İSTANBUL - Kadın düşmanı yasalar ve düzenlemelere imza atılıp, kadın iradesine dönük yönelimde bulunulan 2017 yılı, getirilen cinsiyetçi uygulamaların yanı sıra kadın cinayetinin en çok yaşandığı karanlık bir yıl oldu. Geride kalan yılı değerlendiren kadınlar, "maruz kaldıkları onca kötülüğün içinden kadın iradesinin açığa çıktığı" düşüncesinde.
Geride bırakmaya birkaç gün kalan 2017 yılı, özellikle kadınlara yönelik şiddetin arttığı, kadın kazanımlarını yok sayan yasaların Meclis’ten geçirildiği, ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL) sokaktaki yansımasından yine en çok kadınların etkilendiği karanlık bir tabloya sahne oldu. Giydiği kıyafetler gerekçe gösterilerek kamusal alanlarda, toplu taşıma araçlarında saldırıya uğrayan kadınların sayısına her gün bir yenisi eklendi. Bunda AKP iktidarının kadın politikası ve üretilen cinsiyetçi söylemler etkili olurken, gelen tepkilerin ortadan kaldırılması için failler ya sembolik olarak gözaltına alınıp, serbest bırakıldı ya da cezasızlıkla ödüllendirildi.
Bu saldırıların hız kesmeden Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşmasıyla “Kıyafetime karışma” diyerek sokaklara dökülen kadınlar, örgütlenerek Kadın Meclisleri’ni kurdu. Sosyalist Kadın Meclisleri “Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi” kurarken, aralarında HDP Kadın Meclisi’nin de bulunduğu pek çok kadın örgütü, “Bu böyle gitmez, kadınlar izin vermez” kampanyası çerçevesinde kadın kürsüleri kurdu.
CİNSİYETÇİ YÖNTEM: PEMBE OTOBÜSLER, PEMBE VAGONLAR
Cinsiyetçi yöntemlerle kadına yönelik şiddet ve saldırılara karşı çözüm üreteceğini düşünen erkek aklı, Malatya, Bursa ve İstanbul’da “pembe otobüs, pembe trambüs” uygulamasını hayata geçirdi. Eve hapsedilip, kamusal alandan dışlanmak istenen kadınlar, bu uygulamalarla toplu taşıma araçlarında da izole edilmek istendi.
2018 BÜTÇESİ DE KADIN DÜŞMANI
Kadın istihdamı, 2017 yılında da yine tartışma konusu oldu. Yine Meclis Genel Kurulu’nda tartışılan 2018 Merkezi Yönetim Bütçesi’nde kadına yönelik ayrımcılığın sürmesi, kadınların iş yaşamındaki yerinin önümüzdeki yılda sadece kağıt üzerinde kalacağının göstergesi oldu.
CEZAEVLERİNDE 30 KADIN CİNSEL SALDIRIYA MARUZ BIRAKILDI
Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu'nun hazırladığı rapora göre, 2017’de 30 kadın ve trans birey gözaltında cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Failler arasında polis, jandarma/asker, özel tim, infaz koruma memuru ve DAİŞ üyeleri yer aldı.
5 KADIN VEKİL TUTUKLU, 4’ÜNÜN VEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLDÜ
Kadınların iradesine yönelik bir saldırı olarak ise, hakkında kesinleşmiş hapis cezası gerekçe gösterilerek milletvekilliği düşürülen HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın yanı sırta HDP milletvekilleri Nursel Aydoğan ve Tuğba Hezer Öztürk’in de Meclis tarihinde bir ilk olarak devamsızlık gerekçesiyle vekillikleri düşürüldü. Vekilliği düşürülen isimlere son olarak HDP Siirt Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca eklendi.
KADIN MERKEZLERİ KAPATILDI
Kadın iradesine yönelik saldırının Meclis’teki bu yansımasının bir benzeri, eş başkanlık ile yönetilen DBP’li belediyelere yönelik kayyum atamaları oldu. 11 Eylül 2016 tarihinden 25 Mart 2017 tarihine kadar 85 DBP’li belediyeye kayyum atandı, DBP’li belediye eşbaşkanları ve meclis üyeleri ya tutuklandı ya da görevden uzaklaştırıldı. Belediyelerde kadın haklarının korunmasına yönelik var olan merkezlerin kapatılması ile birlikte, OHAL kapsamında bu zamana kadar sayısı 11’i bulan kadın derneğinin kapısına kilit vuruldu.
