Hafızalara kazınan kaçışı anlattı: Ne korudular ne de korunmalarına izin verdiler

HABER MERKEZİ - KDP’nin Şengal’den kaçışını çektiği görüntülerle dünyaya duyuran gazeteci Berfin Hezil, "KDP ‘korurum’ diyordu. Ama bırakın korumayı Êzidîlerin kendilerini korumasına bile izin vermedi" dedi. 
 
Irak'ın en büyük ikinci kenti olan Musul'u 10 Haziran 2014'te herhangi bir direnişle karşılaşmadan ele geçiren DAİŞ, aynı yılın Ağustos ayında Êzidîlerin yurdu Şengal'e yöneldi. Binlerce Êzidînin katledildiği ve esir alındığı DAİŞ saldırısında, Kürdistan Demokratik Partisi'ne (KDP) bağlı pêşmerge güçlerinin kentten kaçarak Êzidîleri yeni bir fermanla karşı karşıya bıraktığı görüntüler hafızalara kazındı. KDP'ye bağlı güçlerin kaçışısını çektiği görüntülerle dünyaya duyuran gazeteci Berfin Hêzîl, o dönem yaşananları ve sonrasındaki gelişmeleri anlattı. 
 
 
EZÎDİLER SAVUNMASIZ BIRAKILDI
 
Beklenmedik bir zamanda Şengal'in savunmasız bırakıldığına dikkati çeken gazeteci Hezil, Şengal'in stratejik bir yer olmasından kaynaklı hedef alındığını ifade etti. Hezil, "Musul ve Rakka arasında bir şeyler yapmak istiyorlarsa stratejik yeri tutmaları gerekirdi. Ama onun birde öncesi var; DAİŞ Musul’a girdiğinde gözümüz Musul üzerindeydi. Irak güçleri kaçtı ve Musul bir saat içinde DAİŞ’in eline geçti. En ağır silahlarlara rağmen bir saat içinde Musul’u aldılar. Aralarında bir anlaşma imzalanmıştı. O süreçlerde Sayın Öcalan sürekli uluslararası devletleri uyarıyor ve ‘Êzidîleri koruyun’ çağrısı yapıyordu. Aynı zamanda Til Efer de Türkmenler bulunuyordu. Onlar da tehlikedeydi. Ama KDP, DAİŞ ile bir anlaşma imzaladığı için hiçbir gücün Şengal’e girmesine izin vermiyor ve halkın kendisini örgütlemesini engelliyordu. Onun bölgesiydi ve ‘korurum’ diyordu. Ama bırakın korumayı Êzidîlerin kendilerini korumasına bile izin vermedi" diye konuştu. 
 
KDP'nin saldırı öncesi Êzidîlerin bütün silahlarını topladığına dikkati çeken Hezil, "Silahını vermeyeni de tutuklamakla tehdit etti. Êzidîler ise, ‘Müslümanların sorunudur bu, biz Êzidîyiz, bize saldırmazlar’ diyorlardı. Ama birkaç Êzidî köyü DAİŞ’in eline geçti ve Êzidîler içinde korku oluştu. Ama Rojava devriminin sesi Şengal’e ulaşıyordu. Bir taraftan da bazıları, ‘Sadece 10 YPG’li olsa bizi korumaya yeter’ diyordu. Êzidîler bu şekilde kendilerini tatmin ediyorlardı. Kendilerini kandırıyorlardı. Bütün çabalara rağmen KDP, YPG’nin girişine izin vermiyordu. Bir sabah saat 05.00’da haber geldi ve ‘DAİŞ Şengal’i aldı’ dediler. Ben bir röportaj alıyordum ve bir şeyler olduğunu hissediyordum. Büyük bir katliamın olacağını da biliyordum" diye kaydetti. 
 
PÊŞMERGE TEK BİR KURŞUN SIKMADI
 
Röportaj sırasında pêşmergelerin kaçışına şahit olduğunu aktaran Hezil, "Halk Şengal’den Zaxo’ya geçiyordu. İnsanlar, ‘Pêşmerge bizi korumadı, silahlarımıza el koydu, direnmemize izin vermedi. Bu yüzden korkup kaçtık’ diyordu. O esnada pêşmergeler de kaçıyordu. Öfkelenmemek insanın elinde değildi. Ben de ‘Neden kaçıyorsunuz, bütün silahlarınıza rağmen neden bu topluluğu korumadınız’ diye sordum. ‘İnisiyatif bizde değil’ cevabı veriyorlardı. Röportajda bir anne, ‘Kızım ilk defa fermandan geçirilmiyoruz. Uzun zamandır fermandan geçiyoruz’ diyordu. KDP’nin DAİŞ ile anlaşmasıyla Êzidîler tekrardan tarihin kurbanı oldu. Bu yüzden Şengal dediğimizde tarifi olmayan ihanet, kahramanlık ve utanç geliyor aklımıza. Pêşmerge tek bir kurşun sıkmadı ve Êzidîleri altından donatılmış bir sofrada DAİŞ’e sundu. Bu Êzidîlere ilk defa yapılmıyordu. Ama her şeye rağmen bu toplumu teslim alamadılar” şeklinde konuştu. 
 
