Dokunulmazlığın kaldırılması: Oy için bedel ödeyen halk geri adım atmaz

img
ANKARA - AKP’nin dokunulmazlıkları kaldırma politikasıyla sonuç alamayacağını dile getiren HDP’li Züleyha Gülüm, “Böyle bir mücadeleden gelen halk baskıyla geri çekilmez. Sonuç alabilecek tek şey Kürt sorununun demokratik çözümüdür” dedi.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması için Adalet ve Anayasa Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon, 26 Temmuz’da toplandı. Bir kez daha AKP tarafından Meclis’te elde ettiği çoğunluk Kürt siyasetçiler için Demokles’in kılıcı gibi sallanırken, küçük ortağı MHP ve İYİ Parti milletvekillerinin de ortak olmasıyla Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar çıktı.
 
Türkiye tarihine ilk olarak 1994’te Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla gündeme gelen dokunulmazlıkların kaldırılması, AKP döneminde sistematik bir hale dönüştü.
 
1994 VE 2016
 
1994'te Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Şırnak bağımsız milletvekili Mahmut Alınak'ın dokunulmazlığının kaldırıldığı Meclis tarihinde ikinci kez AKP’nin Anayasa’da yaptığı geçici değişiklikle birlikte 20 Mayıs 2016’da CHP’nin de desteğiyle dokunulmazlıklar kaldırıldı. HDP’li 23’ü kadın 55 milletvekili AKP darbesi ardından hedef haline getirildi. Söz konusu Anayasal değişiklik kabul edildiğinde HDP’li 55 milletvekili hakkında 405 olan fezleke sayısı yasal değişiklik ardından hızla arttı.
 
Dokunulmazlıkların kaldırılması ardından 4 Kasım 2016 tarihinde aralarında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 12 milletvekili gözaltına alındı, 9’u tutuklandı. AKP’nin sopası haline getirilen yargı ile birlikte HDP’li siyasetçiler gözaltı furyasıyla ve yargı sopasıyla 2016’dan bu yana sistematik bir şekilde hedefte.
 
Meclis’te demokratik siyasete müdahaleler de, Türkiye’deki demokrasiye müdahaleler gibi ilk olarak Kürtler ve dostları üzerinden uygulandı. Bu müdahalelerde ise kadın siyasetçileri hedef alma en üst boyutta yaşandı.
 
KADIN SİYASETÇİLERİN VEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLDÜ
 
AKP-MHP eliyle gerçekleştirilen 4 Kasım 2016 operasyonunda kadın siyasetçiler Figen Yüksekdağ, Leyla Birlik, Selma Irmak, Gülser Yıldırım ve Nursel Aydoğan tutuklandı. Bu tutuklamalar ardından ise ilk olarak Yüksekdağ’ın milletvekilliği 21 Şubat 2017 tarihinde düşürüldü. Akabinde 9 Mayıs 2017’de Nursel Aydoğan, 27 Temmuz 2017’de Tuğba Hezer, 12 Ocak 2018’de Leyla Zana, 27 Şubat 2018’de Besime Konca, 19 Nisan 2018’de de Selma Irmak vekilliği düşürülen kadın siyasetçiler oldu.
 
İKİ YIL İÇİNDE 9 KADIN VEKİL TUTUKLANDI
 
HDP tarafından 2018 yılında çıkarılan bilançoda iki yıl içerisinde Demirtaş ve Yüksekdağ ile birlikte toplamda 15 milletvekili tutuklandı. 2016-2018 tarihleri arasında 27 milletvekili bir kısmı birden fazla kez gözaltına alındı ve serbest bırakıldı. İki yıllık süreçte Figen Yüksekdağ, Çağlar Demirel, Burcu Çelik, Gülser Yıldırım, Selma Irmak, Besime Konca, Leyla Birlik, Meral Danış Beştaş ve Nursel Aydoğan tutuklanan kadın milletvekilleri oldu.
 
LEYLA GÜVEN’İN VEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLDÜ
 
Tüm baskı ve saldırılara rağmen demokratik siyasette ısrar eden HDP’li siyasetçilere yönelik baskılar artarak devam etti. Cezaevinde tutuklu iken milletvekili seçilen Leyla Güven’in 20 Haziran 2020’de dokunulmazlığı olmasına karşın yargı süreçleri durdurulmamasından dolayı verilen hapis cezasının onaylanması ardından milletvekilliği düşürüldü. Tutuklanan ve 2020’de tahliye olan Güven, yargılandığı davada 22 yıl 3 ay aldığı ceza gerekçesiyle, 21 Aralık 2020 tarihinde yeniden tutuklandı.
 
