçların oluşmaması için bölgemizdeki 145 maden sahasının da açılmaması gerekiyor. Devletin de halkın da önceliği çevrenin korunması olmalıdır. Şimdiden tüm halkımızın İliç'i örnek alarak kendi bölgesindeki madenlere izin vermemesi gerekiyor" dedi.   DEVLET POLİTİKASI    Siyanürün suya karışmasıyla coğrafyanın büyük bir kesiminin kirlenip zehirlendiğini söyleyen Arslan, siyanür havuzunun tamamen kapatılması gerektiğini belirtti. Altının bu şekilde çıkarılmasına herkesin karşı olduğunu belirten Arslan, altın madenlerinin coğrafya ve halka zarar verdiğinden kurulmaması gerektiğini belirtti. Arslan, "Ama her nedense kendi coğrafyamızda da altınla ilgili çalışmalar var. Coğrafyamız yıllardır insansızlaştırılmaya çalışılıyor. Bu insansızlaştırma sonucunda da insanın yaşamadığı göç ettirilen bütün yaylaları madencilere peşkeş çektiriyorsunuz. Özellikle bölgemizde kadastro ile birlikte halkımızı toprağından ediyorlar, sonra o halkın boşaltılan topraklarına kadastro getirip köylünün yerini hazine ve ormana çevirip şirketlere peşkeş çekiliyor. Bunlar devlet politikası haline geldi. Önce köylüyü göç ettir, yerini şirketlere peşkeş çek. Şirketlerde sınırsız bir şekilde doğayı tahakkümü altına alıp yok etmeye çalışıyor" diye konuştu.    'MADENE İZİN VERMEYECEĞİZ'   Arslan son olarak şunları söyledi: "Çevre mücadelesi deyince aklımıza Dersim geliyor. Dersim'in her dağı taşı için mücadele ediliyor. Dersim'in bütün çevresi yok edilmekle yüz yüze. Madenlerle, karakollarla, orman yakmalarla, siyanürle altın arama gibi nice tehlike ile karşı karşıyadır. Kendi coğrafyamızda madenlere izin vermeyeceğiz."   MA / Müjdat Can