‘Kobanê Davası MHP Genel Merkezi’nde kurgulanıyor’

img
ANKARA - Devletin Kobanê Davası’nda hâkim rolünü üstlendiğine dikkat çeken avukat Hadi Cin, davanın iktidar ortağı MHP’ye bırakıldığını belirterek, “MHP bu davaları kendi genel merkezinde kurguluyor” dedi.  
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da içinde bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nın 15’inci duruşması bugün başlıyor. Mahkeme heyetinin tanık dinleme usulü ve savunmanın sınırlandırılmasına dair yoğun itirazların gerçekleştiği Kobanê Davası’nda 14’üncü duruşmayı değerlendiren Selahattin Demirtaş’ın avukatı Hadi Cin, dava sürecinde yaşanan hukuksuzlukları anlattı. 
 
Mahkeme heyetinin dosyayı tahkim etmek ve iddianameyi somutlaştırmak için organize bir biçimde tanık arayışına girdiğine dikkat çeken Cin, “Devlet, tüm kurumlarıyla beraber bu soyut iddiaların altını doldurmak için çabalıyor. EGM TEM Şubeleri aracılığıyla cezaevlerinde tutuklu bulunan kimi kişileri istediklerini söylemeleri adına ikna etmek için çalıştıklarını görüyoruz” dedi.
 
FORMALİTE BİR YARGILAMA
 
Davanın Kobanê eylemleri ve HDP MYK’sinin söz konusu tweet kapsamında “çöktüğünü” dile getiren Cin, “Her halükârda bu dava iddiaların çürütülmesiyle ortadan kalkmaya mahkûm bir dava. Dava başlarda bir siyasi kumpas ve tasfiye davası pozisyonunda iken, 3 ve 4’üncü duruşmadan sonra mahkemenin, ‘acaba biz bu davayı sanıklar yönünden TCK 302’ye çekemez miyiz’ düşüncesi sonrası yoğun bir tanık arayışı başladı. Sonrasında siyasi rehinelerin ve avukatların savunması dahil tüm hakları hiçe sayıldı. Tamamen formalite bir yargılama haline geldi. Mahkeme ve ona talimat yağdıranlar, organize bir şekilde bir dava mühendisliği yürüterek siyasi tasfiyeyi gerçekleştirme amacıyla çalıştı” diye konuştu.
 
‘EVLERE ŞENLİK TANIK İFADELERİ’
 
Tanık ifadeleri ve dinlenme biçimlerine ilişkin “evlere şenlik” diyen Cin, tanıkların ne zaman ve ne şekilde dinleneceği konusunda yargılanan siyasetçilere ve avukatlarına bilgi verilmesi gerektiğini ifade etti. Cin, “O insanların ve avukatlarının soru sorma hakkını kullanabilmesi için hazırlık fırsatı vermek zorundasınız. Bütün bunlara rağmen özellikle 14’üncü duruşmada dinlenen tanık beyanları arasında büyük çelişkiler görülüyor. Kamuoyunda insanlar şunu demeyecek mi? Yıllardır HDP belediyeleri PKK’ye para göndermekle suçlanıyor. Türkiye kamuoyunun büyük bir kısmı buna inandırıldı. Davada dinlenen gizli tanıklardan bir tanesi çıktı dedi ki, ‘PKK, HDP’ye para gönderiyor.’ HDP’yi kriminalize etmek için bütün yöntemlere başvuruyorlar” şeklinde konuştu.
 
‘TANIKLARIN YALANLARI İSPATLANDI’
 
Dinlenen gizli tanıkların alenen yalan söylediğini ifade eden Cin, tanık koruma kanunu kapsamında kişinin kimliğinin gizlendiğinin belirtildiği, tanığın yalan söylediğinin anlaşılması sonrasında ise gizliliğin kaldırılması ve tanık hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini aktardı. Cin, şöyle konuştu:  “Yalan tanıklık ile mahkemeyi aldatmış oluyorlar. Hukuk düzenini kullanmış oluyor. Bu çok vahim bir suçtur. En ufak bir yalan şüphesinde mahkemenin dikkatli davranması gerekiyor ama gizli tanıkların tamamının yalan söylediği çelişkileriyle ve yanlış teşhisleriyle ispatlandı.” Cin, bu nedenle mahkemeden suç duyurusu talebinde bulunmalarına rağmen sonuç alamadıklarını söyledi.
 
