Güleryüz: Muhalefet Rojava işgaline açıktan, cesaretle karşı çıkmalı

ANKARA - Yaz boyunca sokak sokak, mahalle mahalle çalışacaklarını belirten HDP Örgütleme Komisyonu Eşsözcüsü Mahfuz Güleryüz, iktidarın gündemde tuttuğu Rojava operasyonuna ilişkin muhalefete “Bu işgale açıktan, cesaretle karşı çıkın” çağrısında bulundu.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 5’inci Olağan Büyük Kongresi ardından yeni dönemde çalışmaları, politikaları ve stratejilerini, yeni yönetim yapısıyla 16-17 Temmuz’da masaya yatırdı. Kadın Meclisi ve Parti Meclisi (PM) toplantıları ardından 18 Temmuz’da ilk Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısını gerçekleştirdi. Yaz boyu parti yönetimi ve milletvekilleriyle sahada olmayı planlayan HDP, 2023 Haziran seçimleri politikalarını ve yeni dönem mücadelesine dair sokak sokak, mahalle mahalle çalışma yürütecek.
 
 
Kongre ardından yeniden Örgütlenme Komisyonu Eşsözcülüğü’ne seçilen MYK üyesi Mahfuz Güleryüz, yeni dönem politikaları, demokrasi ittifakı çalışmaları ve gündemdeki gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı’na konuştu.
 
Önemli bir kongre geliştirdiklerini dile getiren Güleryüz, kongrelerinin Türkiye kamuoyu tarafından merakla izlendiğini ve on binlerin katılımıyla güçlü mesaj verdiklerini söyledi. Katılan yurttaşlara teşekkür ederek, sözlerini sürdüren Güleryüz, yeni dönemde konferans ve kongre kararları olan yüzyılını geride bırakan Cumhuriyet’i demokratikleştirme mücadelelerine de devam edeceklerini kaydetti. Cumhuriyet’in mevcut haliyle devam edemeyeceğine dikkati çeken Güleryüz, “Demokratikleştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Yüz yılda yaşanan bütün kriz süreçlerini tek tek ele aldık. Türkiye’de kimliklere, inançlara, gençlere dönük politikalarını yeniden ele alıp, çözümler üretmek gerekiyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu kriz ve savaş sürecini tartışan, çözüm üreten bir noktadan yaklaşıyoruz. Yüz yıldır çözülmeyen ve kronik hale gelen sorunları çözmeye dair politikalarımız var” dedi.
 
‘BİR İTTİFAK HEDEFLİYORUZ’
 
Demokrasi ittifakı çalışmalarının da yeni dönem de daha da yoğunlaşacağının sinyalini veren Güleryüz, bu kapsamda partilerinin çağrısıyla bir araya gelen kurum ve partilerin önümüzdeki günlerde hazırladıkları çalışmayı kamuoyuna deklare edeceğini vurguladı. Ortak mücadele birliğiyle bir araya geldikleri parti ve kurumların açıkladığı deklarasyonla daha somutlaşacağını ifade eden Güleryüz, “Demokrasi ittifakımız bununla sınırlı değil. Biz bütün toplumsal dinamiklerle gerçekleştirmek istiyoruz. Esasen demokrasi ittifakı dediğimiz salt siyasi partilerle sınırlı kalmayan toplumun bütün kesimleriyle, dinamikleriyle ortaklaşan bir ittifaktan bahsediyoruz. İnanç örgütleriyle, ekolojik hareketlerle, kadın, gençlik, emek-meslek örgütleriyle ortaklaşan bir ittifak sürecinin yaşanması gerekiyor. Siyasetin bir araya gelmesiyle Türkiye bu kriz sürecinde çıkamaz. Dolayısıyla siyaseti sadece partilere bırakan değil, toplumun bütün kesimlerini siyasetin öznesi haline getiren bir yerden yaklaşarak, demokrasi ittifakı kurmayı hedefliyoruz. Bu konuda kongremiz çok önemli bir göstergeydi. Buna uygun bir yerden yaklaşan demokrasi ittifakını oluşturan bir çalışma planımız olacak” ifadelerini kullandı.
 