İHRAÇ EDİLEN, TUTUKLANAN, AÇLIK GREVİNDE OLAN KADINLAR
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) derlediği rakamlara göre, KESK’e bağlı 11 sendikadan ihraç edilen toplam 3 bin 100 çalışanın 600’den fazlası kadın. Yurtdışı bursu iptal edilen 226 öğrencinin 3'te biri, üniversitelerden ihraç edilen 4 bin 811 akademisyenin 5'te biri kadın. Öte yandan işine geri dönmek amacıyla çeşitli şehirlerde eylemde olan kamu emekçisi kadınlar direnmekte kararlı. 296 gündür açlık grevinde olan akademisyen Nuriye Gülmen de onlardan bir tanesi oldu ve 4 mevsimdir sürdürdüğü açlık grevini işine dönene kadar bırakmaya niyetli değil.
HÜKÜMETİN KADIN POLİTİKALARI
Müftülere nikah kıyma yetkisi veren yasa ise, tüm itirazlara rağmen Meclis’ten geçti. Bununla yetinmeyen AKP hükümeti, kadınların şiddete uğraması durumunda koruyucu tedbir kararı için delil veya belge aranmamasını belirten “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu”nda yer alan kuralını, TBMM Boşanma Komisyonu’nda değiştirerek,15 günden uzun koruma kararları için şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranması önerisini getirdi.
Kadınların en temel hakkı olan boşanmayı, “arabuluculuk” yöntemi ile zorlaştırılması da bir diğer kadın düşmanı düzenleme oldu.
KADINLAR MEYDANLARI TERK ETMEDİ
En küçük sokak eylemine dahi OHAL gerekçe gösterilerek müdahale edilen yıl içerisinde kadınlar, her şeye rağmen sokakları ve meydanları terk etmedi. Aksine daha da örgütlenip ses çıkardı, baskı ve şiddet karşısında mücadele etti. 8 Mart, 21 Mart ile başlayan süreci örgütleyen her kesimden kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’nde de sokaklara çıkarak, kadın dayanışma ruhuyla özgürlüklerine sahip çıkacakları mesajı verdi.
Bir yıl boyunca çeşitli etkinlik ve kampanyalarda bir araya gelen kadın örgütlerinden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Sosyalist Kadın Meclisleri, Demokratik Kadın Hareketi’nin temsilcileri ile 2017 yılında kadınların ne ile karşılaştıklarını ve yeni yıl temennilerini konuştuk.
‘YAŞANANLAR KADINI HAPSETMEYE DAYALI AYNI AKLIN SONUCU’
2017’nin sonuna gelirken katledilen kadınların sayısının 300’e yaklaştığını, şiddet ve cinsel saldırıların ise binlere ulaştığını hatırlatan Sosyalist Kadın Meclisi (SKM) MYK üyesi Ezgi Bahçeci, faillerin de cezasız ve indirimli hal ile ödüllendirildiklerini söyledi.
Bahçeci bir yıl boyunca OHAL koşullarında kadınların karşılaştıkları tabloda cinsiyetçi eğitim müfredatı, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi, haberlerde “aşk mağduru” gösterilen kadınlar ve sayısız örneklerle karşı karşıya kaldıklarını belirtti Bahçeci, “Ne yazık ki bu liste daha çok uzun ancak hepsi aynı aklın sonucu. Kadını yok sayan, eve hapsetmek isteyen erkek egemen zihniyet ve bunu medyasıyla, eğitim müfredatıyla, yasalarıyla meşrulaştırmaya çalışan AKP iktidarı” diyerek tepki gösterdi.
‘2017’DE KADINLARIN İSYAN SESİ HİÇ KISILMADI’
Tüm yaşananlar karşısında 2017 yılında AKP iktidarının yasaklarına, saldırı ve gerici yasalarına karşı kadınların isyan sesinin hiç kısılmadığını belirten Bahçeci, “AKP’nin ‘makbul kadın’ yaratma hevesi gelip kadın iradesine ve isyanına çarpmış durumda. Kadınlar çok net bir cevapla cinsine dönük bu saldırıya karşılık verdi. ‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz’ bu yılın öne çıkan en önemli sloganı ve kadın özgürlük mücadelesinin yönünü gösteren aklı ve ruhuydu. İşte 2018 de biz kadınlar için isyanımızın öfkemizin ve mücadelemizin yükseleceği, öz savunma bilinci daha çok öne çıkaracağımız bir yıl olacak” dedi.
