VAN - KHK ile kapatılan VAKAD yönetici ve aktivistleri sokakta, evlerde, hatta parklarda kadınlara yönelik şiddet başvuruları almaya devam ediyor. VAKAD Başkanı Songül Özinver, başvuru sayısının arttığına dikkat çekti.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Van Kadın Derneği’nin (VAKAD) yönetici ve aktivistleri, şiddet başvurusu almaya devam ediyor. Kapısına mühür vurulmasının üzerinden 11 ay geçmesine rağmen yönetici ve aktivistlerin sokakta, evlerde hatta parklarda başvuru almayı sürdürdüğü dile getiren VAKAD Başkanı Songül Özinver, her geçen gün başvuru sayısının biraz daha arttığına dikkat çekti. Özinver, kadınların kentte destek alabilecekleri hiçbir kadın kurumunun olmadığına vurgu yaptı.
Bir yılı aşkın süredir devam eden Olağanüstü (OHAL) koşullarının kendisiyle birlikte kadına yönelik şiddet, çocuğa yönelik istismar saldırılarını da getirdiğine işaret eden Özinver, “Kadına yönelik artan şiddetin dozunda bir yükseliş var. Kadınlar sadece cinsel şiddet için beni aramıyor. Cinsel, ekonomik, psikolojik şiddet alanında ciddi başvurular alıyorum. Sosyal medya hesaplarından kadınlar mesaj atıyor, numaramı istiyorlar. Uğradıkları şiddet ve cinsel saldırılar karşısında bir kadına anlatmak aslında bir kadın derneğinden yardım almak istiyorlar. Bizim derneğimizin kapalı olması kadınları gerçekten zorluyor” dedi. Resmi kurumlara yapılan başvurunun bazen günleri alabildiğine işaret eden Özinver, “Sadece ben değil, kadın hak savunuculuğunu asla bırakmayan birçok arkadaşım başvuru almaya, kadınlar için çözüm üretmeye çalışıyor” diye konuştu.
20 GÜNDE 5 BAŞVURU
Sadece Ağustos ayı içinde 5 başvuru aldığını paylaşan Özinver, “En son aldığım başvurum 30 yaşlarında bir kadın. 2 erkek tarafından uyuşturucu kullandırılarak daha sonra tecavüze bulunduklarına yönelik çok kötü bir olaydı. Özel bir hastaneye kaldırılan kadın orada beni tanıyan bir arkadaşımın aracılığıyla ulaştı. Kadın, polise şikayette bulundu. Tabi dava açıldıktan sonra bu olayın da takipçisi olacağız. Yine uzun bir süredir eşi tarafından cinsel şiddete maruz kalan bir kadın ulaştı. Eşi kadına şiddet uygulayarak beraber olmaya çalışıyor. Kadın bana ulaştığında, ‘Ben bunları yaşıyorum ama darp raporu nasıl alacağımı bilmiyorum’ dedi. Ona ne yapacağını, kime gideceği noktasında yardımcı olduk” ifadesinde bulundu.
‘MÜLTECİ KADINLAR DAHA FAZLA SÖMÜRÜLÜYOR’
Mülteci kadınların yaptığı başvurularda da ciddi bir artışın olduğuna dikkat çeken Özinver, erkeklerin kadınların durumdan faydalanarak daha fazla cinsel sömürüye maruz bırakıldığının altını çizdi. Özinver, “Geçen günlerde ekonomik ve cinsel şiddete maruz bırakılan bir İranlı kadının başvurusunu aldım. Kadın imam nikahı vaadiyle kandırılarak hamile bırakılmış. Erkeğin aslında evli çocuklu olduğu ortaya çıkınca kadını o halde bıraktı. Kadınlar için her şey bu kadar zor iken mülteci kadın olunca yaşadıkları iki kat ağırlaşıyor. Mülteci kadınlar, cinsel sömürüye maruz kalıyor. Bu kadına çocuğunu doğurabilmesi için en başta ekonomik olarak yardımcı olduk ve yine kadınlar üzerinden biraz yardım topladık. Kadın yaşadıklarının ağırlığıyla canına kıymak istedi; ama biz konuştuk bilgilendirdik. Hatta birçok kitap götürdüm okuma yazması vardı haklarını öğrenmesi için. Şuan özgüveni yerine gelmiş, mücadele ediyor. Hem kendisi hem de çocuğu için. Ve ben bu başvuruyu kadınının kaldığı eve gidip yüz yüze aldım. Şimdi kadın, haklarının o kadar farkında ki ona bunları yapan erkek bile kadının özgüveni, mücadelesi karşısında şaşırmış ve ‘Bunları kim öğretti’ diye merak ediyor” diye belirtti.
‘İHTİYACA GÖRE YÖNLENDİRİYORUZ’
Kadınların ihtiyaç ve isteklerine göre yönlendirdiğini belirten Özinver, bazen polis karakoluna, bazen Şiddet Önleme Merkezleri’ne (ŞÖMİN) ve kimi zaman da kendi imkanları kapsamında yardımcı olduklarını söyledi. Süren birçok cinsel istismar davasını hala takip ettiklerini ifade eden Özinver, “Edremit’te 2 öğrenciye yönelik istismar davası, korucunun 3 engelli kardeşe yaptığı istismar başta olmak üzere Dilek Özister’in davasını 3 yıl boyunca takip ettik. Dilek Özister davası hepimizin mücadelesiyle katil yapılan indirime rağmen cezasını aldı. Davadan sonra aile ile gidip Dilek Özister’in ardında kalan 4 çocuğunu ziyaret ettim” diye konuştu.
PROSEDÜRLER BAŞVURUYU ETKİLİYOR
Kadın dernekleri kapatıldıktan sonra kentte kadına yönelik şiddetin, istismarın ve intihara sürüklenen kadın sayısının giderek artığını sözlerine ekleyen Özinver, OHAL’in bütün kadınları etkisi altına aldığını belirtti. Özinver, “Kapatılan kurumlar, işten çıkarılanlara baktığımızda aslında kadınlara bir darbedir. Mesela ŞÖNİM kuruldu. Belki kadınlar biraz rahatlar diyoruz; ama kadınların önüne konulmuş resmi prosedürler kadınları bezdiriyor. Bir başvurucum şiddete uğradığı için uzaklaştırma almak istedi. ŞÖNİM’e başvuru yaptı; ama 20 gün sürdü. Yine kadınlara hukuki yardımda bulunacak Baro Kadın Komisyonu bile bir açıldı ve sonra hemen kapandı. Avukat yok. 20 günde kadın öldürülse kim hesabını verecek?” diye sordu.