'İstismar vakalarında çocuk değil fail korunuyor'

img

DİYARBAKIR - Çocuğa yönelik istismar vakalarının arttığına dikkat çeken Eğitim Sen Diyarbakır 2 No’lu Şubesi Eşbaşkanı Hasan Çıtrık, çocuğun değil, istismar failinin korunduğunu söyledi.  

Dünyada ve Türkiye’de sayısız çocuk, birçok yönden istismar ediliyor. Çocuğa yönelik cinsel istismar, en yaygın istismar biçimleri arasında yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2020 yılında paylaştığı rapora göre, 2-17 yaşları arasındaki 1 milyara yakın çocuk 2019 yılında fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddete maruz bırakıldı. 
 
The Economist’in 2019 yılındaki araştırmasına göre Türkiye, “Çocuklar için en güvenli ülke” sıralamasında 56,7’nci sırada yer aldı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) en son açıkladığı 2019 verilere göre ise suç mağduru olarak kayıtlara geçen 206 bin 498 çocuğun yüzde 15,2'si cinsel istismara maruz bırakıldı. Ancak bu tarihten sonra Türkiye’de resmi veriler artık paylaşılmıyor. 
 
Türkiye’de özel savaş politikasının bir parçası olarak özellikle bölge kentlerinde kendini gösteren taciz, tecavüz ve alıkoyma yöntemleri, bu kez çocuklar üzerinde deneniyor. Şırnak’ın Cizre ilçesinde bir okulda görevli öğretmenin 40’dan fazla öğrenciye cinsel tacizde bulunmasına rağmen sadece görev yerinin değiştirilerek korunmaya devam edilmesi, yine Siirt’te Molla Burhaneddin Medresesi’ne bağlı Kuran kursunda bir öğreticinin çocuğa tecavüz etmesi bunlardan sadece birkaç olay oldu. 
 
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır 2 No’lu Şubesi Eşbaşkanı Hasan Çıtrık, istismar vakalarının çocukların güvenli hissetmesi gereken ev, okul ya da Kuran kursu gibi yerlerde arttığına dikkati çekerek, olayın faillerinin değil, çocukların korunması gerektiğini vurguladı. 
 
VERİLER NEDEN PAYLAŞILMIYOR? 
 
İstismarın toplumsal bir sorun olduğunu söyleyen Çıtrık, okullarda, Kur’an kurslarında ve evlerde artan istismar vakalarının sadece “buz dağının görünen kısmı” olduğunu belirtti. Geçmiş yıllarda çocuğa yönelik cinsel istismar verilerinin resmi kurumlarca paylaşıldığını hatırlatan Çıtrık, “Paylaşmamak, yokmuş gibi davranmak sorunları çözmez. Türkiye’de kaç çocuğun istismara maruz bırakıldığının şeffaf bir şekilde paylaşılması gerekir ki bu sorunun vahametini herkes anlasın” dedi.  
 
AİLELER ÇOCUKLARINI DİNLEMELİ
 
Çocuk istismarının önüne geçebilmek için çocukların dinlenilmesi gerektiğini vurgulayan Çıtrık, “Çocuk okuldan ya da dışarıdaki herhangi bir yerden eve döndüğü vakit, yaşadıklarını anlatabilmesi için ona ortam sunmalıyız. Fakat biz bu soruları sormuyoruz ve bu yanlış bakış açısı çocuğun içe kapanmasına, çocuktaki bilginin çocukta kalmasına yol açıyor. Dicle ilçesinde okulda istismar edilen çocuklar yaşadıklarını ailelerine anlattı. Ancak aileler ilk olarak inanmadı. Daha sonra mezun olan bazı öğrencilerin de aynı öğretmen tarafından istismara uğradıklarını açıklamaları üzerine aileler çocuklarına inandı. Dolayısıyla olaylar çok farklı boyutlara geliyor ve biz çok geç kalıyoruz. Çocuk da böyle bir istismar edilme durumu yaşadığında önce anlamlandıramıyor, belli bir süre sonra, sistematik hale geldiğinde istismar olduğunu anlıyor. Çocuklar yalnızca cinsel istismara değil, duygusal, fiziksel, ekonomik ve daha çok farklı tanımlayabileceğimiz istismar türlerine maruz bırakılıyor” ifadelerini kullandı.
 
YETİŞKİNLER KORUNUYOR
 
İstismar olaylarında çocuklara inanılmaması ve fail kamu görevlisinin yargı tarafından korunmasına tepki gösteren Çıtrık, “Çocuk evde istismara maruz kalıyor annesi inanmıyor, okulda kalıyor öğretmenler inanmıyor. Çocuğun söyledikleri yerine yetişkinin söyledikleri doğru kabul ediliyor. Yasalarda artık katalog suçlarda ‘somut delil’ şartı getirildi. Oysa esas olan çocuğun beyanıdır. Çocuklar hiçbir zaman yalan söylemez, hele ki böyle durumlarda. İstismar bazen tesadüfü olarak ortaya çıkıyor, çocuk bunalıma giriyor ya da içine kapanıyor, daha sonra ne yaşadığını anlayabiliyoruz. Yasal düzenlemeler algıyı çok değiştirdi. Yalnızca yetişkinin söylemini esas alan bir yerde duruyor. Dolayısıyla bu durum kamu alanında gerçekleştiğinde kamu alanındaki birey, evin içindeyse evdeki birey korunuyor ve korunan çocuk olmuyor maalesef” diye belirtti.
 
Çıtrık, Çocuk İzlem Merkezleri’nin (ÇİM) yaygınlaşması, çocuk istismarı olaylarına daha profesyonel yaklaşan personellerin çoğaltılması gerektiğinin altını çizdi. 
 
ÇOCUKLARI KORUMALIYIZ
 
İstismara uğrayan çocukların korunması gerektiğini vurgulayan Çıtrık, “Maruz bırakıldığı yerlerden; okul, Kur’an kursu veya ev olabilir, alınarak kendini güvende hissedeceği yerler temin etmeliyiz. Tüm bireylere çocuk istismarına ilişkin eğitimler, okullarda da çocukların bedenlerinin nerelerine dokunulmaması gerektiğine dair eğitimler vermeliyiz. Çocuğun böyle bir davranışa maruz kaldığı zaman kime anlatması gerektiğini, istismara maruz bırakan kişinin tehditlerine boyun eğmemesi gerektiğini, özellikle bedenin kutsallığı, özel bölge tanımına ilişkin kapsamlı dersler vermeliyiz. Böyle durumlarda çocuğun kendisini suçlayacak zeminlere izin vermemeliyiz” şeklinde konuştu.
 
MA / Eylem Akdağ