Urfa'da verilen cezayı tamamlayan 3 tutuklu tahliye edilmiyor

img
URFA - Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde cezalarını tamamlayan ve tahliye edilmesi gereken İsa Binici, Osman Ay ve Adil Demir’in infazı "disiplin cezası” gerekçe gösterilerek yakıldı ve tahliyeleri engellendi. 
 
Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan İsa Binici, Osman Ay ve Adil Demir’in infazları İdare ve Gözlem Kurulu’nun (İGK) 28 Haziran 2021’de aldığı kararla yakıldı. Koşullu salıverilme hakkından yararlanması beklenen 3 tutuklunun infazı, İGK’nin oy birliğiyle verdiği kararda “iyi halli olmadıkları” gerekçe gösterilerek yakıldı. Verilen karara gerekçe ise, Urfa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ile “kaldırılan kesinleşmemiş disiplin cezasında İnfaz Hakimliği'nin ısrarı.”
 
Tutuklulara disiplin cezası verilen söz konusu olay, 7 Ekim 2021 tarihinde yaşandı. Koğuş değişikliği dayatmasını kabul etmeyen ve kararın yasal gerekçesini öğrenmek isteyen tutuklular, robokop giyimli yaklaşık 40 gardiyan ve 3 müdürün şiddetine maruz kalmıştı. Cezaevinin kamera görüntülerine de yansıyan saldırı ardından şiddet ve işkence gören tutuklulara disiplin soruşturması başlatılarak, aile görüş yasağı dahil bir çok farklı cezalar verildi. İnfaz Hakimliği'nin de onayladığı soruşturma ardından tutuklu avukatlarının yaptığı itiraz ile karar, “masumluk karinesine aykırı” denilerek Urfa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldı. İnfaz Hakimliği, gönderilen kararı kesinleştirmeyerek, Urfa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını kanun yoluyla bozma yoluna başvurarak itiraz etti. Karara bağlanmayan süreç ise İGK'nin tutukluların infazını yakmasına gerekçe yapıldı. 
 
SORUŞTURMA GEREKÇESİ
 
Tutuklulardan İsa Binici’nin avukatı aynı zamanda Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa Şubesi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Ayşe Şehriban Demirel, tutukluların infazlarının yakılmasını hukuksuzluk olarak değerlendirdi. 7 Ekim’de haklarını talep eden tutuklular hakkında soruşturma yürütüldüğünü ifade eden Demirel, o günü şu şekilde anlattı: “Bu arbede ardından siyasi mahpuslara karşı İnfaz Hakimliği disiplin soruşturması başlatıyor. Olayda, o gün cezaevi idaresi, müdürler, infaz memurları ve robokop giyimli görevliler eşliğinde koğuşa geliyorlar.  Siyasi mahpuslara koğuş değişikliği olacağı söyleniyor, ancak her hangi bir yasal dayanak belirtilmiyor ve açıklama yapılmıyor. Mahpuslar bunun üzerine tartışmaya giriyorlar. Haklarını ve yasal taleplerini beyan ediyorlar. Cezaevi idaresi herhangi bir yasal dayanak göstermediği gibi işkence ve kötü muamele ile koğuş değişikliği gerçekleştirdi. Bu değişiklik sırasında mahpusların söylemleri ve haklarını talep etmeleri durumu cezaevi idaresince disiplin soruşturması açılmasına gerekçe yapıldı.”
 
‘KESİNLEŞMEMİŞ SORUŞTURMA BAHANESİ’ 
 
Cezaevi idaresinin başlattığı disiplin soruşturmasının İnfaz Hakimliği'nce onaylandığını, ancak yaptıkları itiraz sonucunda İnfaz Hakimliği'nin kararının “masumluk karinesine aykırı” olması sebebiyle Urfa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesince kaldırıldığını kaydeden Demirel, “Mahkeme, koğuş koğuş toplu bir değerlendirme yapıldığı için kişilerin durumlarının tekrar değerlendirilmesi talebiyle kararı kaldırıyor ve İnfaz Hakimliği’ne gönderiyor. İnfaz Hakimliği de bu kararı kesinleştirip kanun yararına bozma yoluna götürmesi gerekirken, kaldırılan kararı kesinleştirmiyor. İnfaz Hakimliği, Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını kanun yoluyla bozma yoluna başvurarak itiraz ediyor. Süreç bu şekilde devam ediyor. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu konuda karar vermiyor oluşu ve İnfaz Hakimliği'nin verilen kararı uygulamayışı, son olarak Adalet Bakanlığı'nın da süreyi uzatmasından kaynaklı cezaevi idaresi kesinleşmiş disiplin cezası olmamasına rağmen bu gerekçe ile mahpusların koşullu salıverilme taleplerini reddetti” dedi.
 
‘İNSAN HAKLARINA AYKIRI’
 
Bu durumun açıkça insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu ifade eden Demirel, son dönemlerde yapılan düzenleme ve değişiklikler ile İGK’nin çeşitli bahanelerle tutukluların infazını yaktığını kaydetti. Demirel, şunları söyledi: “3 tutuklunun da onaylanmış bir disiplin cezaları yok. İGK’nin verdiği karar hem uluslararası hem de ulusal hukuka aykırı olduğu gibi bu insanların da özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ediyor. Anayasa, AYM ve AİHM kararlarında da yer alan masumiyetlik ilkesi, 'suç isnadı bulunan bir kimse aleni bir yargılama sonunda kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı verilmeyinceye kadar bu kişi kanun önünde suçsuz sayılır' der. Somut olayımızda da 3 mahpusun onaylanmış bir cezası yok. İGK’ye son dönemde verilen yetkiler ve İGK’nin bu yetkileri kötüye kullanması sebebiyle özellikle siyasi mahpuslar başta olmak üzere cezaevlerinde birçok hak ihlalinin oluşmasına neden oluyor. İGK yaptığımız itirazı reddetti ve hala aynı hukuka aykırı kararı devam ettiriyorlar. Bir bütünü ile cezaevi idaresi, infaz hakimliği ve diğer yetkililer bu tarz keyfi kararlarla kişilerin özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ediyor.”