‘KADIN İSYANININ KUŞANACAĞI BİR YIL DİLİYORUZ’
Yeni bir yıla kadın dayanışma ruhu ve özgürlüğüne olan inançla girileceğini söyleyen Bahçeci, 2018 yılı için de “SKM olarak Türkiye’de ve dünyada kadın dayanışmasının, kadın özgürlük mücadelesinin yükseleceği, dünyayı kadının isyanın kuşatacağı bir yıl diliyoruz” temennisinde bulundu.
‘2017 KADIN CİNAYETLERİNİN EN ÇOK YAŞANDIĞI YIL OLDU’
Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin en çok yaşandığı bir yılı geride bıraktıklarını belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu MYK Üyesi Derya Toper ise, “2017 yılı kadınlara yönelik baskı ve şiddet ortamını artıracak yasa ve uygulamaların hayata geçirilmeye çalışıldığı, buna zeminin hazırlandığı bir yıldı çünkü. Meclis açılır açılmaz kadınların sorunu evlenememekmiş gibi boşanmaları önlemeye yönelik çeşitli çalışmalar gündeme getirildi, kadınların olanca tepkisine rağmen Müftülüklere Resmi Nikah Yetkisini öngören yasa onaylandı, yasalaştırıldı. 2017 yılı kadın cinayetinin en çok yaşandığı yıl olarak tarihe geçti. Kadın cinayetlerinin artması ile beraber vahşeti de aynı oranda artış gösterdi, faili belli olmayan cinayetler arttı. Savaş politikaları nedeniyle kadın cinayetinde silah kullanım oranlarının arttığını gördük. Devlet koruması altında kadınlar öldürüldü, kadınlar kıyafeti bahane edilerek saldırıya maruz kaldı” diyerek karanlık tabloya dikkat çekti.
YENİ YILDA DA MÜCADELE ÇAĞRISI
Toper, kadınlara yönelik baskı ve şiddet ortamı arttıkça kadınların da buna tepkilerinin çoğaldığını belirterek, “Böyle bir şiddet ortamında tüm bunlar bir nebze de olsa kadın mücadelesi ile engellenebildi. Bizler zaten bugüne kadar haklarımızı mücadele ederek kazandık. Tüm bu şiddet ortamına dur diyebilmek de yine mücadele etmekten geçer. Kadına yönelik her tür şiddete karşı sessiz kalmıyor, örgütleniyor, birlikte aldığımız kararları eyleme döküyoruz. Şiddet gören kadınları, kızlarını kaybetmiş aileleri yalnız bırakmıyoruz; sahip çıkıyoruz, davalarını takip ediyoruz. Yeni yılda da tüm kadınları bizimle beraber mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
‘KAZANILAN YASAL HAKLAR GASP EDİLDİ’
Bir bütün olarak kadın tarihini göz önünde bulundurduğumuzda yaşanılan dönemin tarihsel bir sürece tekabül ettiğini söyleyen Demokratik Kadın Hareketi (DKH) Üyesi Kıvılcım Arat ise, “Ortaçağ karanlığına gömüldüğü sanılan esir pazarları Êzidî Kürt kadınları üzerinden var edildi. Talafer’de kurulan bu pazarlar insanlığın en büyük suçu ve ayıbı olarak yakın tarihimizde yerini aldı. Kürdistan’ın diğer parçalarında bunlar yaşanırken Türkiye ve Kuzey Kürdistanlı kadınlar da, iktidarın ağır saldırılarına maruz kaldı. Seçilmiş kadınların hapsedilmesi, kadın dayanışma alanlarına yönelik saldırılar 2017 yılına evrilirken, verilen onlarca yıllık mücadele ile kadınların kazandığı yasal hakların gasp edildiği bir döneme girildi” dedi.
‘BUNCA KÖTÜLÜĞÜN İÇİNDE KADIN İRADESİ AÇIĞA ÇIKTI’
Aynı zamanda her baskı döneminin açığa çıkardığı bir iradenin de söz konusu olduğunu söyleyen Arat, “Bu durum bu topraklarda bunca kötülüğün içinde baş eğmez bir kadın iradesinin açığa çıkmasına olanak verdi. Bunca baskı altında kadınlar hala meydanları doldurabiliyorsa, Ortadoğu karanlığının içinde Jineoloji Fakülteleri kurulabiliyorsa umut bu topraklarda hiç ölmemiş demektir. Yeni bir yıla da kadınlar bu umut ile girecek” diye belirtti.
MA / Necla Demir