Barış anneleri beraat etti

img

İSTANBUL - Barış Annelerinin de aralarında olduğu 15 kadının yargılandığı davada, 14 kişi beraat etti, Memduhe Biçerman’a 1 yıl 8 ay ceza verildi.

 
İstanbul’da 5 Mayıs 2018’de gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bursa eski Milletvekili Asiye Kolçak ve Barış Annelerinin de aralarında bulunduğu 15 kadın hakkında, “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddialarıyla açılan davanın karar duruşması görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sadece avukatlar katıldı. 
 
DOSYAYI HAZIRLAYANLAR TUTUKLU  
 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada ilk olarak söz verilen Aynur Daşdöğen’in avukatı Erman Öztürk, dosyayı hazırlayan polis ve savcının Fetullah Gülen Cemaati soruşturması kapsamında tutuklu olduğunu aktardı. Öztürk, bu nedenle suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Müvekkilinin Barış ve Demokrasi Partisi’nde (BDP) yönetici olduğu sırada katıldığı basın açıklamaları ve eylemlerde attığı sloganlar nedeniyle yargılandığına dikkati çeken Öztürk, “Mütalaada hangi eylemde ne sloganı atılmışa dair bir veri veya kayıt söz konusu değil. Müvekkil, barışçıl ve demokratik talepleri için ve düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında eylemlere katılmış olabilir. Bunlar suç değildir. Ortada herhangi bir şiddet veya nefret söylemi yok” dedi. 
 
10 YIL ÖNCEKİ TAPELER
 
Öztürk, müvekkilinin cenazelere katıldığı ve siyaset akademisine gittiği iddia edildiğine işaret ederek, "Bu bahsedilen konulara katılmamış. Katılsa dahi suç mu olur? Hayır. Ayrıca 10 yıl önce yapılan telefon görüşmeleri üzerinden suçlanıyor. Siz 10 yıl önce yapılan telefon görüşmelerini hatırlıyor musunuz? Hakkında toplatma kararı olan kitaplar da suç unsuru olarak gösterilmiş. Bunlar delil olarak sunulamaz. Beraat verilmesini istiyorum” talebinde bulundu. 
 
SIRRI SÜREYYE ÖNDER FOTOĞRAFI
 
Yargılanan Ayten Ay’ın avukatı Özgür Kayacı, mütalaada müvekkilinin “BDP Eşbaşkanı” olmasının "örgüt üyesi ve yöneticisi" olduğuna delil olarak gösterildiğini söyledi. Müvekkiline PKK Lideri Abdullah Öcalan için eylemleri organize ettiği yönünde suçlamalar yöneltildiğini ancak buna dair dosyaya bir delil konulmadığını belirten Kayacı, baskın sırasında duvarda bulunan Sırrı Süreyya Önder’in posterinin de dosyada suçlama konusu yapıldığını kaydetti. 
 
Bir kızın kaçırılmasında müvekkilinin çözüm için arabuluculuk ettiğini söyleyen Kayacı, “Bu suçlama ve olmayan delillerle örgüt üyesi ve yönetici olduğunu iddia edip, bu doğrultuda ceza veremezseniz” dedi. 
 
Elif Berk’in avukatı Recep Tosun, müvekkilinin Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan bir yazı nedeniyle suçlandığını ifade etti. Bu yazının Abdullah Öcalan’a övücü nitelik taşıdığı değerlendirilmesinin yapıldığını aktaran Tosun, bunun suç sayılamayacağını vurguladı. 
 
‘SARI, KIRMIZI, YEŞİL' SUÇLAMASI
 
Reyhan Akgül’ün avukatı Ahmet Ece, BDP ve kadın çalışmalarının kriminalize edilmeye çalışıldığına söyledi. Ece, Abdullah Öcalan’ın doğum gününe katılımın ve ev baskınında el konulan yeşil, kırmızı ve sarı renkteki bayrak ve flamanların da suç sayıldığını paylaştı. Ece, “Sadece bunlara bakarak aslında ne yapılmaya çalışıldığını görebiliriz. Hakim bey, hukuk aklını egemen kılmak zorundayız" diye kaydetti. 
 