BİRLEŞEN DOSYA TANIKLARI
 
Siyasetçiler hakkında Kobanê protestolarının gerçekleştiği 2014 yılından önce ifade veren tanıkların “birleşen dosya tanıkları” sıfatıyla Kobanê Davası’nda beyanlarının alınmasına tepki gösteren Cin, “Burada insan aklına hakaret var. Avukat ve siyasetçilerin tüm değerleri hiçe sayılıyor. Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, 2012 yılında Hakkari’de örgüt mensuplarıyla karşılaşmıştı. Orada bulunan bir gazeteciyi bu davaya tanık olarak getirdiler. O kişi sadece o karşılaşmaya tanıktı. Mahkeme tanığa, ‘hazır gelmişken Kobanê olaylarıyla ilgili bir şey söylemek ister misin’ diyor. Siz bir tanığı bir olayı bildiği için dinlersiniz” ifadelerini kullandı. Cin, ayrıca siyasetçilerin savunmalarının bitmeden tanık dinlenmesine geçildiğini, nedeninin ise siyasetçiler için “tutukluluk devam gerekçesi üretmek” olduğuna dikkat çekti.
 
‘DAVA MHP GENEL MERKEZİNDE KURGULANIYOR’
 
Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Kobanê Davası’nda müşteki sıfatıyla yer aldığını hatırlatan Cin, devlet aygıtının icat edilmesinden bu yana gerçekleşen yargılamalarda “tarafsızlık” meselesinin öne çıkarıldığını hatırlatarak, “Peki devlete karşı işlenen suçlarda devlet kendi davasının hâkimi olmuyor mu? Devlet, Kobanê Davası’nda bütün kurumlarıyla kendi davasının hâkimi. Delil toplayan da şikayetçi olan da yargılayan da devlet. Buna karşın muhalif olanların bununla mücadele etme imkânı sınırlıdır. HDP’yi kapatma davası ve Kobanê Davası AKP-MHP ortaklığının MHP’ye bırakılmış alanıdır. Burada serbestçe cirit atabiliyorlar. MHP bu davaları kendi genel merkezinde kurguluyor. Alt yapısını ise kendi hukukçuları hazırlıyor” ifadelerini kullandı.
 
KOBANÊ DAVASI’NDA SUÇ!
 
Yasalarla korunan Çözüm Süreci’nde gerçekleşmiş ve o dönem suç sayılmayan eylem ve söylemlerin süreç bitince yargı konusu olduğunu dile getiren Cin, “Çözüm Süreci, Kürtler açısından tarihin en onurlu süreçlerinden biridir. 6551 sayılı yasanın 4’üncü maddesine göre Çözüm Süreci için yürütülen faaliyetlerin hiçbiri hiç kimseye suç olarak istinat edilemez. Kandil’e giden HDP yöneticileri kafasına göre mi gittiler? Tamamen devletin bilgisi dahilinde barışın sağlanması için heyet olarak görev yaptılar. Ancak orada çekilen fotoğraflar bile Kobanê iddianamesinde var” diye konuştu.
 
‘İDDİANAME FİS KÖYÜ’NDEN BAŞLIYOR’
 
Savunma sürelerinin sınırlandırılması sonrası davanın adli tatilde de devam etmesi kararını hatırlatan Cin, mahkeme heyetinin hızlanma çabalarının işe yaramadığını ifade etti. Bitmez bir deva üretildiğini kaydeden Cin, “Kürt siyasi hareketinin son 20 yıldaki tüm açıklamaları dosyaya eklendi. Tüm konuşmalar boca edilmiş. Birleşen davalar da eklendi. Acele ediyorlar ama bizi zaman açısından sıkıştırmalarına rağmen bu davanın tüm işlemlerinin bitmesi, savunmaların alınması, esas hakkında mütalaa verilmesi, mütalaaya karşı yeniden savunma yapılması çok zaman alacak. Savunmaları bir gün ile sınırlandırmak siyasetçiler için bir hakarettir. Siz hem bu kadar suçlama yapacaksınız hem de ‘bütün bunlar için bir gün savunma yapın’ diyeceksiniz. İddianame Fis köyünden başlıyor, örgüt hiyerarşisi ve yapısından siyasetçilere bağlıyor ve diyor ki, ‘sen işte bunun parçasısın.’ Sen böyle bir tez ortaya koyuyorsan ben de anti tezimi gerekirse dünya tarihinin tüm yargısal örneklerini üzerinden sürdürürüm. İstiklal Mahkemelerini de anlatırım, 49’lar davasını da” diye ifade etti.
 
Mahkemeye kamuoyu önünde talimatlar yağdırıldığını belirten Cin, son olarak şunları söyledi: “Özellikle Erdoğan mitinglerde ‘bu insanları bırakamayız’ dedi. AİHM kararları uygulanmadı. Devletin kendi Anayasa’sını tanımadığı ve bu konsepti hakiminden personeline yürütecek kadrosunu oluşturduğu bir dava söz konusu. Ancak hemen yarın hüküm kurulsa bile bu kararın, ‘siyasetçileri bu şekilde tasfiye ederiz’ diye düşünenlerin aleyhine sonuç vereceğine eminim.”