ANKARA - Van’da gazetecilere silahlı tehdide karşı meslek örgütlerinin ses çıkarması gerektiği çağrısı yapan gazeteciler, mücadelenin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’de gazetecilere yönelik baskılar, tutuklamalar, darp, işkence, gözaltı ve tutuklamalarla sürüyor. Öyle ki Türkiye Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 149'uncu sırada yer aldı. Son bir haftada artan baskılarda, birçok kentte gazeteciler polis saldırılarıyla karşı karşıya kaldı. Bunun son örnekleri ise Van’da 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından düzenlenen mitingi takip eden gazetecilerin ölümle tehdit edilmesi oldu. Sivil bir polis Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berivan Kutlu ile JINNEWS muhabiri Zelal Tunç’a, “Seni vururum, kimse seni bulamaz” tehdidinde bulundu. Aynı polis, JINNEWS muhabiri Elfazi Toral’a da silah çekti. Polisler ayrıca gazetecilerin görüntü almasını engelleyerek, kameralarını kırmaya çalıştı.
İstanbul Kadıköy’de de 1 Eylül açıklamasını takip eden gazeteci Zilan Azad, darp edilerek ve ters kelepçeyle gözaltına alındı. Aynı gün Bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz da sivil bir polisin tacizine uğradı. Bunun yanı sıra polis İstanbul Tokatköy’de kentsel dönüşüm için mahalleyi abluka altına alan polis, haber takibi yapan Halk TV muhabirlerine saldırdı. İstanbul Kartal Meydanı’nda infazları yakılan tutuklu yakınlarının eylemini takip eden Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Elif Bayburt darp edilerek, ters kelepçeli bir şekilde gözaltına alındı. Polis Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Doğan Kaynak’ın kolunu bükerek, şiddet uyguladı.
Gazeteciler yaşanan polis şiddetine tepki göstererek, sessizliği eleştirdi.
FAŞİZMİN ODAĞINDA GAZETECİLİK VAR
Pir Haber Ajansı’ndan (PİRHA) Eren Güven, Özgür Ülke Gazetesi’nin 2 Aralık 2022 tarihinde bombalanmasının ardından attığı “O ateş sizi de yakar” manşetinin bugün bir kez daha doğrulandığını söyledi. Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteciyi hatırlatan Güven, “Gazetecilere yönelik zulmün tavan yaptığını görüyoruz. Yakın zamanda tutuklanan arkadaşlarımız serbest bırakılsın diye çabalarken, şimdi bakıyoruz ki bu baskı ve zulüm mesleğin her alanına yayılmış durumda. Geçen gün İstanbul’da gördük ki artık sadece Kürt gazeteciler değil, Haber Türk’ün, Halk TV'nin, KRT’nin çalışanı da artık bu şiddeti görebiliyor. O yüzden ısrarla diyoruz ki bu faşizmin odağında sadece biz yokuz, bu meslek yani gazetecilik mesleği var” dedi.
DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR
Türkiye’nin yasaklar ülkesine çevrildiğini, halkın haber alma ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırıldığını ifade eden Evrensel Gazetesi’nden Birkan Bulut, “İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır ve Van’a kadar ülkenin her yerinde gazeteciler polis şiddetine maruz kalıyor. İktidarın hukuksuz bir şekilde gazetecilik yapmaya şart koştuğu basın kartına sahip meslektaşlarımız da bu şiddetten kurtulamazken, kolluğun Kürt gazetecilere yönelik tam anlamıyla düşman hukuku uyguladığını görüyoruz. Hak arayan kesimlerin mücadelesini şiddetle bastırmak isteyenlerin hedefi gazeteciler oluyor” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE GÜÇLENDİRİLMELİ
Bulut, 8 Ocak 1996 yılında polis tarafından katledilen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe’yi hatırlatarak, “Van’da Elfazi Toral’a yönetilen silaha karşı ses çıkarılması gerekiyor. Evrensel Muhabiri Metin Göktepe’nin yaklaşık beş yıl süren yargılama süreci sonunda, Göktepe ailesi ve adalet isteyen kitleleri tatmin etmese de katiller cezalandırılmış, devlet terörü mahkûm edilmişti. Bu anlamda Göktepe davası, basın ifade özgürlüğüne yönelik baskılara, gazetecilere yönelik saldırılara karşı güçlü bir mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bugün gazetecilere yönelik baskılara, tehditlere, şiddete ve son olarak Van’da JINNEWS muhabiri Toral’a silah çekilmesine karşı birlik olmamız ve mücadelemizi güçlendirmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
MESLEK ÖRGÜTLERİ SES ÇIKARMALI
Patronların Ensesindeyiz İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı’ndan Melek Avcı da, meslek örgütlerinin gazetecilerin silahla tehdit edilmesine karşı ses çıkarması gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi: “Yani bugün silah gösteriyor, yarın o silah ateş aldığında ne yapacağız? Bu silahın gösterilmesine, ‘seni burada öldürürüm’ demesine ses çıkartmıyorsak, yarın aynı şekilde bizi vurduklarında, ya da herhangi birini vurduklarında, o silah ateş aldığında da mı susacağız?”
ŞİDDET ÖNCE KÜRT GAZETECİLERE
Şiddetin önce Kürt gazetecilere uygulandığını, daha sonra yayıldığını da sözlerine ekleyen Avcı, “Artık hani bunun muhalifi ya da ana akımı kalmadı. Polis bir güvenlik şeridi adı altında bir bölge oluşturuyor, aslında onun ‘güvenlik şeridi’ dediği yer, bizim haberi çekeceğimiz, olayın gerçekleştiği alan. Yani güvenlik şeridi falan değil. Güvenlik şeridi dediği o olayı görmeyelim, yazmayalım, konuşmayalım, o zaman gazetecilik mesleğinin temel ilkeleri ve amacı nerede kalıyor. Yani kim haberi yazacak kim bunları ortaya çıkartacak? Şiddet olaylarına karşı da direnç göstermek zorundayız” diye konuştu.
'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HAYATİ NİTELİKTEDİR'
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Can Güleryüzlü, son zamanlarda artan polis şiddetine ilişkin, “AKP, iktidarda bulunduğu süre boyunca basına yönelik, aynı sonuca çıkan iki politika izledi. Bunlardan ilki basın kuruluşlarını baskılarla yıldırarak propaganda aracı haline getirmek, bu başarılamadığında ise bizzat haber yapılmasını engellemek. Son zamanlarda ikinci yöntem ağırlık kazandı. Neredeyse her türlü toplumsal olay ya da demokratik tepkinin haberleştirilmesi, bizzat emniyet güçleri tarafından gazeteciler gözaltına alınarak engellenmekte. Basın özgürlüğü hayati niteliktedir. Bu yolda mücadele veren tüm meslektaşlarımızla birlikte olmaya devam edeceğiz” dedi.