‘İnsan hakları açısından asıl sorun göç değil savaşlardır’ 2022-12-10 19:22:19    İzmir Barosu tarafından düzenlenen göç, savaş ve mültecilik konulu panelde, mülteci sorununun sorumlusunun savaşları kışkırtan ve ülkeleri işgal eden emperyalist devletler olduğunu belirtildi.    İzmir Barosu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla "Barbarları Beklerken: Savaş, Göç, Mültecilik ve İnsan Hakları" başlığıyla panel düzenledi. İzmir Barosu Konferans Salonunda gerçekleşen panele Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Cem Terzi ve Filistin Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Mohammed Rabı Hussein Alheranı konuşmacı olarak katıldı.   Panelde ilk olarak sözü alan Filistin Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Mohammed Rabı Hussein Alheranı, Filistin devletinin işgalinin 74'üncü yılının üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. Uluslararası kanunların dünya halklarına tanıdığı hiçbir hakkın Filistin halkına tanınmadığını belirten Alheranı, "Filistin Meclisi anayasal dayanağı olmaksızın feshedilmiştir. Yıllardır yapılmayan seçimlerin yapılamamasına bağlı olarak insanlar özgürlüklerinden mahrum kılınmıştır. İsrail ordusunun Filistin halkına uyguladığı zulümden örnekler verecek olursak; İsrail devleti binlerce sivil insanı öldürdü. Gazze'ye karşı yaşanan saldırıları zaten herkes biliyor. Günümüzdeki teknoloji sayesinde gizil kalmayan suikastlerde yaşanmıştır" dedi.   'FİLİSTİN TOPRAKLARI İŞGAL EDİLDİ'   Filistin'in yaşadığı diğer bir sorunun ise yasadışı yerleşim yerleri olduğunu kaydeden Alheranı, "Cenevre Sözleşmesine aykırı olarak yerleşim alanları kurulmasına izin verilmektedir. Yerleşim alanlarına yerleşen İsraillilere verilen haklar Filistinlilere verilmiyor. Örneğin Filistin vatandaşları olarak İsraillilere tahsis edilen yollardan geçemiyoruz. Oysa o yollar benim ülkemin toprağına inşa edilmiştir. Batı Şeria ve Gazze'ye yerleşen İsrailli sayısı yüzde 12 artmıştır. Uluslararası kurumlar sivil Filistinlilere yapılan saldırıların sorumluluğunu almalıdır. Alınacak gerçek yaptırımlar binlerce eleştiriden daha önemlidir. Yine İsrail devleti Filistin halkının evlerinin arasına duvarlar örüyor. İsrail sözde duvarını inşa etmek için binlerce Filistinlinin binlerce dönüm arazisini istila etti. Bölgenin insanlarını göçe zorlandı. İnsanları göçe zorlayarak bölgenin yapısını değiştirmek istiyorlar" diye belirtti.   GEREKÇESİZ TUTUKLAMALAR   Panelde yaptığı konuşmanın metnini üzerinde taşımamak için maille gönderdiğine de dikkati çeken Alheranı, "Eğer bu yazı üstümde bulunsa gerekçesiz yere tutuklanabilirim. Bir avukat olarak istediğim yere istediğim gibi gidemiyorum. Filistin halkı her gün defalarca gerekçesiz üst aramasına maruz kalmakta ve saatlerce kontrol noktalarında onurları ayaklar altına alınmaktadır. İsrail ordusu idari gözaltı ve gizil dosyalarla gerekçesiz tutuklamalar yapmakta, gözaltına alınanlara karşı en korkunç işkenceleri uygulamaktadır. Filistinli esirleri savunmamız dahi engelleniyor" diye konuştu.   BATININ EMPERYALİST GEÇMİŞİ   Ardından konuşan Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Cem Terzi ise, bugün insan hakları anlatan batı ülkelerinin emperyalist ve sömürgeci bir geçmişi olduğunu vurguladı. Batılı devletlerin ucuz iş gücü ve kölelere ihtiyacı olduğunu belirten Terzi, "Zorla yerinden edilenlerin sayısı 65 milyonu aşmış durumda. İnsanlar farklı ırklardan oldukları için yerlerinden göç etmek zorunda kalıyor. 40 milyonu aşkın insan ise ülke içi zorla yerinden edilmeye maruz kaldı. Mültecilerin yaklaşık yarısı Suriye, Afganistan ve Somali'den dünyaya yayılıyor ve kapitalist ülkeler tüm mültecilerin sadece yüzde 14'ünü barındırmaktadır. Mülteci krizi diye adlandırılan bu durum aslında insanlığın ve devletlerin içine düştüğü ekonomik, politik ve tarihi bir krizdir" ifadelerini kullandı.   GÖÇLER ENGELLENEMEZ   Savaşları körükleyen, Özgür Suriye Ordusu'nu Türkiye'de kuranların mülteci sorunundan sorumlu olduğunu söyleyen Terzi, "İnsan hakları açısından asıl sorun göç değil savaşlardır. Göçler doğal bir insanlık fenomenidir ve engellenemez. Batılı hukukçular ve akademisyenler çıkardıkları kanunları mülteci ve göçmen ayrımına göre uyarlamaktadır. Aslında bu tanımlamalar göç eden insanlara sorulmadan güç sahibi insanlar tarafından yapıldığını görürüz. Bu tanımlamalar politik amaçlar doğrultusunda yapılmaktadır. Sokakta bu insanlarla temas ettiğimizde bu ayrımın bir anlamı olmadığını görürsünüz. Devletler bilinçli olarak göçmenleri işsizlik, şiddet ve güvencesizliğin kaynağı olarak göstererek göçmenlerin taleplerinin üstünü örtmek istiyorlar" diye konuştu.