Maraş’ı 'insansızlaştırma' doğa katliamıyla sürüyor

img

MARAŞ - Kirli havanın en yüksek olduğu 6 kentten biri olan Maraş'ta kömürlü termik santrallerine yenilerinin eklenmesine tepki gösteren kent halkı, "insansızlaştırma" politikasının Maraş Katliamı'yla başladığını ve bugün doğa katliamıyla sürdürüldüğünü kaydetti. 

Çin’de 2019 yılının sonunda ortaya çıkan ve 2020'nın ilk aylarından itibaren küresel sağlığı tehdit eden koronavirüs (Kovid-19) salgını halk sağlığı ve çevre ilişkisinin önemini tekrar ortaya koydu. Yapılan çalışmalar, uzun süreli hava kirliliğine maruz kalan kişilerin, ortaya çıkan kronik hastalıklar nedeniyle Kovid-19 gibi virüslere yakalanma ve olumsuz etkilenme riskinin daha yüksek olduğunu yönünde. Bu nedenle hava kalitesi yönetimi dünyada hem yurttaşlar hem de karar vericiler için her geçen gün daha da önem arz eden bir konu haline gelirken, Temiz Hava Hakkı Platformu’nun geçtiğimiz yıl yayımladığı “Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” çalışmasına göre:; Türkiye’de en çok ölüm ve hastalığa sebep olan risk faktörü sıralamasında hava kirliliği, 2007’de 7’nci sıradayken, 2017’de 6’ncı sıraya yükseldi.
 
Rapora göre,  hava kirliliğinin çözülemeyen kronik bir sorun haline gelip, son 4 yıl boyunca düzenli olarak en yüksek derecede kirli hava solunan 6 kent ise Iğdır, Düzce, Manisa, Bursa, Afyon ve Maraş. Maraş’ta bulunan Afşin Elbistan A (1355 MW) ve Afşin Elbistan B (1440 MW) kömürlü termik santralleri 1984 yılından bu yana faaliyette. Bunlara Afşin C, Afşin D, Afşin E, Afşin G, Diler Elbistan (Diler Holding) ve Elbistan (Anadolu Enerji) olmak üzere 6 yeni termik santral daha yapılması planlandığı bilgisinin yer aldığı raporda, bu santrallerin ekonomik ömürleri boyunca toplam 12 bin 400 erken ölüme neden olacağı kaydedildi.
 
Termik santrallerin yanı sıra hidroelektrik santralleri, taş ocakları ve çimento fabrikalarının tehdidi altındaki kent halkı, 19-26 Aralık 1978’de yaşanan ve 111 insanın yaşamını yitirdiği Maraş Katliamı ile başlayan bölgeyi “insansızlaştırma” politikasının bugün doğa katliamıyla sürdürüldüğü düşüncesinde.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) üyesi Ahmet Yıldız’a göre, bölgeye yönelik izlenen “insansızlaştırma” politikası fiziksel soykırımdan çok daha tehlikeli.
 
AMAÇ DEMOGRAFİK YAPI 
 
Maraş dışında yaşayan Maraşlıların nüfusunun yaklaşık 1 milyon olduğunu dile getiren Yıldız, Maraş Katliamı ile 12 Eylül askeri darbesi sonrası  kentten dışarıya doğru yoğun göç verildiğini kaydetti. Bölgenin insansızlaştırılmasıyla demografik yapının değiştirilmek istendiğini belirten Yıldız, göç edenlerin yerine yakın zamanda Terolar Mahallesi’nde bulunan  AFAD kampına 30 bine yakın Suriyeli mültecinin yerleştirilmesini hatırlattı.
 
HAYVANCILIK VE TARIM BİTTİ
 
Bölge halkının geçmişte tarım ve hayvancılıkla uğraştığını, yüzbinlerce ailenin geçimini bu şekilde sağladığını söyleyen Yıldız, bugün ise termik santrallerden kaynaklı ekilen buğdayların üzerini simsiyah kimyasalların kapladığını, hayvancılığın da neredeyse bittiğini kaydetti. Kent sakinlerinin ekonomik olarak Avrupa’da yaşayan akrabalarına bağımlı olduğunu belirten Yıldız, “Elbistan, Pazarcık ve Maraş’ta esnaf, Avrupa'dan gelen dövizle ayakta kalıyor. Sanayi, tarım ve hayvancılık yok. İnsanların yarısı vaktini kıraathanelerde geçiriyor, kadınların çoğu evde dizi izleyerek zaman öldürüyor. Bu insanları tembelleştiriyor ve çevresinde olup bitene de duyarsızlaştırıyor. Yüzbinlerce insan, olup bitene tepkisiz bir şekilde yaşıyor” diye konuştu. Kürt coğrafyasına yönelik insansızlaştırma ve doğa katliamlarının devletin bilinçli yürüttüğü bir politika olduğunu vurgulayan Yıldız “Maraş katliamı ile başaramadıklarını şimdi doğa katliamı ile başarmak istiyorlar. Yapılanlara bakıldığı zaman bu çok açık kendini dışa vuruyor. Baraj, HES, termik santral, madenlerin ne için yapıldığını herkes iyi biliyor. Bunlar doğayı yok etmek için yapılıyor. Doğanın yok edildiği bir yerde canlılar yaşayabilir mi? Amaç doğa katliamı ile insanları yerinden yurdundan sürmek” dedi.
 
DUYARSIZLIĞI ELEŞTİRDİ
 
Yıldız, Maraş'ta bulunan termik santrallerin yıllardır filtresiz şekilde çalıştırıldığını, yine  birçok ülkeden ithal edilen plastik çöplerin yine burada yakıldığını sözlerine ekledi. Toplumun bu duruma duyarsız kaldığı eleştirisinde bulunan Yıldız, şunları söyledi: “Duyarlılık bilinçle bağlantılı. Birçok boyutuyla yapılanları biz de daha anlamış, anlatmış değiliz. Ekoloji yok edilirse, bizde yok olacağız dememiz lazım. Birçok kesim ekolojiyi savunuyor ancak ciddi bir duruş göstermiyor. Ciddi bir karşı koyuş olmadığı zaman sistem istediğini yapıyor ve maalesef sonuç da alıyor.”
 
‘TOPRAKLARINIZA DÖNÜN’
 
“İnsansızlaştırma” politikalarının bu şekilde devam etmesi durumunda Maraş’ta insan kalmayacağını belirten Yıldız, kentten göç edenlere topraklarına dönme çağrısında bulundu. Yıldız, “Bir ağacı dahi coğrafyasından koparıp başka bir yere dikseniz sağlıklı yaşama şansı yok. Göç eden insanların kültürü ile yeni doğan çocukları arasında bir kültür çatışması yaşanıyor.  Geri dönüp köyünde ev yapan insanlar da var. İnsanların kendi toprağına sahip çıkma dışında bir şansları yok. Nerde olursa olsun doğup büyüdüğü topraktan insan kopmamalı. Doğa katliamına karşı gerekirse ev ev dolaşıp doğa katliamı ile ne amaçlanıyor insanlara anlatmamız gerek. Doğa katliamına karşı duran, ekolojik tahribat ile ne amaçlandığını dilendiren HDP. İnsanları HDP’nin ekolojik paradigması çevresinde buluşturmak gerek” dedi.