MERSİN- Kadro beklerken “güvenlik soruşturması”na takılarak işten çıkarılan işçiler ile bir araya gelen Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, “Bu ülkede insanlar ırkından, mezhebinden dilinden ve dininden kaynaklı dışlanarak açlığa mahkûm edilemez” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Mersin şube binasında kadro beklerken güvenlik soruşturmasına takılarak işten çıkarılan işçiler ile bir araya geldi. AKP hükümetinin 16 yıllık iktidarı döneminden geldiği noktaya dikkat çeken Sağlar, tek adam yönetimine izin vermeyeceklerini ifade etti.
‘BİAT EDEN TOPLUM KURMAYA ÇALIŞTI’
AKP hükümetinin geldiği günden beri 3 şey üzerinden durduğuna dikkat çeken Sağlar, “Bir emeği sömürmek üzere bir düzen yarattı. Yaşamlarını sadece emekleri ile kazanan insanların haklarını elinden alacak olan sistemli bir yürüyüşün içerisine girdi. Tabii bunları yaparken de, ikinci olarak hukuka el attı. Hukuk düzenini adaleti ve yargıyı ele geçirdi. Üçüncü yaptığı iş ise eğitime el atarak kendisine biat eden bir toplum yetiştirmek üzere bir düzen kurmaya çalıştı. 16 yıldır kurmaya çalıştığı düzen budur. 15 Temmuz darbe girişimini Allahın lütfü olarak görerek OHAL’i ilan etti ve bugün istediği gibi yönetiyor. Burada en fazla sıkıntı çeken emekçilerdir. Emeklerinden başka geçinemeyecek olan insanlar iş bulamıyorlar, iş bulanlarda AKP’nin dışında diye ayrıma maruz kalıyorlar” dedi.
‘ERDOĞAN YANDAŞI VE DIŞARIDAKİLER’
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu kadar dışlayıcı politika izlendiğine dikkat çeken Sağlar, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürtler Aleviler, devrimciler, Kemalistler, sosyalistler düşünen insanlar ve emekçilerin dışlandığını söyledi. Ülkede insanların AKP’li Erdoğan yandaşı ve dışarıdakiler olarak ayrıştırıldığını vurgulayan Sağlar, şunları söyledi: “Böyle bir anlayış ile Türkiye bu noktaya geldi. Bu durumdan kaynaklı birçok insan hukuksuz bir şekilde dışarıda kaldı. Özellikle bölgede seçilmiş olan belediye başkanlarının milletvekillerini görevden aldılar ve cezaevine koydular. Onların yerine kayyumlar atayarak halkın isteği ve iradesi dışında bir yönetim biçimi oluşturdular. Bugün Türkiye’de demokrasi yok. Adalet yok ve insan haklarına saygı yok. Önce kayyumlar atadılar, sonrada kadroya alınacakları sınava tabi tutarak dışarıda bıraktılar. Akdeniz Belediyesi’nde kayyum atandığında 150’ye yakın işçi çıkarıldı. Şimdi de 116 işçi güvenlik soruşturması gerekçesi ile çıkarılmış durumda. Güvenlik soruşturması sonucunda işten çıkarılan işçilerin geneli savcılıklardan temiz kağıdı almalarına rağmen işten çıkarılmıştır.”
‘İŞTEN ATILANLARIN NE GÜNAHI VARDI’
Dün Tarsus Cezaevinde tutuklu bulunan DBP'li Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanı Fazıl Türk’ü ziyaret ettiğini belirten Sağlar, “Fazıl bey müthiş bir şekilde üzüntü içerisindedir. Fazıl bey, ‘biz 20 yıla yakındır Akdeniz belediyesini kimsenin kılına dokunmadan barış içerisinde yönettik. Ancak bizi attılar, ben suçsuzum onu gayet iyi biliyorum. 9 ay sonra nihayet iddianamem çıktı. 29 Mayıs’ta mahkeme olacak. İnanıyorum ki suçsuz olduğum ortaya çıkacaktır. Ancak 3 yüze yakın insanın ne günahı vardır' dedi. Çok haklıdır. Bu anlayışı sürdüren, insana karşı emeğe karşı bir yönetimi devam ettirmemiz gerekiyor” dedi.
‘EMEĞE KARŞI DÜŞMANLIKTIR’
Bugünkü iktidarın değiştirme zorunda olduklarının altını çizen Sağlar, şunları söyledi: “Çünkü bu iktidar artık faşizmin ayak sesleri geliyor söyleminden çok öte. Faşizmin kendisidir ve dikta rejimini kurmuştur. Tüm Ortadoğu’daki emirlerin, sultanların, padişahların, kralların bulunduğu yani demokrasinin olmadığı, hakların özgürlüklerin olmadığı, insanların yaşamlarının iki dudak arasıyla karar verildiği düzene uygun bir düzen, Türkiye’de yerleştirilmeye çalışılıyor. Buna hepten karşı çıkmalıyız ve karşı çıkacağız. CHP olarak sendikamız ile birlikte elimizden geleni yapacağız. Suçsuz olduğunuzu savcılık tarafından belgelenmiş olmanıza rağmen kadroya alınmıyorsanız bu emeğe karşı düşmanlıktan başka bir şey değildir. Bu nedenle biz iç barışımızı birlikte yapacağız. Türkiye Cumhuriyeti Ortadoğu’da kralın, sultanın, şeyhlerin idare ettiği bir ülke değildir. Recep Tayyip Erdoğan tek başına bu ülkenin kıralı sultanı değildir. Eğer seçilmiş ise onu seçmeyen insanlarında haklarını korumak zorundadır. Olağan üstü hal bir gün kalkacaktır. O zaman bu yapılanlardan kaynaklı hesap soracağız. Bu ülkede insanlar ırkından, mezhebinden dilinden ve dininden kaynaklı dışlanarak açlığa mahkûm edilemez.”