Sêrt Baro Başkanı: Silah bırakılınca kanuni düzenleme olacak mı?

img
WAN - Halkın samimi adım beklediğini vurgulayan Sêrt Baro Başkanı Muhammed Alptekin, gündemde yakın dönemde silah bırakmanın tartışıldığını belirterek, “Peki, silah bırakınca ne olacak? Bunlara ilişkin güvence mi olacak, kanuni düzenleme mi olacak” diye sordu. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısından sonra Kürt sorunun çözümü için yeni aşamaya geçildi. Bu kapsamda yürütülen sürece ilişkin Kürdistan’daki baro başkanları, önerilerini dile getirmeye, sürecin hukuki ve demokratik tartışmalarına katkı sunmaya devam ediyor. Bu kapsamda 16 baro başkanı Ankara’da siyasi partilerle bir araya geldi. Sêrt Baro Başkanı Muhammed Alptekin, toplumun ortak acılarla yüzleşmesi gerektiğinin altını çizerek, iktidarın “güven” için samimi adımlar atmasını istedi. 
 
Bölge baro başkanları olarak meclisi ziyaret ederek süreç ile ilgili detaylı bir tartışma yürütmek istediklerini söyleyen Alptekin, “Sadece örgütün silah bırakması yetmez. Sonuçta burada yaşanan acılar var. Yine şuan cezaevinde olanlar, infazı yakılanlar ve cezası ertelenen insanlar var. Bunun öncelikli olarak bir resmiyete kavuşması gerekiyor. Bu süreç tek taraflı yürüyecek durumda değil. Birçok alanda yaşanan sıkıntılarla ilgili 17 maddelik bir taslak hazırlayarak sunduk. Burada önceliğimiz Meclis’in referans alınmasıdır. Çünkü Meclis’in referans alınması ve ilk adımın atılmasıyla bu süreç bir resmiyete kavuşmuş olacak. Kayyım uygulamasının kanuni bir düzenlemeye oturtulması gerekiyor. Yani ‘ben sana değil muhalefet belediyesine kayyım atarım’ denilemeyecek. Bu durumu komple ortadan kaldıracak bir yasal düzenlenmenin yapılması gerekiyor. Yani seçimle gelen seçimle gitmelidir” dedi. 
 
GEÇMİŞLE YÜZLEŞME
 
Yine dil, asimilasyon ve kültürel haklara ilişkin başlıklarda ciddi adımların atılmasının önemine işaret eden Alptekin, “Bu anlamda hem Kürtler hem de Türklerin ortak acılarla yüzleşmesi gerekiyor. Çünkü burada barışı dile getirip barışı kutsadığımızda Cumartesi Annelerini unutmamız mümkün değil. Yıllardır her hafta sonu bir toplantı, bir etkinlik yapıp en azından çocuklarının kemiklerinin nereye gömüldüğünü veya bunların faillerinin kim olduğu arayışı içerisindeler. Roboski'de yaşananları unutup sünger çekemeyiz. Bunlara ilişkin bir ortak yüzleşme, ortak hafıza olması gerekir” diye konuştu. 
 
 GÜVENCE MESELESİ
 
Örgütün silah bırakmasına ilişkin gündemin sıcak olduğunu ancak halen bazı adımların atılmadığını belirten Alptekin, “Bazı kesimlerde hep beklenen durum örgütün yakın dönemde silah bırakmasıdır. Peki, silah bırakınca ne olacak? Bunlara ilişkin güvence mi olacak, kanuni düzenleme mi olacak? Ya da bu süreçte rol alacak kişiler, gazeteciler, bizler, konuşanlar nasıl bir güvence elde edeceğiz? Daha öncesinde yaşanmış bir acı tecrübe var. Daha önce herkes bu konuda davalık oldu ve yargılandı. Meclis çatısı altında o dönemin aktörleri tarafından izin verilen kişiler yıllar sonra yargılandı. Aslında şu sürecin temkinli ilerlemesinin bir nedeni de insanların sonradan ne olacağı yönündeki korkusudur. Bir şeyi söylemeye, bir şeyi dillendirmeye, buna ilişkin bir basın açıklaması yapmaya çekiniyorlar. Çünkü 5 sene sonra önlerine çıkabileceği ihtimali onları eski tecrübelerden kaynaklı temkinli bir hale sokuyor. O yüzden bunların kanuni bir düzenlemeyle garanti altına alınması gerekiyor” diye belirtti. 
 
HASTA TUTSAKLAR 
 
Adımların acilen atılması gerektiğinin altını çizen Alptekin, “Gelen örgüt üyeleri ve tutsakların durumu var. Bunun yanında ATK’nin suça göre, şahsa göre veya faile göre bir tavır durumu var. Yani bizim gözle gördüğümüz hastayı ATK belgeye dökmeye çekiniyor veya suç tasnifinden kaynaklı bir ayrımcılık yapıyor. Suç türüne göre karar verilmemelidir. Bunlarla ilgili düzenlenmelerin ne olacağı konusunda bir bilgi yok. Bunların yarın iktidar mı değişir, muhalefet mi değişir denilmeden yasal bir güvenceye kavuşturulması gerekiyor. Görüşmelerde tüm bu konuları tek tek ele alarak tartıştık. Buna ilişkin de Meclis’e bilgiler verdik” ifadelerini kullandı.  
 
‘BARIŞTAN YANA BİR TEREDDÜT YOK’
 
Toplumu barıştan yana bir tereddüdünün olmadığını söyleyen Alptekin, “Lakin, usul ve yöntem noktasında bir eleştiri var. Bizler de usul ve yöntem noktasında bazı soru işaretlerini gideremedik. Bu süreç ilerleyecekse, tek taraflı ilerlememeli. Tüm baro başkanları ve bizim ortak noktamız buydu. Mutlaka karşılıklı adımlar atılmalı. Bir taraftan barış diyoruz, bir taraftan güvence diyoruz ama günün sonunda yine gazeteciler gözaltına alınacaksa, yine yerel yönetimlerde belediye başkanları ve meclis üyeleri gözaltına alacaksa bu olmaz. İdari Gözlem Kurulu kararıyla 30 yıllık tutsakların tahliyeleri hala ertelenmeye tabi tutulacaksa, bu süreç ilerlemez. Zaten dönemin baskın durumları bu sonuçları yarattı. Şimdi siz bu sonuçları yaratan etkenleri yani sebepleri ortadan kaldırmadıkça veya bunları hukuki bir zemine oturtmadıkça, bu sürecin bir barış süreci adı altında gitmesini bekleyemezsiniz. Bu nedenle kaygıların giderilmesi gerekiyor” ifadelerinde bulundu.   
 
‘HALK SAMİMİ BİR ADIM BEKLİYOR’
 
Alptekin devamla şunları kaydetti: “Halk, her şeyden önce samimi bir adım bekliyor. Meclis’te komisyonun kurulması aslında bu işin resmiyete döküldüğü anlamına geliyor. Yani hiç olmazsa gelecekte, ‘Biz Dolmabahçe’de konuştuk ama kabul etmiyoruz’ diye bir durumun içerisine girmezler.”
 
MA / Adnan Bilen