Akşamdan sabaha unut(tur)ulan asker ölümleri

img

İSTANBUL - Türkiye'nin 7'nci ayına giren sınır ötesi operasyonuna ilişkin kimyasal silah kullanımı ve silah arkadaşları tarafından öldürülen askerin akıbeti tartışılmaya devam ediyor. Asker kayıplarının gece saatlerinde duyurulması dikkati çekiyor. 

Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Metîna, Zap, Xakurkê, Avaşîn, Bradost ve Heftanîn bölgelerine yönelik havadan ve karadan başlattığı operasyonlar sürüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 2018 yılında Bradost'ta startını verdiği operasyonları, 2019 yılının Mayıs ayında Xakurkê bölgesiyle genişletti. 
 
TSK, bununla da sınırlı kalmayarak, 10 Şubat 2021'de Garê bölgesine geniş kapsamlı bir operasyon başlattı. 41 uçak, çok sayıda helikopter, SİHA ve özel birliklerle yapılan operasyonda, Iraklı bir yurttaşın da aralarında bulunduğu 13'ü esir asker, polis ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) üyesi yaşamını yitirdi. Günlerce devam eden operasyonda ayrıca, operasyona katılan 3 askerin yaşamını yitirdiği açıklandı.  
 
'PENÇE'NİN SONUÇLARI
 
Garê'de istenilen sonucun elde edilememesi üzerine bu kez 23 Nisan'da farklı bir operasyonun startı verildi. Amerikan Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Ermeni Soykırımı"nı konuştuğu telefon sonrasına denk getirilen operasyonun bu seferki hedefi Zap, Avaşîn ve Metîna bölgeleri oldu. 
 
"Pençe Kartal", "Pençe Kaplan", "Pençe Şimşek" ve "Pençe Yıldırım" adları altında farklı alanlarda halen devam eden operasyonlarda, yaşanan can kayıpları, Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) Türkiye'ye verdiği açıktan destek, kimyasal silah kullanımı, bir askerin teslim olurken silah arkadaşları tarafından vurulduğu iddiası, köy boşaltmaları ve ekolojik tahribatı gibi gelişmeler gündemden düşmedi.  
 
KDP'NİN DESTEĞİ
 
KDP'li yetkililer, operasyonun ilk gününden itibaren Türkiye'yi destekler bir noktada durarak, PKK'yi suçlayan açıklamalar yaptı. Federe Kürdistan Bölgesel yönetiminin Başbakanı Mesrur Barzani, operasyon başladıktan sonra, "Bu sorun Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi'ne taşınmış olan iç sorunudur, yani PKK ile Türkiye arasındaki bir sorundur" açıklaması yaptı. KDP, bir süre sonra operasyonun sürdüğü alanlara giden yollara konuşlanmaya ve güç yığdırmaya başladı. En son KDP'ye bağlı özel güçler, Xelîfan’da pusu kurdukları 6 HPG üyesini öldürdü.  
 
KDP'nin özel güçleriyle doğrudan çatışmalara müdahil olmasının nedenleri çokça tartışıldı. KDP'nin Türkiye ile imzaladığı petrol sözleşmesi, Barzani ailesine ait yüklü miktarda paranın Türk bankalarında yatıyor olması ve Türk şirketleriyle yaptığı ortaklıklar sıralanan bu nedenlerin başında geldi. Yine Irak merkezi hükümeti, Türkiye ve KDP arasında 9 Ekim 2020'de Şengal'in statüsünün yeniden belirlenmesi ve kurulan özerk yapının yıkılması için imzalanan anlaşmanın hayata geçirilmemesi de bu nedenler arasında gösterildi.   
 
GÖÇ VE EKOLOJİK TAHRİBAT
 
Şiddetli çatışmaların yaşandığı operasyon bölgesinde ciddi bir ekolojik yıkım da yaşandı. Savaş uçakları tarafından yapılan bombardımandan kaynaklı çıkan orman yangınlarında binlerce ağaç küle dönerken, binlerce dönüm tarım arazisi büyük zarar gördü. Ekolojik tahribat yangınlarla sınırlı kalmadı. "Güvenlik" ve "yol yapım" gerekçeleriyle bölgede bulunan binlerce ağaç kesildi. 
 
