Sêvê Demir: Bir gün daha kalmak fazla

img

MANİSA - Silopi’de iki yıl önce öldürülen Sêvê Demir’i “İlk göz ağrım” sözleriyle anlatan anne Sakine Demir, kızının kendisinden ayrılırken sarf ettiği, "Annelerin ağlamaması ve gençlerin artık öldürülmemesi için bir gün daha kalmak fazla" sözlerini hatırlattı.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında sivillere destek olmak amacıyla bölgeye giden 3 Kürt kadın siyasetçi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, Özgür Kadın Kongresi (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, 4 Ocak 2016’da Karşıyaka mahallesinden Yeşilyurt mahallesine geçmek isterken zırhlı aracın açtığı ateş sonucu öldürüldü. 
 
MÜCADELEYLE 12 YAŞINDA TANIŞIR 
 
Öldürülen Sêvê Demir, yaşamını kadın özgürlük ve demokrasi mücadelesine adayan Kürt kadınlarındandı. Binlerce kadının mücadelesine ışık tutan Demir, Mardinli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Savur ilçesine bağlı Şenocak köyünde 1977'de yedi kardeşin en büyüğü olarak hayata gözlerini açan Demir, okula gitmez. Birçok şeyi deneyimleyerek ve araştırarak öğrenen Demir, henüz 12 yaşındayken mücadele arayışına girer. Demir, özellikle kadınların yaşadıkları sorunları sorgulamaya başladığı dönemlerde Kürt kadınlarının baskı altında olduğunu görür. 
 
PAMUK TARLALARINDAN KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜNE
 
Demir, 90’lı yılların baskı ve karanlığında ailesiyle birlikte Diyarbakır'ın Bismil ilçesine yerleşir. Burada da evleri yakılan ve ölüm tehditleri alan Demir, baskılar karşısında cesur kişiliğiyle öne çıkar. Bismil'de can güvenlikleri kalmayan Demir ve ailesi 1995'te göç ettikleri Manisa'nın Salihli ilçesinde tarlarda pamuk toplayarak yaşamlarını sürdürür. Geçen yıllarla birlikte kadın mücadelesi üzerine araştırmalarda bulunan Demir, Kürt kadın mücadelesi ile tanışır. Bulundukları mahallede bu kez ırkçı grupların baskısıyla karşılaşan Demir, bunun üzerine mahalle halkıyla birlikte dönemin siyasi partisi Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) çatısı altında örgütlenmeye başlar. Partinin yönetiminde yer alan Demir, bir yandan ailesinin geçimine destek olmak için çalışır. Demir, seçim döneminde Manisa’da HADEP’e seçim bürosu verilmemesi üzerine, kendi evinin bir bölümünü seçim bürosu yapar. HADEP Kadın Kolları’nda uzun yıllar çalışmalar yürüten Demir, zamanla kadınların öncülüğünü yapar.  
 
'MÜCADELE ASIL ŞİMDİ BAŞLIYOR'
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinde, "Mücadele asıl şimdi başlıyor" diyen Demir, kadın mücadelesinde daha aktif rol almaya başlar. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Kadın Komisyonu üyesi olarak da çalışma yürüten Demir, 18 Nisan 2009'da "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonlarda tutuklanır. Cezaevinde geçirdiği 5 yılı da mücadele içinde geçiren Demir, 2011'de Öcalan üzerinde uygulanmaya başlanan tecridin kaldırılarak sağlık, güvenlik, özgürlük koşullarının sağlanması, Kürt halkının anadilde eğitim ve savunma taleplerinin karşılanması için tutukluların başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinde yer alır. Demir, cezaevinden çıktıktan sonra DBP PM üyesi olarak Mardin ve Şırnak’ta çalışmalarını sürdürür.
 
‘ÜÇ FİDANIM, İLK GÖZ AĞRIM’
 
Hikayesini dinlemek için Manisa’nın Salihli ilçesindeki evlerinde görüştüğümüz annesi Sakine Demir, Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır'ın fotoğrafları karşılıyor bizi. Fotoğraflara bakan anne Demir, “Üç fidanım” diyerek anlatmaya başladığı kızı için "İlk göz ağrım" diyor. Kızının mücadele içinde yoğrulduğunu belirten Demir, mücadelesine Kürt kentlerinde devam etmek için izin istediği günü hatırlatarak ekliyor: "Kızıma 'Verdiğin karar başım gözüm üstüne, yolun hak, hukuk yolu, bunun için mücadele edeceğini biliyoruz’ dedim. Onunla da mücadelesiyle de gurur duydum her zaman." 
 
Demir, cezaevinden çıkması ardından 4 gün birlikte kalabildiği kızının kendisinden ayrılırken sarf ettiği, "Bu mazlum halkın çalışmasını yapmam gerekiyor, cezaevi kapılarını açıp arkadaşlarımızı çıkarmalıyız. Annelerin ağlamaması ve gençlerin artık öldürülmemesi için bir gün daha kalmak fazla" sözlerini hatırlatıyor.
 
ÖLÜMÜNÜ TELEVİZYONDAN ÖĞENDİ 
 
Kızının Silopi’de olduğu süre boyunca kendisini, “Merak etme bu halkı da, sizi de, kendimizi de kurtaracağız” şeklinde teselli ettiğini anımsatan Demir, “Medyadan Silopi'nin kuşatıldığını biliyorduk. Takip edildiklerini, bir gün tutuklanabileceklerini düşünüyorduk. Fakat olayın vahşet boyutunu biz bile tahmin edemiyorduk. Olayın olduğu sıralarda haber alamayınca bana yaralandığını söylediler. Her şeyin farkındaydım. Durumu kendime itiraf edemiyordum. Bir kere alt yazıda karşılaşmıştım. Çocuklarım biliyordu öldüğünü benden saklıyorlardı” dedi. 
 
'GÜLÜŞÜ GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN GİTMİYOR’
 
“Sêvê'nin gülüşü gözlerimin önünden gitmiyor” diyerek kızını anlatmayı sürdüren Demir, şunları söyledi: “Sêvê yaşamı boyunca barış, eşitlik ve kardeşlik için mücadele etti. Sêvê'nin ölümünün ardından Sur, Cizre, Nusaybin, Silopi ve Mehmet Tunç'un haykırışları hala bende tazeliğini koruyor. Devlet kadınları öldürerek dünya tarihine en büyük ihaneti gerçekleştiriyor. O günden bugüne hiçbir şey değişmedi. OHAL ile birlikte daha çok kadın, çocuk, genç öldürüldü. Bütün halklarla bir araya gelip yeter demeliyiz. Düşen ateş bütün insanları yakıyor. Sessizlik her zaman ölümleri arttıracak. Zulmün rengi yoktur. Artık mezarlardan cenazeleri çıkartıp kaçırıldığı bir süreçten geçiyoruz. Barış, adalet ve eşitlik için bir arada olmalıyız. Bizim başımız dik. Ben bir barış annesiyim. Kızımla birlikte Türk, Kürt, Alevi, Çerkez, Asuri, Süryani ayırt etmeden mücadele ediyorduk. Ben onun anısını yaşatmayı sürdüreceğim."
 
MA / Ayşe Sürme