AÇ VE SUSUZ ÖLDÜLER 
 
DAİŞ saldırısı sonrası birçok Êzidînin Şengal Dağı'na varmadan yaşamlarını yitirdiğini belirten Hezil, bunun nedenin KDP'ye bağlı güçlerin tek bir kurşun sıkmadan kaçması olduğunu ifade etti. Hezil, "12 bin pêşmerge tek bir kurşun sıkmadan kaçıp gitti. Kaçtıklarında gülerek cevap veriyorlardı. Pêşmerge kaçtığında ne kadar büyük bir ferman olacağını o zaman hissettim. DAİŞ dört taraftan saldırıya geçtiği zaman Koço ve Tilezer nahiyeleri 7 saat boyunca direndi. Ağır silahları yok ve 7 saat direndikten sonra çaresiz kalıp, Şengal dağına kaçtılar. Birçoğu açlıktan ve susuzluktan ölüyordu. 2-3 yaşındaki çocuklar susuzluktan ölüyorlardı. Yaşlılar daha dağa varmadan ölüyordu. Öyle bir sıcaklık vardı ki insan nefes almakta güçlük çekiyordu. 50 derecenin altında o dağa sığınıyorlardı. 21’inci yüzyılda insanlığın yüz karası, Êzidîler üzerindeki fermandır. Rojava’nın reflkesleri güçlüydü. Şengal’in sesini duydular ve çabucak refleks gösterdiler. 7’den 70’e herkes sınıra yönünü verdi. Büyük bir tehlike altında olmasına rağmen yönlerini Şengal’e verdiler ve yaşam koridorunu açtılar” diye belirtti.
 
ŞENGAL'İ KURTARAN ÇAĞRI
 
Fermandan sonra Şengal'in YPG'nin koridoru, HPG'nin güçlerini kente getirmesi ve PKK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan'ın çağrısı üzerine kurtulduğunu aktaran Hezil,  "Karayılan’ın çağrısıyla gerilla Kandil’den Şengal’e geldi. Fedailerdi ve bir hesapları yoktu. Bunların hepsi kayda alındı ve görüldü. Şengal dağının üç tarafından koridorlar açıldı. Kurtarma döneminde 15-20 Ekim’de koridor kapatıldı. Bu büyük bir sıkıntıyı beraberinde getirdi. Rojava tarafından saldırdılar. Şengal Dağı dört taraftan ablukaya alındı. Halk aç kaldı. KDP ne yaptı? Halkı açlıkla terbiye etmek için onun değerleriyle oynadı. Helikopterle Şengal dağı üzerinde tur attı. Barzani helikopterle Şengal dağının üstünde tur attığında Êzidîler şunu dedi, ‘Barzaniler bizi ucuza satıp, ucuza aldı.’ HPG bir koridoru açmak için günlerce çatışmaların içindeydi. Ama pêşmerge o hafif silahlarıyla Şengal’e girdi. Onlara kim yolu açtı? Tabi ki DAİŞ açtı. Sonra, Şengal’i onlar kurtardı denildi. Madem 'Şengal’i kurtardık' diyorlar çatışmada yaşamını yitiren sadece bir pêşmergenin ismini söylesinler. KDP ne yaparsa yapsın o ihanetinden kendini temizleyemeyecektir. Onlar yargılanmadan bu halk o günleri unutmayacaktır" ifadelerini kullandı. 
 
DAİŞ'E VERİLEN CEVAP
 
Hezil, Şengal kurtarıldıktan sonra savunma gücü olarak YBŞ'nin kurulduğunu ve kadınların da bu oluşum içerisinde yerlerini aldıklarını ifade etti. Hezil, bu durumun çok anlamlı olduğuna işaret ederek, "Şengal’de en büyük başarı kadınların YBŞ’ye katılmasıydı. Êzidî inancında kadınlar önemli bir yere sahip olmalarına rağmen islamiyetin etkisiyle ötekileştirilmişlerdi. Bu süreçte bu savaşı başlatanlara en anlamlı cevap, kadınların kendini YBŞ’de örgütlemesiydi. Belki de Barzani ve DAİŞ’e en büyük cevap YBŞ’nin kurulmasıydı. İkinci anlamlı gelişme ise, kendilerini çok çabuk bir şekilde örgütlediler. Meclislerini ve partilerini kurdular. Toplum, bu süreçte dar kalıplarla savunma olmayacağını anladı. Askeri gücünü yaratmaktan ve kendi öz gücünü yaratmaktan başka çarelerinin olmadığını gördü. Savaşanların tek amaçları bu toplumu korumaktı. Buranın coğrafyasını bilmiyorlardı, bölgeyi de bilmiyorlardı. Ama fedakarca direndiler. KDP 21’inci yüzyılda insanlığın yüz karası olurken, HPG ise sınırsız bir kahraman oldu. Şengal Dağı'nın dili olsaydı da orada neler yaşandığını size anlatsaydı. Hiç kimse o katliamı ne fotoğraf, ne görüntü, ne de konuşarak anlatabilir" şeklinde konuştu.