Ece, müvekkilinin katıldığı iddia edilen toplantılara da katılmadığını ve buna dair dosyada delil bulunmadığını vurguladı. 
 
CEZAEVLERİNE KART GÖNDERİLMESİ
 
 Asiye Kolçak, Arife Çınar, Memduhe Biçerman ve Zeynep Calıhan’ın avukatı Nagihan Avçil, dosyada yer alan gizli tanığın duruşmaya getirilmediğine işaret etti. Gizli tanık ifadesinin de tek başına hükme etki edemeyeceğini ifade eden Avçil, “Bu durum anayasada açık bir şekilde yazılı olarak duruyor. Ayrıca müvekkillerimin cezaevine kart göndermesi de suç unsuru olarak yer almış" ifadelerini kullandı. 
 
Avçil, açlık grevi eylemlerine katılmanın ve kadın örgütleri içerisinde yer almanın suç sayılamayacağını kaydetti. "Herkesin siyaset yapma özgürlüğü var" diyen Avçil, "Burada şu an Kürtlerin anneleri yargılanıyor. Sadece farklı düşündükleri için yargılanıyor. Hepsinin beraatini talep ediyorum” dedi. 
 
Yeşim Keleş’in avukatı Bülent Çaban, "legal siyasetin" yargılandığını ifade etti. Çoban, mütalaaya değinerek, "Giriş cümlesinde BDP’nin ‘eski üyesi’ diye ifade var. Yeni üyesi olsa ne fark eder? Savcı eski üyesi diyerek nereye varmak istemektedir?" diye sordu. 
 
KATILMADIĞI TOPLANTIDAN YARGILANIYOR
 
Canşah Çelik’in avukatı Burcu Gül, Çelik’in cezaevinde olduğu sırada dışarıda yapılan bir toplantıya katıldığı gerekçesiyle yargılandığını ifade etti. Gül, “Haydar diye bir gizli tanık ifadesi ile tutuklandı. Ayrıca içerde olduğu sırada yine bu kişi tarafından toplantıda olduğu iddia edildi ve yeniden soruşturma açıldı. Müvekkilim bu gizli tanığın verdiği ifadelerle tutuklandığı dosyadan beraat etti. Bir diğer dikkat çekici suçlama ise ‘Cumartesi Anneleri.’ Bilindiği üzere yıllardır gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için sokakta eylemdeler. İddianamede ‘Cumartesi Anneleri’ siyah puntolarla yazılmış. Sanki bir örgütmüş gibi" diye konuştu. 
 
'KAPALI TELEFON' DELİLİ  
 
Serap Mutlu ve Emine Erbek’in avukatı Jiyan Kaya, DÖK’ün yasal olduğunu vurguladı. Kaya, müvekkilinin DÖK toplantılarına katıldığına dair bir delilin sunulmadığına dikkati çekti. Kaya, “DÖK’ün toplantısı sırasında yani yapıldığı saatlerde müvekkilimin telefonu kapalı olduğu için ‘telefonu kapalı ise toplantıya katılmıştır’ değerlendirmesi yapılıyor. Bu akıl dışı durumu izah etmekte zorlanıyorum. Ortada bir ispat var mı, yok" dedi. 
 
BERAAT 
 
Mahkeme heyeti, avukatların savunması ardından karar vermek üzere duruşmaya ara verdi. Mahkeme, Ayşe Yıldız, Ayten Ay, Elif Berk, Serap Mutlu, Emine Erbek, Reyhan Akgül, Arife Çınar, Asiye Kolçak, Zeynep Calıhan, Canşah Çelik, Hatice Kocaman, Aynur Daşdöğen, Yeşim Keleş ve Fatıma Kaya hakkında beraat kararı verdi. Memduhe Biçerman hakkında ise, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıl 8 ay ceza verildi.