İnsan Hakları Günü’nde en ağır ihlal İmralı'da yaşanıyor

img
ANKARA - 10 Aralık İnsan Hakları Günü'nde en ağır ihlal İmralı Cezaevi'nde yaşanıyor. İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, "Tecrit Kürt sorununun çözümüne yöneliktir. Ne zaman kalkarsa ülke daha yaşanılabilir bir yer haline gelecektir" dedi. 
 
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul etti. O tarihten bu yana her yıl 10 Aralık, Uluslararası İnsan Hakları Günü olarak karşılanıyor. Söz konusu günde de Türkiye ve Kurdistan’da ağır insan hakkı ihlalleri yaşanıyor. Bu ihlallerin yaşandığı yerlerin başında cezaevleri geliyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) başta olmak üzere diğer sivil toplum örgütleri ve hukuk örgütlerinin açıkladığı raporlar da bu durumu doğruluyor. Söz konusu raporların tümünde, bu ihlalin en ağırının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaşandığına vurgu yapılıyor. Abdullah Öcalan'dan 33 ayı aşkın bir süredir de haber alınamıyor. Söz konusu tecridin sonlandırılması ve Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemleri de devam ediyor. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, cezaevlerinin durumunu değerlendirdi. 
 
'YÜKSELEN SESE KULAK VERİLDİ’
 
“İnsan hakkı ve onuru ile bağdaşmayan bir suç” olarak nitelendirdiği tecrit ve işkencenin tüm ülkeye yayıldığını belirten Yazmacı, “27 Kasım’da, 104 cezaevinde başlatılan süreli dönüşümlü açlık grevi eylemi 106 cezaevinde devam ediyor. Dünyanın 74 merkezinde Sayın Öcalan’a yönelik tecridin kırılmasına yönelik ‘Öcalan’a özgürlük Kürtlere demokratik çözüm’ kampanyası başlatıldı. Kurdistan’dan yükselen sese uluslararası alan kulak verdi. Sonrasında Türkiye ve Kurdistan’da mahpuslar açlık grevine başlayarak, bu kampanyaya destek oldular” diye belirtti. 
 
‘9 KEZ İMRALI’YA GİDEN CPT SESSİZ’
 
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT) PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşülmesine dair birçok başvurunun yapıldığını hatırlatan Yazmacı, “İmralı Ada Hapishanesi Sayın Öcalan’ın da savunmasında bahsettiği gibi yönetmelik ve genelgelerin uygulanmadığı bir cezaevi. CPT’nin yaptığı da ayrı bir komplo. CPT, Sayın Abdullah Öcalan ile 9 kez görüştü ve Eylül 2022’deki raporunu Türkiye’ye sundu ancak Türkiye izin vermediği için açıklanmıyor. Buna karşı CPT ise sessiz kalıyor” dedi. Devletin en büyük planının toplumu sindirerek, rantçı politikalarını sürdürmek olduğunu ifade eden Yazmacı, “Toplumun bir kısmının bu hak ihlallerini kanıksadığını söyleyebiliriz. Ancak ses çıkaranlar da var. Bu duruma karşı çıkan ciddi bir kesim var ve bu umut verici bizim açımızdan” ifadelerini kullandı. 
 
2015'TEN SONRA HAK İHLALLERİ ARTTI
 
Hak ihlallerinin İmralı’daki tecridin derinleştirilmesiyle arttığını söyleyen Yazmacı, şöyle devam etti: “Bugün kime ‘Görüşmelerin olduğu yılları mı yoksa bu süreci mi istiyorsunuz’ diye sorsanız, görüşmelerin olduğu yılları tercih edeceklerdir. Tecrit aynı zamanda Kürt sorununun çözümüne yönelik bir tecrittir ve ne zaman kalkarsa ülke daha yaşanılabilir bir yer haline gelecektir. 2012, 2013 ve 2014 yıllarındaki 3 aylık raporlarda 200-300 ihlal tespit edilirken, bu yılın Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında Ankara şubemizin tespit ettiği 2 bin 291 ihlal söz konusu. 2023 yılı mücadelenin ve dayanışmanın büyütüldüğü umut verici bir yıl oldu, 2024 yılında da bu sesi, çağrıyı ve mücadeleyi büyütmeliyiz.”