Yükselen binalar arasında tarım yapıyorlar

img
ANKARA - Şehrin içinde sıkışan birkaç dönümlük tarlalarda tarım yapan çiftçiler, bin bir zorlukla elde ettikleri ürünleri satarken, tek düşündükleri kar zarar hesaplaması oluyor. 
 
Mazot, gübre ve fide fiyatlarındaki artış, çarpık kentleşme, tarım alanlarının küçülmesi, sağlanmayan destekler gibi nedenler çiftçiliği bitirme noktasına getirdi. Tüm olanaksızlıklara rağmen çiftçilikten başka yapacağı olmayan yurttaşlar, şehirlerle iç içe olan birkaç dönümlük arazilerinde tarlalarını çapalamaya devam ediyor. 
 
Ankara’nın Sincan ilçesine bağlı Çoğlu Mahallesi’nde tarım yapan yurttaşlar, temel maliyetlerdeki artışlar karşısında zorlansa da Mart ayında girdikleri tarlalarda Eylül sonuna kadar çalışacaklar.  
 
BİR KISMI TARLADA, BİR KISMI TEZGAHTA
 
Tarlasında ekip topladıkları ürünleri Ankara merkezden Sincan Cezaevi’ne giden yol kenarında açtıkları tezgahlarda satan 30 yıllık çiftçi Adem Ozansoy, tezgahta babasıyla birlikte satış yaparken ailenin diğer üyeleri tarlada çalışıyor.  
 
Görüş mesafesinde olan tarlalarının ardından ise yeni yapılmış binalar dikkat çekiyor. “Her tarafta binalar yükseldikçe, tarım yapmayı nasıl sürdürecekler” düşüncesiyle başlıyoruz sohbete. 
 
4 AYDA 40 BİN TL MASRAF 
 
Çoğlu Mahallesi’nde üç buçuk dönümlük bir alanda tarım yapan Ozansoy, Mart ayından bu yana 35-40 bin TL harcadığını söyleyerek şunları ekledi: “Şuan zararın dibindeyiz. Dün markete gittim. Domates 19,90 TL. Buraya bir müşteri gelip ‘Domates kaç lira dedi’ 15 lira dedim. ‘Hem öyle diyorsunuz hem kendiniz pahalıya satıyorsunuz’ diyor. Market kendi mi üretiyor da 20 liraya satıyor! Halde domates 7 lira, 13 lira birden ekleyip yüzde 200 zam koyuyorlar. Çiftçi yetiştiriyor diye hiç masraf yapmıyor sanıyorlar. Biz ürünlerimize yeni doğmuş çocuk gibi bakıyoruz. Sadece bir çuval gübreye bin 200 lira para verdim. Tarım ilacı borcum 5 bin TL’yi buldu. Damlatmasıydı, borusuydu, ilacıydı, fideleriydi…”
 
‘YATI OLANA BENZİN 5 TL’ 
 
Giderleri saymaya devam eden Ozansoy, bir yandan da devletin çiftçiye verdiği desteğin yetersizliğinden yakındı. Destek olarak kendilerine 100 litre mazot verildiğini söyleyen Ozansoy, yanıtını bildiği soruyu bir de bize sordu: “100 litre mazotla ne yapabilirsiniz?”
 
Depoyu geçen sene 740 TL’ye doldurabildiğini şimdi ise bu fiyatın 2 bin TL’yi aştığını dile getiren Ozansoy, “Küçük motora 3 dönüm sebzenin sulaması için benzin alıyorum. İki günde bir suluyorum. Her gün 300-400 TL ediyor. Yatı katı olanlara 5 liraya, tarım yapana 25 liraya mazot veriliyor. Trilyonluk adam, 5 liraya mazot alıyor yatına” sözleriyle yaşanan adaletsizliği özetledi 
 
BİR BUÇUK AYDA NE SATARLARSA KAR
 
Yaşadıkları sıkıntıları anlatan Ozansay, gözü bir buçuk ay daha açık kalacak tezgahına takıldı “Bu bir buçuk ayda ne satarsan kar. İnanın bir şey kazandığımız yok. Ben harcadığım parayı zar zor çıkaracağım” dedi. 
 
GİDER ÇOK, GELİR YOK 
 
Ozansoy ailesinin tezgahının hemen karşısında 35 yıldır çiftçilik yapan Hanife Taştekin’in tezgahı var. Taştekin, tezgahta ürünlerini satarken, eşi de tarlada çalışıyor. Taştekin’in de, müşterilerinin de en çok dert yandıkları şey pahalılık. Taştekin emeğinin karşılığını alamadığını şu sözlerle anlattı: “Hiç para gelmezken habire para veriyoruz. Her şey çok pahalı. Gelen müşteriler de haklı ama biz de haklıyız. Her gün 300 liralık mazot alıyoruz. Tarla mazotla, elektrikle çalışıyor. Elektrik parası aldı başını gitti. Yer altında çalışan dalgıca bir ayda 10 bin TL para verdik. Fide bu sene çok pahalı.”
 
MÜŞTERİLERİ SİTE SAKİNLERİ 
 
Taştekin’in müşterileri ise tarlasının bulunduğu alanın yanında yükselen sitelerde oturanlar. Bir yandan müşterileriyle ilgilenen Taştekin, şöyle devam etti: “Bahçede çalışmak gerçekten çok zor. Biz burada ürettiğimizi burada satıyoruz. Fiyatı marketlerden daha ucuz. Taze taze topluyor arkadaşlar ben de burada satıyorum. Önce sürüyoruz sonrasında damlamaları çekiyoruz fideleri ekiyoruz, çapa yapıyoruz. 10 kere çapa yaptık. Ürün vermeye başlayınca da toplamaya başlıyoruz. Satıyoruz.”  Taştekin, tarla sahiplerinin kira kontratı vermemesi nedeniyle devletten de destek alamadıklarını ifade etti. 
 
Yıllardır yaptıkları tek meslek olan çiftçiliği yükselen binalar arasından sürdürmeye çalışan emekçileri, yaptıkları satışın ardından elde edecekleri karı-zararı hesaplamakla baş başa bırakıyor ve yanlarından ayrılıyoruz.