SEMRA GÜZEL’İN DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILDI
 
2022 yılı başında ise bu defa hedef Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel oldu. Güzel’in sözlüsü olan HPG’li Volkan Bora ile çözüm sürecinde çekilen fotoğrafları ardından başlayan linç kampanyası ile birlikte hızla dokunulmazlığının kaldırılması süreci işletildi. Güzel’in dokunulmazlığı AKP, MHP, CHP ve İYİ Parti oylarıyla 1 Mart 2022’de kaldırıldı. Güzel de HDP’li Tuğba Hezer’e uygulanan “devamsızlık” gerekçesiyle milletvekilliğinin düşürülmesi süreciyle karşı karşıya kaldı.
 
TÜRKİYE TARİHİNDE İLK
 
Son olarak DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, 12 Haziran’da yapılan Gemlik Yürüyüşü’nde polise “yumruk attı” iddiasıyla iktidar tarafından hedef gösterildi. Erdoğan’ın talimatıyla hızla başlatılan süreçle birlikte 26 Temmuz’da AKP, MHP ve İYİ Parti oylarıyla dokunulmazlığın kaldırılması komisyonda kabul edildi. Karma Komisyon raporu, Meclis’in açılması ardından Genel Kurul’da da yapılacak oylama ile kesinleşecek. Böylelikle Aydeniz de AKP’nin Kürt fobisiyle ilk kez “2911 sayılı kanuna muhalefet ve polise mukavemet” suçlarıyla dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili olarak Türkiye’nin demokratik siyaset tarihine geçecek.
 
GÜLÜM: OYUNA DÖNÜŞTÜ
 
AKP’nin dokunulmazlıklara dair izlediği politikayı HDP’nin Karma Komisyon üyesi Züleyha Gülüm Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması meselesinde önce kendi medyası üzerinden linç kampanyası yaptığını ve akabinde “kamuoyunda infiale neden oldu” diyerek, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini hızlandırdığını dile getiren Gülüm, “Saliha vekil açısından da Semra Güzel vekilimiz açısından da benzer süreç yaşandı. Basına servis eden, bilgi veren, çarpıtanın kendisi iktidardır. Komisyon toplantılarına gelince; ‘milletvekillerine ilişkin meselelerde kamuoyunda bilinmesi doğru değil, meclisin itibarı var, kamuoyunun gözü önünde tartışılmaması gerekir’ sözleriyle basını dışarıya çıkarıyorlar. Bu gerçekten bir oyuna dönmüş durumda” dedi.
 
‘MESELE KÜRT SORUNU’
 
Aydeniz ve Güzel’in komisyon görüşmelerinde gazetecilerin alınmamasının sebebini de Gülüm, şöyle açıkladı: “Çünkü basında sadece kendi istedikleri bilgilerin olmasını istiyorlar. Bizim sözlerimiz, dosyada gerçek olan bilgilerin, kadın mücadelesine yönelik saldırı dalgası gerçeğinin yansımasını istemiyorlar. Bu dosyada özellikle ilk defa bir vekilin dokunulmazlığı toplantı ve gösteri yürüyüş kanununa muhalefet, polise direnme gibi cezai anlamda dahi karşılığı olmayan bir suçtan dolayı kaldırıldı. Bunun yansımasını istemedikleri için basına kapalı devam etti” diye belirtti.
 
Aydeniz’in de Güzel’in de dokunulmazlıklarının kaldırılmasında da ortak noktanın Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrarın devamı olduğuna işaret eden Gülüm, ekledi: “Kürt sorunu demokratik yollarla çözmek, Kürt halkının haklarıyla yaşayabildiği bir ülke yaratma derdiniz yoksa adım atma iradeniz de yoksa bu tür meseleleri çokça yaşamak zorunda kalırız. Demokratik yöntemini kullanmadığınız da geriye kalan baskı, yok sayma, haklarını yok sayma yani bir bütünen Kürdü yok sayma yöntemi devreye giriyor. Bu hem iktidara hem de muhalefet açısından böyledir.”
 
MUHALEFETE UYARI
 
Muhalefetin de Kürt sorununda çözüme dair bir politikası olmadığını ve iktidardan farklı bir noktada durmadığını son komisyonda İYİ Parti’nin tutumunda bir kez daha gördüklerini aktaran Gülüm, “Demokrasiden, özgürlükten, adaletten, kadın erkek eşitliğinden söz edecekseniz bu ülkede, Kürt sorununda demokratik çözümü önünüze koymak zorundasınız. Muhalefette buna dair bir cümle kullanmıyorsa o zaman ‘demokrasinin geleceği’ sözüne nasıl inanılacak. Muhalefet aklını başını almak zorundadır. CHP ret, İYİ Parti içerik olarak söylemde ‘hayır’ demeyi gerektiren bir cümle kullansa da ‘evet’ dedi. İktidara aday olduğunu söyleyen bir ekipten bahsediyoruz. Bu ülkede gerçekten gelecek kurmak istiyorsa Kürt sorununu çözmeden yapamaz. O zaman adımlarını buna göre atacak” diye konuştu.
 
