RIHA - AKP, eski yerine taşınması gündemde olan Süleyman Şah Türbesi'ni Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük yeni bir saldırının zeminine dönüştürmeye çalışıyor.
Türkiye ve ona bağlı Suriye Millî Ordusu (SMO), Heyet Tahri el-Şam'ın (HTŞ) rejimi devirmek amacıyla başlattığı saldırılarla eş zamanlı olarak Kuzey ve Doğu Suriye'yi hedef aldı. Saldırılar devam ederken, çatışmaların son bulması için bölgede bulunan koalisyon güçleri arabuluculuğunda taraflar arasında görüşmeler başladı. Türkiye'nin ateşkes için öne sürdüğü şartlardan biri, DAİŞ tehdidi üzerine Eşme'ye taşınan Süleyman Şah Türbesi'nin tekrar eski yeri olan Kobanê'ye bağlı Qeraqozak'a taşınması oldu. QSD Genel Komutanı Mazlum Abdî'den talebin kabul edildiğine dair açıklama yapıldı. Türkiye, buna ek olarak Süleyman Şah Türbesi'nin taşınacağı alanda, ağır silahlarla donatılmış bir askeri üs kurma talebinde bulundu. Bu talep, Özerk Yönetim tarafından kabul edilmeyince kalıcı ateşkes görüşmeleri kesintiye uğradı.
TÜRBENİN YERİ 3 KEZ DEĞİŞTİRİDİ
İngiltere ve Fransa arasında 16 Mayıs 1916'da imzalanan Sykes-Picot anlaşmasıyla Adana, Dîlok, Riha, Mêrdîn, Amed, Musul ve Suriye kıyıları Fransa'ya bırakıldı. 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Antlaşması'yla Hatay ve İskenderun dışında bırakılmak üzere bugünkü Suriye sınırı çizildi. Antlaşmanın 9'uncu maddesiyle, Süleyman Şah'ın mezarının da içinde bulunduğu Caber Kalesi, Türkiye toprağı olarak kabul edildi. Antlaşmanın bu maddesi, 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3'üncü Maddesi'yle kabul edildi.
TÜRKİYE'DEN 'AĞIR SİLAH' TALEBİ
Fırat'ı Nehri'ni geçerken 2 muhafızıyla birlikte boğulan Süleyman Şah ile muhafızların naaşları Caber Kalesi'ne gömüldü. Mezarlar, inşa edilecek Tabqa Barajı altında kalacak olması nedeniyle 1968'de Suriye tarafından Türkiye'den yerinin değiştirilmesi istendi. Türbe ve onu koruyan karakol 1973 yılında Riha'ya 92 ve Halep'e 123 kilometre uzaklıktaki Qereqozak köyü yanına taşındı. Sonrasında Tişrîn Barajı ile tekrar nakli istenen türbe, varılan antlaşma ile yerini günümüze kadar korudu. Suriye'de 13 yıldır süren iç savaşta birkaç kez el değiştiren Qereqozak köyünün kontrolü, 13 Mart 2014'te ÖSO'nun elinden DAİŞ'in eline geçti. DAİŞ'in Kobanê'de yenilmesi ve uluslararası güçlerin DAİŞ'e karşı operasyonlarının artması sonrasında ise, Türkiye türbeyi yerinden taşımayı gündemine aldı. Türkiye ile PYD, YPG/YPJ güçleri arasında varılan antlaşma sonucu, 22 Şubat 2015'te TSK, YPG/YPJ kontrolünde Mürşitpınar Sınır Karakolu'ndan Kobanê'ye girdi. Devamında türbedeki manevi değerleri ve görev yapan 40 askeri alarak aynı kapıdan Pirsûs’a (Suruç) dönüldü. 3'üncü kez yeri değiştirilen Süleyman Şah Türbesi, YPG/YPJ kontrolündeki Kobanê'nin 30 kilometre batısında sınırın dibindeki 20 dönüm arazi üzerinde bulunan Aşmeya Jorîn köyüne taşındı. Bu operasyondan sonra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere AKP yetkilileri ve Genelkurmay, YPG/YPJ'nin katkısını inkar etmeye başladı.
ÖCALAN'DAN 'EŞME RUHU' VURGUSU
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Süleyman Şah'ın mezarının taşınmasındaki ortaklaşmayı, "Eşme ruhu" olarak tanımladı. Abdullah Öcalan'ın 2015 Amed Newrozu'na gönderdiği mesajda da "Eşme ruhu"nun barışa giden yolda önemli bir eşik olduğunu vurguladı. Abdullah Öcalan, Newroz'dan önce 14 Mart 2015'te İmralı heyeti ile yaptığı görüşmede, Sırrı Süreyya Önder'in "Bu Newroz bildirgesinde farkı nasıl koyalım? Kapsam olarak yeni bir şey denmesi için 2013 ruhunu geçmesi lazım" sözlerine dair şunları kaydetti: "Barış, demokrasi, kardeşlik temelinde güçlerimizi bütünleşmeye, entegrasyona davet ediyorum. Buna ancak komplocular, ajanlar, darbeciler karşı çıkar. Kobanê halkının zaferini de bu üç kategori kapsamında selamlıyorum. Kobanê bu bütünlük içerisinde bir kardeşlik unsuru olarak rol oynayacaktır. Burada Aşme olayına da değineyim. Süleyman Şah'ta IŞİD, yani John'un elemanları, askeri kesmeye hazırlanıyorlardı. IŞİD tarihi yeri tehdit etti mi, etti. Nereye geldi? Bunlar en sonunda YPG ile gizli ittifak yapmak zorunda kaldılar. Süleyman Şah Türbesi oradan alınıp Aşme'ye taşındı. Süleyman Şah mezarında artık rahat uyuyacak. Süleyman Şah canlandı."
Abdullah Öcalan, 2 Mayıs 2019'da avukatları ile yaptığı görüşmede de "Eşme ruhu"na dikkat çekti. Avukatlar, Abdullah Öcalan'ın "Öyle Türkiye topyekûn saldırı yaparak, Efrîn gibi, İdlip gibi yapamaz. Yapmaması lazım, kaybettirir, ama onun karşılığında, SDG'nin de çatışma kültüründen ziyade diplomasiyi, çözümü, demokratik müzakereyi biraz gündemine alıp tartışması lazım. Örneğin Süleyman Şah Türbesi'nin alınması. Nasıl bir şatafata, nasıl bir askeri törene vesile oldu. Ona hiç gerek yoktu. Demokratik müzakereyle çok rahat çözülebilir bir şeydi. Bizim Türkiye'nin hassasiyetlerine duyarlı olabilmemiz için Türkiye'nin de bir tehdit olarak orayı görmemesi gerekir" dediğini aktardı.
AKP iktidarı, gelinen aşamada Süleyman Şah Türbesi üzerinden gerilimi artırıyor ve yeni bir saldırıya gerekçe olarak sunuyor.
MA / Emrullah Acar