Kobanê Davası yarın: Mahkemenin acelesi var! 2023-02-06 09:18:18   ANKARA - Kobanê Davası’nda savunmalar tamamlanmadan savcının mütalaa vermesi yönündeki kararın “hukuka aykırı” olduğunu belirten avukat Sipan Cizreli, Kobanê ile HDP’ye dönük kapatma davasının AKP-MHP iktidarının siyasi ajandasına göre yürütüldüğünü belirtti.    Kobanê’ye yönelik işgal girişiminde bulunan DAİŞ’in saldırılarını protesto etmek için ülke genelinde gerçekleştirilen 6-8 Ekim 2014 eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin bulunduğu 17’si tutuklu 108 siyasetçi hakkında açılan Kobanê Davası’nın 21’inci duruşması yarın başlayacak. 108 siyasetçi hakkında “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “İnsan öldürme” iddiasıyla ceza talep ediliyor. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılanan siyasetçilerin savunmaları bitmeden son duruşmada iddia makamının mütalaasını sunması talep edildi. İddia makam 21’inci duruşmada esasa dair mütalaasını sunacak.   Yaklaşık 2 yıldır süren yargılama sürecini, Kobanê Davası ve HDP Kapatma Davası avukatlarından Sipan Cizreli anlattı.   ‘YARGILAMA KUMPAS İLE YÜRÜYOR’   İki yıldır devam eden yargılamanın “kumpaslar” ile yürütüldüğünü vurgulayan Cizreli, “Nitekim mahkemenin hem yargılamayı sürdürmek hem de tutukluk devam kararlarına gerekçe yapmak için delile ihtiyacı var. Tam olarak bu noktada savcılık ve kolluk tarafından üretilen ve dosyaya eklenen tanık ifadeleri devreye giriyor. Üretilen diyoruz çünkü Kobanê Kumpas Davası’ndaki tanık ifadeleri incelendiğinde bunların büyük çoğunluğunun kolluk tarafından hazırlanan ifadeler olduğu hem kolluk ifade tutanaklarındaki usulsüzlükler ile hem de tanıkların mahkeme huzurunda verdikleri beyanlar ile açıkça ortaya çıkmıştır. Örneğin; imla hatalarına kadar kopyala-yapıştır yapılmış tanık ifadeleri ile karşılaştık. Bunun yanı sıra aynı gün, aynı savcı ve kolluk huzurunda sayfalarca ifade veren iki tanıktan birine ifadeniz ne kadar sürdü diye sorduğumuzda ‘sabahtan akşama kadar sürdü’ cevabı ile karşılaştık. Bu haliyle aynı gün ifade veren diğer tanığın ifadesinin hangi aralıkta alındığı hala şaibeli ki bu durum da bizlere tanık ifadelerinin önceden kolluk tarafından hazırlanıp tanığa imzalatıldığını gösteriyor. Neticede bu yargılamanın ısmarlama tanık ifadeleri üzerinden yürütüldüğünü söylemek mümkün” dedi.   ‘MAHKEME HEYETİ DELİL ÜRETME ÇABASI İÇİNDE’   Savcılık ve kolluğun yanı sıra mahkeme heyetinin de delil üretme çabası içerisinde olduğunun altını çizen Cizreli, “Nitekim tanıkların mahkeme huzurunda dinlendiği sırada çokça usulsüzlük ve hukuksuzlukla karşılaştık. Tanıkların mahkeme huzurunda dinleneceği duruşmalarda hiçbir tanık dinleme usulüne uyulmadı ve tanıklar, mahkemece yargılanan siyasetçilerin aleyhine yönlendirildi. Yargılanan siyasetçiler ve avukatlarının hazır bulunduğu tüm duruşmalarda dinlenen tanıkların beyanları hem yargılananlarca hem de müdafilerince çürütüldü. Bu durum mahkeme heyetini başka yollar bulmaya yöneltti ve üç gizli tanık, yargılanan siyasetçiler ve avukatlarından kaçırılarak hafta sonu açılan bir ‘korsan duruşmada’ dinlendi. Mahkeme heyetinin gizli tanıkları gizli dinlemesi altında yatan motivasyon, yargılanan siyasetçilerin ve avukatların soruları ile tanığın çelişkiye düşmesinin önüne geçmek” sözlerine yer verdi.   ‘KORSAN DURUŞMA’   Siyasetçilerin delil niteliği olmayan tanık ifadeleri ile tutukluluk hallerinin devam ettiğini dile getiren Cizreli, mahkeme heyetinin mütalaa verilmesi üzere dosyanın savcıya tevdi edilmesi yönünde verdiği ara kararın davanın bir an önce karara bağlanması amacı güttüğüne dikkat çekti. Cizreli, “Bu nedenle hukuki usullerin hiçe sayıldığı bir yargılama yapılıyor. Gizli tanıkların bir kısmının ifadelerinin aynı olması, heyet tarafından tanıkların yargılanan siyasetçilerin aleyhine yönlendirilmesi, zaten koruma altında olan gizli tanıkların kaçırılacak ‘korsan duruşma’ açılıp dinlenmesi, tüm bu usulsüzlüklere ilişkin itirazların ısrarla reddedilmesi mahkeme heyetinin dosyayı nasıl bir motivasyon ile ilerletmeye çalıştığını ortaya koyuyor. Neticede mahkeme heyeti ısmarlama deliller ile dosyada bir an önce karar verme niyetinde” diye kaydetti.   ‘MAHKEMENİN ACELESİ VAR’   Daha önce mahkeme tarafından savunma yapmayan siyasetçilere yönelik savunma sürelerinin müdafileri dahil bir gün ile kısıtlanmasına dair getirilen ara kararı hatırlatan Cizreli, “Söz konusu karara gerekçe olarak ise dayanaksız bir şekilde yargılanan siyasetçilerin yargılamayı uzatma niyetinde oldukları gösterildi. Mahkemenin bu kararı yargılamanın her aşmasında süregelen tüm hukuksuzluğu da aşan bir karardı. Nitekim 3530 sayfalık bir iddianame söz konusu ve böylesi bir iddianame ve suçlamalara rağmen, her bir suçlamanın yargılananlara sorulması dahi günler sürebilecekken savunma süresinin bir gün ile kısıtlanması mahkemenin alelacele karar verme niyetinde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu karara rağmen yargılanan siyasetçiler sözlerini söylemekten vazgeçmediler” diye konuştu.   ‘SAVUNMA HAKLARI HER AŞAMADA KISITLANDI’   Mahkeme heyetinin, mütalaanın sunulması yönündeki ara kararını yargılanan siyasetçilerin “sorgudan kaçındıkları” gibi soyut bir gerekçe ile açıklamaya çalıştığını söyleyen Cizreli, şöyle konuştu: “Kobanê Kumpas Davası 3530 sayfalık bir iddianame, binlerce klasör, dinlenen onlarca tanık ve diğer başkaca deliller ile yürütülmeye çalışılan bir yargılamadır. Bildiğiniz üzere bu yargılamanın duruşmaları ayın iki haftası mütemadiyen devam etmektedir ve tüm itirazlara rağmen işkence olarak tanımlayabileceğimiz bu duruşma periyodları hiçbir aşamada değiştirilmemiştir. Bu haliyle devam eden yargılamada yargılanan siyasetçiler binlerce klasörü bulan dava dosyasına uzun süre erişememiş, cezaevi koşullarında dosyayı incelemek için uygun olanaklar ve yeterli zaman sağlanmamış, bu haliyle savunma hakları zaten her aşamada kısıtlanmıştır. Haliyle henüz iki yılın dahi tamamlanmadığı böylesi bir yargılamada yargılanan siyasetçilerin hızlıca ve alelade savunma yapmalarının beklenilmesi akıl almaz bir durum. Dolayısıyla mahkeme tarafından verilen bu hukuka aykırı ara kararın yargılanan siyasetçilerin ‘sorgudan kaçındıkları’ gibi bir gerekçe ile açıklanması ve hukuki bir kılıfa büründürülmeye çalışılmasının imkânı yok.”   KOBANÊ’YE ÖZEL HUKUKSUZLUK   Bu kararın hukuka aykırı bir karar olarak Kobanê Kumpas Davası’na yönelik özel bir uygulama olduğunu dile getiren Cizreli, Kobanê Davası’nda bir an önce karar verilmeye çalışılmasının seçim süreci ile doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti ve “Yargı bu kararı ile iktidarın seçim kampanyasına alet olmakta” dedi.    ‘İKTİDARIN AJANDASINA GÖRE YÜRÜTÜLÜYOR’   “Kobanê Kumpas Davası ile HDP’ye dönük kapatma davasının paralel şekilde ilerlediği görülüyor” diyen Cizreli, Her iki davanın da hukuk kuralları çerçevesinde değil iktidarın siyasi takvimine/ajandasına göre yürütüldüğünü söylemek mümkün” diye ekledi.   Yargılama sırasında usulsüz tanık dinleme işlemlerinin çokça yaşandığını aktaran Cizreli, duruşma periyodlarının ise hem siyasetçiler hem de müdafileri açısından işkenceye dönüştüğünü vurgularken, “Tüm bu usulsüzlüklere ilişkin itirazların mahkemece reddedilmesine kadar bu yargılama, bir kumpasın ürünü olarak karşımıza çıkıyor” açıklamasında bulundu.   DURUŞMAYA ÇAĞRI   Mütalaanın verilmesinden sonra siyasetçilere ve müdafilerine savunma için süre verileceğini sonrasında ise kararın çıkacağını ön gördüklerini belirten Cizreli, son olarak şu sözlere yer verdi: “Siyaset eliyle hukukun yerle bir edildiği ve seçim kampanyasında kullanılmak üzere dosyanın karara çıkarılmaya çalışıldığı bu aşamada bizler tüm demokratik kamuoyunu 7-8-9 Şubat'ta Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonunda görülecek olan duruşmayı sahiplenmeye davet ediyoruz.”