‘HDP’Lİ, KADIN VE KÜRT OLMAK…’
 
Gülüm, şöyle devam etti: “Kürt kadın olmak ise daha ağır bir bedel ödemenize yol açıyor. İktidar bütün söylemlerinde ‘kadın kazanımlarına, kadınların siyasi temsiline saldıracağım, erkek egemenliğini büyüteceğim’ diyor. İktidar şunu iyi biliyor; İtaat eden bir kadın modeli yaratamazsa, istedikleri toplumsal yapıyı kuramaz, faşizmi yerleştiremezler. Kadınların haklarıyla var olmak istediği ve mücadeleyi asla terk etmediği bir ortamda böyle bir yapıyı kurma şansları yok. İktidar kendi düzeninde erkek egemenliğini, patriarkayı besleyen, büyüten bir sistem kurmak istiyor. Uzun süredir de bu politika kapsamında saldırı dalgası başlatmış durumdalar. Kürt kadınlarına özel bir saldırı dalgası var. Özel savaş politikaları uygulanıyor. Bunlardan bir tanesi de Kürt kadınlarını rehin alarak, cezaevlerinde tutmak. Her bir yargılamaya, gözaltıya, tutuklamaya baktığımızda en şiddetli biçimde kadınlara yöneldiğini ve yargılamanın da kadın mücadelesinden kaynaklandığını görüyoruz. Bütün bunlar kadınların mücadelesini önünü kesme, iradesinin Meclis’e, karar alıcı mekanizmalarına yansımasının önüne geçme hamleleridir.”
 
HDP’nin Meclis’te kadın temsilini gerçekte sağlayan, kadın örgütlenmesinin olduğu bir parti olduğunu dile getiren Gülüm, “Kadın olarak yer alması sadece değil, aynı zamanda kadın tarzı bir siyasetle var olma ve dönüştürme iddiasındayız. Siyaset alanını da dönüştürme iddiasındayız. Tam da bundan dolayı çok yönlü bir saldırı var. Kadın mücadelesi, feminist mücadeleye yönelik topyekun bir saldırı var ama özel olarak Kürt kadın mücadelesine politik hatta bir saldırı var. Özellikle devletin askerinden, jandarmasından gelen saldırılarda Kürt kadınları hedef, bu bir tesadüf değil. En yoğun saldırı erkeklerden geliyor. Emniyet güçlerinden, korucusuna bakıldığında Kürt kadınlarına yönelik özel bir saldırı var ve bugün yaşananlarda bu mücadeleye saldırıdır. Saliha Aydeniz’de bu anlamıyla çok önemli bir yerde duruyor” ifadelerini kullandı.
 
‘DEMOKRATİK ÇÖZÜMLE SONUÇ ALINIR’
 
İktidarın vekillerin dokunulmazlığını kaldırarak ve vekilliğini düşürerek sonuç alamayacağını dile getiren Gülüm, “Şunu görmeleri gerekiyor; Kadınlar bugüne kadar susmadı, susmayacakta. Yıllardır bu baskılar uygulandı. Kürt halkının köylerini yaktınız, faili meçhullerde katlediniz, katliamlar gerçekleştirdiniz, sınır ötesi operasyonlar yaptınız. Çözüm üretti mi? Üretmez. Çünkü bir gerçeklik var ortada haklı olan var. Haklarıyla yaşamak isteyen ve bu hakikati ortaya koyan bir gerçeklik var. Dokunulmazlıkları daha önce de kaldırdılar, biz daha büyüyerek geldik. Çünkü bu halk gerçekliği şöyle bir şey; bizim partimize oy vermek bile çok zordur.  Korucuların, polislerin silahları gölgesinde oy verir insanlar, bu halk oy verebilmek için bile bedel ödemek zorunda kalıyor. Böyle bir mücadeleden gelen bir halkın baskıyla geri çekilmesi olmaz. Dokunulmazlık kaldırılmasıyla sonuç alamayacaklar sonuç almanın tek yöntemi Kürt sorununun demokratik çözümüdür. Bunu hem iktidar hem de muhalefet duymalıdır” diye konuştu.
 
MA / Berivan Altan