‘KHK’ler ile sağlık emekçileri susturuluyor’

img

MERSİN – 115 çocuğun cinsel istismar sonucu gebe kalmasına ilişkin skandalı değerlendiren SES Mersin Şube Eşbaşkanı Özge Göncü, KHK’ler ile sağlık emekçilerinin bu olayları örtbas etmeye zorlandıklarını belirtti. 

İstanbul Küçükçekmece'deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 115 çocuğun cinsel istismara maruz bırakılması sonucunda hamile kalmasının üstünün örtülmeye çalışılmasına kadınların tepkisi dinmiyor. Yaşanan duruma tepki gösteren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Eşbaşkanı Özge Göncü, uzun zamandır kadınlar olarak alanlarda AKP'nin kadın karşıtı politikalarına karşı mücadele ettiklerini söyledi. 
 
AKP Hükümeti tarafından çıkartılan yasaların kadın düşmanlığı içerdiğini ve çocukları korumadığını belirten Göncü, “İktidar tarafından kadının nasıl giyineceği ya da nasıl davranacağını içeren konuşmalar toplumda karşılığı oluyor. Bu da toplumda her gün kadına yönelik şiddet, taciz ve istismar gibi olaylar ile karşılılık buluyor. Bunun en son örneği de 115 çocuğun hamile bırakılmasıdır” diye konuştu.
 
'DEVLET GÖZ YUMUYOR'
 
Kadına dönük şiddet ya da istismar olaylarını önleyecek hiçbir mekanizmanın olmadığını söyleyen Göncü, devletin gerekli mevzuatları kurmak yerine yaşanan istismar gibi olayları açığa çıkaranları cezalandırma yöntemini kullandığını söyledi. 
 
Mesela biz kadınlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın görevini yapmadığına işaret eden Göncü, nitelikli bir sosyal hizmet beklediklerini belirterek, “Kadın meselesini önüne koyarak çocuk evlilikleri önleyecek ve şiddeti engelleyecek mekanizmalarını kurmasını istiyoruz. Gördüğümüz gibi işlenebilir bir mekanizmanın olmamasında dolayı hastanelerde yüzlerce çocuk yaşta kadının hamile kaldığı ve bu yönde bir bilginin yetkililere bildirilmediği olarak karşımıza çıkıyor” dedi. 
 
‘KORKU BULUTU DOLAŞIYOR’
 
Hastanelerde sosyal hizmet mekanizmalarının olduğunu ve sağlıkçıların kendi aralarında bir iletişiminin olduğunu aktaran Göncü, bu durum karşısında Olağanüstü Hal (OHAL) ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile hastanede bulunan birçok sendikalı personelin kaygılanarak ses çıkaramadığına değindi. 
 
Hastanede çalışan sosyal hizmet uzmanlarının görevlerinin bu tarz uygulamaları kayda almak, önlemek için destek mekanizmalarını kullanmak olduğunu belirten Göncü, “Psikolojik destek, hukuki destek ya da güvenlik desteği, almalarını sağlamak. Ancak son dönemlerde emekçiler üzerindeki baskılar ve ihraçlar ve kurumlardaki keyfi uygulamalar ile disiplin kurulu gibi mobingler ile insanlar üzerinde çok ciddi bir korku bulutu dolaşıyor. O korku bulutu da arkadaşlarımızın bu konularda tepki verme ihtimalini azaltıyor. Aman susayım dokunmayayım diyor” diye ifade etti. 
 
Sağlık emekçilerin işlerinden kaynaklı duygusal olarak yıpranma yaşadıklarını bunun yanı sıra bu tarz problemlerle de karşılaştıklarını dile getiren Göncü, “Baskı ile bu gibi olayların üstünü örtmenin bir parçası olmak gerçekten emekçiler için ağır oluyor. Onun için diyoruz ancak örgütlü olursak güçlü oluruz” dedi. 
 
'ÇIKARILAN YASALAR İSTİSMAR OLAYLARINI KOLAYLAŞTIRIYOR'
 
Mersin Kadın Platformu üyesi Canan Yüce ise, AKP'nin politikalarının cinsel şiddet ve istismarın önünü açtığını söyledi. Hükümetin söylemlerinin ve çıkardığı yasaların bu tarz sonuçların ortaya çıkmasına yol açtığını belirten Yüce, “Bunlardan en çarpıcı olanı ise Kasım 2016 tarihinde çocuk istismarcılarının evlilik yoluyla cezasız bırakılmasını öngören bir önerge AKP hükümeti eliyle Meclise getirildi. Önerge, halkın tepkileriyle geri püskürtülmüştü. Yine 2017’nin Mayıs ayında çocuk istismarının önlenmesi için hazırlanan araştırma önergesi, AKP milletvekillerinin oy çokluğu ile reddedilmişti. Anayasa Mahkemesi yine bir yasa iptaliyle ‘çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesi’ni, dini nikahlar gibi bir çok yasa ve politikalar istismar olaylarının önünü açtı” dedi. 
 
‘İSTİSMARCILARIN DAVALARI KAPANIRKEN, BİZLERE DAVALAR AÇILDI’
 
Her gün televizyonlardan, gazetelerden, meclis kürsülerinden, çeşitli toplantılarda konuşanların dilinden çocuk yaşta evliliği aklayan, kız çocuklarının istismar edilmesini “inançla, gelenekle” açıklayarak meşrulaştıran cümlelerin döküldüğünü aktaran Yüce, “Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın istismar olayına dönük bir sözü vardı ‘Burada bir dram var’ demişti. En çok da kendini savunamayan çocuklar için adaleti sağlaması gerekenler, istismarın cezalandırılmasına 'dram' diyor. Yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nı ‘bir kereden bir şey olmaz’ demişti. Biz kadınlar birçok kentte bu söze karşı çıkmıştık. Fakat bu söze karşı çıkan ve eylemler düzenleyen kadınlar hakkında davalar açılırken istismar olaylarının üstü kapanmıştı” diye ifade etti. 
 
Tüm bunların üzerine bu skandalın açığa çıktığını belirten Yüce, yaşananların tamamının bu politikalardan kaynaklı olduğunu belirterek, “Bu utanç tablosunu örtbas etmeye çalışanlar, çocuk istismarının meşrulaşmasından sorumlu olanlar, bir gün hesap verecektir” dedi.