İHD: İfade özgürlüğü yaşamsal bir öneme sahiptir 2025-10-28 15:07:21   İSTANBUL - İHD İstanbul Şubesi yaptığı açıklamada, “İfade özgürlüğü yalnızca gazeteciler açısından değil, halkın haber alma özgürlüğü bakımından da yaşamsal bir önem taşır” vurgusu yaptı.    İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, basın özgürlüğüne yönelik müdahale ve baskılara karşı Fatih’te bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) binası önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada “İfade ve basın özgürlüğü istiyoruz” pankartı açıldı. Eyleme İHD üyelerinin yanı sıra katledilen Gazeteci Hakan Tosun’un akrabası Mehmet Dönmez de katıldı. Basın metnini hak savunucusu İkbal Eren okudu.   Burada konuşan hak savunucusu İkbal Eren, Türkiye’nin iç hukukunda ve tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerde ifade özgürlüğünü garanti altına alan hükümler bulunduğunu hatırlatarak, “Ancak Türkiye Cumhuriyeti devleti geçmişten bugüne yine yazılı hukuka aykırı bir biçimde devletin resmi ideolojisini oluşturan kırmızı çizgileri eleştiren her türlü görüşü yasaklamaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün, 2025 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye Cumhuriyeti devleti gazetecilere yönelik baskılar ve saldırılar konusunda dünyada 180 ülke arasında 159’uncu sırada gözükmektedir” diye konuştu.   HAKAN, CİHAN, NAZIM HATIRLATILDI   Gazetecilere ve basın organlarına yönelik başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere birçok hak ihlali yaşandığını vurgulayan İkbal Eren, “Her şeyden önce 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan gece gazeteci Hakan Tosun’un Esenyurt’ta saldırıya uğraması, aldığı darbeler sonrası beyin ölümü gerçekleşerek yaşamını yitirmesi, yaşanan hak ihlallerinin en sonuncusu, en çarpıcısı ve en etkileyicisi olmuştur. Yine geçtiğimiz yıl 19 Aralık tarihinde bir saldırı sırasında yaşamlarını yitiren Nazım Daştan ve Cihan Bilgin isimli Kürt gazetecilere yönelik de saldırının akıbeti konusunda bugüne kadar kamuoyu net bir şekilde bilgilendirilmiş değildir” ifadelerini kullandı.   ‘HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ’   2025 yılında, 29 gazetecinin tutuklandığını ve 6 gazetecinin ev hapsine alındığını kaydeden İkbal Eren, “Son olarak, 24 Ekim günü sabah saatlerinde TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ evinde gözaltına alınmış, gözaltına alınma gerekçesi olarak ‘casusluk’ iddiası gösterilmiştir. Masumiyet karinesi hiçe sayılarak Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınmasının ardından aynı gün içinde TELE 1 televizyonuna TMSF tarafından el konulmuş ve kayyum atanmıştır. Yine başlatılan soruşturma sonucunda Merdan Yanardağ, İstanbul’un tutuklu Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya çalışmalarını yürüten reklamcı Necati Özkan tutuklanmışlardır. İnsan hakları savunucuları olarak, bu duruma sessiz kalmayacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. İfade özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğunu ve bu hakkın yalnızca gazeteciler açısından değil, halkın haber alma özgürlüğü bakımından da yaşamsal bir önem taşıdığını hatırlatmak isteriz” diye belirtti.    HAKAN TOSUN İÇİN ADALET TALEBİ   Ardından konuşan Hakan Tosun’un akrabası Mehmet Dönmez, Hakan Tosun’un öldürenlerin derhal ortaya çıkartılmasını ve sorumluların en ağır cezayı almasını istediklerini belirterek, “Hrant Dink’i, Metin Göktepe’yi öldürenleri biliyoruz. Onlar gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek için gazetecileri öldürüyor. Kim gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorsa onlar sorumludur” dedi.   EREN KESKİN: BASIN 102 YILDIR BASKI ALTINDA   Sonrasında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana basın çeşitli gerekçelerle 102 yıldır baskı altında. Resmi ideoloji bazı gerçeklerin konuşulmasını istemiyorlar. Konuşmamızı istemiyorlar. Kırmızı çizgileri olan konuların konuşulmasını istemiyorlar. Gazetecilik sisteme itiraz eder. İnsan hakları savunucuları olarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Tüm gazeteciler serbest bırakılsın.”   ‘BASKILAR TÜM TOPLUMUN SORUNU’   TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, basına yönelik baskıların yalnızca gazetecileri değil, tüm toplumu etkilediğini ifade ederek, “Anayasa, ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ diyor. Ancak bugün farklı seslerin olduğu kanallara kayyum atanabiliyor. TELE 1’deki arkadaşlarımız işsiz kalacak ama asıl kaybı, haber alma hakkı elinden alınan binlerce insan yaşayacak” dedi.   Açıklama “Özgür Basın susturulamaz” sloganlarıyla sona erdi.