Kürdistan Parlamentosu Milletvekili Rêving Hirorî, konuyu, “Türk askeri Güney Kürdistan sınırları içerisinde konuşlandığı yerlerde kale gibi cepheler yapıyor. Türk askerleriyle birlikte bölgeye gelen çeteler ağaç keserek hırsızlık yapıyor. Sınırda ‘Nizare Tayê’ denilen bölgede yoğun bir orman vardı. Sabahtan akşama kadar gezseydiniz ağaçların yoğunluğundan güneşi göremezdiniz. O bölgede ağaçlar tamamen kesilmiş" sözleriyle gündeme getirdi. 
 
Operasyonlar nedeniyle çok sayıda yerleşim yeri boşaltıldı. Süleymaniye kentinde bulunan Hristiyan Arabulucular Takımı (CPT) raporuna göre, operasyonlar nedeniyle Hıristiyan köylerinin de aralarında bulunduğu 148 köy boşaltıldı. Raporda, kiliselerin yıkıldığı, bağ ve bahçelerin zarar gördüğü, Hıristiyanların mülteci konumuna düştükleri kaydedildi. Yine bombardıman sonucu yaşanan bazı sivil kayıplar da raporda yer aldı.  
 
KİMYASAL SİLAH KULLANIMI
 
Operasyonun 3'üncü ayından sonra Türkiye'nin kimyasal silah ve zehirli gaz kullandığı gündeme geldi. Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) son haftalarda kimyasal silah ve zehirli gaz kullanıldığına dair çok sayıda habere yer verildi. Son bir ayda Behdînan'da 500'ü aşkın kişinin hastaneye kaldırılması da bu iddiaları güçlendirdi. ANF'de yer alan HPG açıklamalarında da TSK'nin kimyasal silah kullandığına dair ifadelere yer verildi.  
 
YAŞANAN KAYIPLAR 
 
Son operasyonla birlikte, yıllardır tartışılan "Kayıplar gizleniyor mu?" sorusu bir kez daha gündeme geldi. HPG'nin "6 aylık bilanço" açıklamasına göre, operasyonlar boyunca 670 asker, polis ve korucu yaşamını yitirdi. HPG, ayrıca 6 ayda 38'i kimyasal silah sonucu olmak üzere 101 üyelerinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.  
 
Savunma Bakanlığı'nın sitesinde yer alan bilgilere göre ise, 6 aylık süreçte 156 asker hayatını kaybetti ve bunlardan sadece 25'i "Pençe operasyonlarında" yaşamını yitirdi.
 
GÜNGÖR'ÜN AKIBETİ
 
Sezai Güngör adlı askerin, Zap bölgesinde HPG'lilere teslim olurken silah arkadaşları tarafından öldürüldüğü iddiası da gündeme gelen bir diğer konu oldu. İlgili kurum ve yetkililer, HPG'nin kimlik ve kimi belgelerini paylaştığı Güngör'ün akıbetine dair herhangi bir açıklama yapmadı.  
 
Güngör'ün babası Sıtkı Güngör, olaya dair ajansımıza konuşmuş ve kendilerine bilgi verilmediğini aktarmıştı. Baba Güngör, "Burdur'daki komutanıyla görüştüm. Araştırdıklarını söylediler" demişti.  
 
GECE SAATLERİNDE AÇIKLAMA 
 
Bu süreçte en çok dikkati çeken konu ise, asker kayıplarına dair yapılan açıklamaların genelde gece geç saatlerinde yapılması oldu. Savunma Bakanlığı, 2018'de startı verilen ve daha sonra "Pençe" adı altında genişletilen operasyonlarda yaşamını yitiren neredeyse tüm asker kayıplarına dair bilgilendirmeleri akşam saatlerinde yaptı. Savunma Bakanlığı, sadece "Pençe" operasyonlarında yaşanan kayıpları değil, aynı zamanda bu süreçte Libya, İdlib ile Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşamını yitiren asker ölümlerinin çoğunu da gece saatlerinde açıkladı. 
 
Geçmiş yıllarda asker kayıplarını Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarını beklemeden duyuran medya kuruluşları da bu süreçte farklı bir yayıncılık sergiledi. Medya kuruluşları, sadece bakanlık açıklamalarıyla yetinerek, kimi zaman yaşanan kayıpları ya arka sayfalarında ya da alt manşetlerinde gördü.
 
MA / Gökhan Altay