‘SAHADA OLACAĞIZ’
 
Yaz boyunca saha çalışmalarını da sürdüreceklerini anlatan Güleryüz, şöyle devam etti: “1 Eylül’ü de kapsayan bir planlama koyduk önümüze. Bu yaz ayını mahalle mahalle, sokak sokak halkla bir araya gelen, sorunlarını dinleyen, çözüm arayan bir planımız var. Sorunlara doğru söz kuran bir HDP gerçekliğini Türkiye kamuoyuna taşıyacağız. Çeşitli mitingler, halk buluşmaları, emek-meslek örgütleri, sivil toplum örgütleriyle bir araya geleceğiz. Esnaf, mahalle, köy, kent ziyaretleri yoğun bir şekilde gerçekleştirilecek. Ziyaretlerin bir amacı da kongrede güçlü bir mesaj veren halkımıza, üyelerimize bir teşekkür etme ziyareti olacak.”
 
‘MUHALEFET İŞGALE AÇIKTAN KARŞI ÇIKMALI’
 
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyon zemini oluşturmaya çalışmasına da değinen Güleryüz, “Türkiye’deki tüm muhalefetin ve demokrasi güçlerinin gözü ve kulağının olması gereken yer burasıdır. Erdoğan toplumda yeniden bir rıza üretme çabasıyla Rojava’ya müdahale etmeyi hedefliyor. Erdoğan’ın, AKP-MHP iktidarının elinde kriz alanı kalmamış. Tek kriz alanı olarak gördüğü ve bunu kullanacağı alan Rojava’ya müdahale, saldırı, işgal girişimidir. Toplumda rıza üretme aracı olarak bunu görüyor. Kitleleri konsolide edebilmenin yöntemi işgal harekatıdır. Burada AKP-MHP’nin kendini var etme planı olduğunu görmek gerekiyor. Toplumun bütün dinamikleri bunu görmelidir. Özellikle muhalefet partileri AKP-MHP’nin kendini devam ettirme projesi olarak ortada olan bu işgale açıktan, cesaretle karşı çıkmaları gerekir. Yeniden AKP’nin iktidar olmasının kapısını kapatması gerekir” diye konuştu.
 
‘İKTİDAR HER TÜRLÜ TAVİZİ VEREBİLİR’
 
Erdoğan’ın Rojava’ya operasyon için uluslararası kamuoyundan istediği rızayı henüz alamadığını ifade eden Güleryüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP, Türkiye’yi peşkeş çekerek, devletlerden rıza almaya çalışıyor. Bu konuda çok ısrarcı hem ABD hem de Rusya’ya nezdinde her türlü girişimi yaptı. Kamuoyuna yansıyan kadarıyla ABD, Rusya ve İran’ın da peşinen ‘evet’ demediğini görüyoruz. Ancak bu konuda Erdoğan, politikasının çok usta olduğunu halkımızın ve muhalefetin bilmesi gerekiyor. Erdoğan, ülke kaynaklarını peşkeş çekme konusunda tereddüt göstermiyor. Emperyal güçlere verilecek tavizler karşısında Erdoğan’a yeniden geçiş izni verilebilir. Muhalefet, Rojava’ya gerçekleştirilecek işgalin halklar çıkarına olmadığını bilmesi ve buna karşı net tavır alması gerekiyor. İşgale karşı çıkmamak Anadolu çocuklarının ölümlerine göz yummadır. Yoksul insanların aşının, ekmeğinin savaşa harcanmasıdır. AKP’nin yeniden kendini iktidar etmenin yöntemidir. Türkiye halklarının çıkarı olmadığını çok net görüyoruz. O zaman hepimiz bu sürece karşı durmalı, hayır demeliyiz. Savaş politikalarına karşı muhalefet etmek hem bizim hem de diğer muhalefet güçlerinin misyonudur” ifadelerini kullandı.  
 
