ANKARA - Halkevleri Kadın Sekreteri Nebiye Merttürk, kadın haklarına ciddi saldırıların olduğunu dile getirerek, 8 Mart’ta kadınları haklarını savunmaları için sokağa çıkmaya çağırdı.
Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarıyla beraber kadına ve çocuğa dönük şiddet ile istismarın arttığı koşullarda gerçekleşecek olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için kadınlar sokağa çıkmaya hazırlanıyor. 22 Şubat günü Eş Genel Başkanı ve üyelerinin gözaltına alındığı Halkevleri’nden 8 Mart’ta sokağa çağrı geldi. Halkevleri Kadın Sekreteri Nebiye Merttürk, geçtiğimiz 8 Mart’ta kadınların OHAL koşullarında sokaklara çıkarak yasakları deldiğini hatırlattı ve bu yıl kutlanacak olan 8 Mart için de kadınlar olarak sokaklarda olacaklarını söyledi.
Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş ile kadın üyelerinin gözaltına alınmasının aynı zamanda kadın mücadelesine saldırı olduğunu belirten Merttürk, “Bu arkadaşlarımızı, sokaklar kadın mücadelesiyle tanır. Kadın mücadelesi için her zaman sokakta olmuşlardır ve her zaman haklarını aramışlardır” dedi.
‘KADINLAR YASAKLARI DİNLEMEDİ’
Merttürk, şöyle konuştu: “OHAL ve yasaklarla bunu daha fazla yapabileceğini düşündü. Ancak durum tam tersi oldu. Kadınlar ne OHAL’i ne yasakları ne de baskı ve şiddeti dinledi. Sokaklara çıktı, yasakları deldi. Müftülük yasasıyla kadınların yaşamına dini referanslarla doğrudan müdahale etmeye çalıştılar. Bunlara karşı kadınlar itirazlarını dile getirdiler. Tecavüze af yasasını geçirmeye çalıştılar. Yüzbinlerce kadın, Türkiye’nin dört bir noktasında itirazlarını dile getirdi. Diyanetin fetvaları ile yönetmeye çalıştılar uzunca bir süredir bunu yapmaya çalıştılar. 2017’de bu yoğun olarak devam etti. 9 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir dediler. Buna karşı kadınlar bizzat Diyanet’in kapısına dayanarak karşı çıktı.”
‘İKTİDAR DİKTATÖRLÜĞÜ İNŞA EDİYOR’
İktidarın kadınlara dönük hayata geçirmeye çalıştığı politikalarla “diktatörlüğü” hayata geçirmeyi hedeflediğini vurgulayan Merttürk, iktidarın 15 yıllık politikalarının erkeklerden yana olduğunu ifade etti. Merttürk, “Aslında ne yaparlarsa yapsınlar kadınları baskı altına alamayacakları bir durum söz konusu. Bugün en çok diktatörlüğü inşa etmeye çalışırken başvurdukları araç yine erkek egemenliği, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz bunlardan besleniyorlar. Ve bu biçimiyle kendi kitlelerini bir arada tutmaya çalışıyorlar. En azından erkekleri kendi saflarında tutmaya çalışıyorlar. Bir yandan da kadınlar ne yaşarsa yaşasın ölümü dahi göze aldıkları bir durum söz konusu. Ne şortumuza karıştırıyoruz kimseyi ne hayatımıza ne de yasal haklarımıza karıştırıyoruz” diye konuştu.
‘KİMYASAL HADIM ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜ ÖRTMEK İÇİNDİR’
Merttürk, bu politikaların devamı olarak hükümetin son günlerde dillendirdiği “kimyasal hadım” açıklamalarına da tepki göstererek, şöyle devam etti: “Kadına yönelik şiddetin yanında çocuk istismarı da artmış durumda. İktidarın bütün bu pisliği örtemediği bir durum söz konusu. Bütün bu çürümüşlüğü ve pisliği örtemediği noktada da bu kadar gündem olmuşken bir şey söylemek zorunda kalıyorlar. Çünkü bu meseleye dair kadınların isyanı söz konusu. Bu isyanı bastırmak ve denetim altına almak için devlet tarafından bir takım çözüm önerileri sürülüyor kadınların önüne. O da yine erkek yöntemleriyle hadım ve idam cezalarıyla aslında meselenin toplumsal yüzünü gizleyen sanki meselenin bireysel suçlar gibiymiş ortaya koyan bir bakış söz konusu. Üstelik bütün her şey yaşandıktan sonra bir çözüm olarak sunulan bir devlet politikası hadım ve idam.”
‘SUÇLU OLANLAR, SUÇLUNUN ARKASINDA DURANLARDIR’
Kimyasal hadımın istismarı önleme konusunda bir çözüm olmadığını belirten Merttürk, bu yöntemle sorunun toplumsal boyutunun gizlenmek istendiğine vurgu yaptı. İktidarın politikalarının istismarı beslediğine işaret eden Merttürk, şunları söyledi: “Bireylerin cinsel isteklerini azaltarak kimyasal hadım ya da idamla çözülebilecek bir şeş değildir. Çünkü uygulanan politikalar her zaman erkekten yana olmaya devam ediyor. Tacizciler tecavüzcüler iyi hal indirimleri alıyor. Ensar Vakfı olayları gibi ‘Bir kereden bir şey olmaz’ deniliyor. Çocuk istismarında çocuğun rızası vardır gibi açıklamalar yapılıyor. Bu politikalarla bu istismar aslında besleniyor. Bu politikalar bir yandan beslenirken bir yandan da bu suçları işleyenleri kimyasal hadım ile çözülebileceğini düşünmüyoruz. Kendi politikalarının ortaya çıkarmış olduğu bu sonuçları bireysel olarak atfetmeye çalışıyorlar. Suçlu olanlar, iyi hal indirimi yapanlardır, suçluların arkasında duranlardır, gerici uygulamaları hayata geçirenlerdir. Bu kararları veren hakimlerdir. ‘Kadın ile erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyen Cumhurbaşkanı’dır.”
‘YASAKLARI DELMEK İÇİN KADINLARI SOKAĞA ÇAĞIRIYORUZ’
Tüm bu politikalar karşısında 8 Mart’ta kadınları hayatlarını ve haklarını savunmaya davet eden Merttürk, şu çağrıda bulundu: “ Şimdiye kadar dişimizle, tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımız var. Ne o haklardan vazgeçeceğiz ne de yasalarla baskılarla şiddetle bizi baskı altına almaya çalışmalarına izin vereceğiz. Elbette ki mücadele devam edecektir. Bu dönem açısından özellikle kadınları, hayatı ve haklarını savunmaya ve sokağa çıkmaya çağırıyoruz. 8 Mart’ta yasakları delmek için kadınları sokağa çıkmaya davet ediyoruz.”
MA / Diren Yurtsever