‘TECRİDE NET KARŞI ÇIKMAK GEREKİR’
 
Muhalefetin Kürt sorunu ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı duruşunu da eleştiren Güleryüz, şunları söyledi: “Muhalefet İmralı’da uygulanan tecridi bir mayınlı alarak, görüyor ve bundan ısrarla kaçıyor. Bu meselenin hem siyasi hem de hukuki boyutu var. Tecrit, Türkiye’nin kendi hukukuna da aykırıdır ve bunu topluma doğru anlatmak gerekir. Bu hem bizim işimiz hem de muhalefetin işidir. Muhalefet bu konuda tutumunu çok net ortaya koymalı. İmralı’da devam eden tecrit politikası ülkenin çıkarına uygun değildir. İktidarın İmralı’da kurmuş olduğu rejim Türkiye’ye yayıldı. Orada kurulan denklem, Türkiye’deki bütün kesimlere politika olarak uygulandı. Toplum tecrit altına alınmıştır. Bu açıdan muhalefetin cesurca tecridin hukuki ve insani olmadığını ifade etmesi gerekiyor. Ürkek, korkak itiraz edilecek bir mesele değil. Kürtlerin artık buna tahammülü kalmamıştır. Muhalefetin de bu realiteyi görmesi gerekir.” 
 
‘ÖCALAN’IN SÖZÜ TOPLUMA ULAŞMALI’
 
Öcalan’ın devreye girmesi halklar arası barışı canlandıracağının altını çizen Güleryüz, şunları ifade etti: “Sayın Öcalan konuştuğunda, fikirlerini doğrudan topluma ulaştırdığında Türkiye toplumunda muazzam bir gelişme, yeni arayışlara yoğunlaşma süreçlerine giriliyor. Savaş yerine barışın konuşulduğu bir süreç başlıyor. Yüzyıllık çözülmeyen bir problem var ve Sayın Öcalan çok net bir şekilde sorunu çözeceğini söylemiştir. Bunu bütün dünya kamuoyuna deklare etmiştir. Hepimizde onun etkili bir gücünün olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla biz yürütülen spekülasyonların, dezenformasyonun bitirilmesini Sayın Öcalan’ın doğrudan kendi sözünü toplumla buluşturması gerektiğini her defasında söylüyoruz. Bu alan siyasi partilerin kendi kirli politikaları için kullanabileceği bir alan değildir. Muhalefet AKP’nin dezenformasyonuna karşı çıkmalıdır. Sayın Öcalan’ın rolünü göz ardı etmeden, düşünceleri topluma ulaşabilmelidir. Muhalefete çok büyük bir rol düşüyor. HDP olarak, sözümüzü söylüyor, çağrımızı yapıyoruz. Bu sadece HDP’nin gündeminde olması gereken bir gündem değil. Türkiye demokrasi güçleri başta olmak üzere bütün muhalefetin bu alanı AKP-MHP’nin elinden çıkarması, doğru bir rotaya oturtması gerekir.”
 
‘HEDEF ALINAN KÜRTLERDİR’
 
HDP’nin iktidar tarafından kriminalize edilmeye çalışılmasına dair de konuşan Güleryüz, şöyle konuştu: “Bu halen Kürt gerçekliği ve realitesinin kabul edilmemesi gerçekliğidir. Burada kriminalize edilen HDP değil. Kürtlerdir. İktidar iyi bir mühendislik çalışması yürütüyor. Muhalefetin çeşitli kesimleri bu politikadan etkileniyor ve benzer söylemlere geliniyor. HDP, bu ülkenin bütünlüğü içerisinde demokratik siyaset yapmaya özen gösteren, bunun için her türlü çabayı ortaya koyan, programı ve tüzüğüyle kendisini Türkiye’ye ifade etmiş bir yapıdır. Bu söylem HDP’yi kriminalize etme, Türkiye halkıyla buluşturmamanın ısrarıdır. Türkiye toplumunun artık bu 40 yıllık söylemi yemediğini, itirazların geliştiğini görmekteyiz. Bu söylemin önümüzdeki dönemde daha da boşa çıkarılacağını göreceğiz.” 
 
‘KÜRT İNKARININ GELDİĞİ NOKTA ZAXO KATLİAMIDIR’
 
Kürt inkarının son örneğinin Zaxo’nun Perex köyüne yönelik katliam saldırısı olduğunu vurgulayan Güleryüz, sözlerini şöyle tamamladı: “Yüz yıllık inkar politikasının yansımasıdır. Coğrafyamızın Kürtsüzleştirilmesi politikasıdır. Ulus devlet modellerinin, Ortadoğu sahasında yürüttükleri inkar politikasının bir yansımasıdır. Dolayısıyla da bu zihniyetin işlediği yeni bir insanlık suçudur. Ve bir Roboski’dir. İnsani, vicdan bunu asla kabul etmemeli ve en net tutumu almalı.” 
 
MA / Berivan Altan