‘Kadınlar vardır’ sözünün en anlam bulduğu coğrafya Botan

img

ŞIRNAK - Annesi 1992 yılı Newrozu’nda yanı başında öldürülen, 23 yıl sonra ise Taybet İnan’ın öldürülmesine tanıklık eden HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez’e göre, “Kadınlar vardır” sözünün en çok anlam bulduğu coğrafya, Botan.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, 1992 yılında Şırnak’ta yapılan Newroz kutlamalarına yönelik polis ve askerler saldırısında annesinin öldürülmesine henüz 7 yaşındayken tanıklık eden bir isim. Bu nedenle 21 Mart 1992 tarihi, hayatında bir dönüm noktası haline geldi. Ablası, annesi ve babasıyla birlikte Newroz kutlamasına giden İrmez, görüntüleri hafızalara kazınan polis saldırıları sonucu onlarca insanın yaşamını yitirmesi üzerine ailesiyle birlikte evlerine sığınır. Ancak ölüm onları takip eder. Sığındıkları evlerinin taranması sonucu annesini kaybeder. 
 
Devlet terörü ile erken yaşta tanışmak zorunda kalan İrmez, o günden sonra yıllarını önce hukukçu ve insan hakları savunucusu kimliği ile son olarak siyasi kimliği ile mücadele içerisinde geçirir. 
 
‘ANNEMİN ÖLÜMÜ HAYATIMI ŞEKİLLENDİRDİ’
 
Annesinin ölüm anının hayatını şekillendirdiğini ifade eden İrmez, bunu şu sözlerle dile getirdi: “O zamanlar 7 yaşındaydım. O dönemi çok iyi hatırlıyorum. Çocukta öyledir; her zaman kötü anılar muhakkak hafızasında kalır. 1992 Newrozu’nda alanda büyük bir coşku vardı. Herkes davul zurnaların eşliğinde halaylar çekiyordu, büyük bir kitle toplanmıştı. Daha sonra kutlama için bir araya gelen o büyük kitlenin üzerine silahlarla ateş açıldı. Annemle beraber hemen bir tanıdığımızın meydana yakın olan evine sığındık. Oradayken saldırı nedeniyle onlarca insanın meydanda öldürüldüğü bilgisini aldık. Bir müddet bekledikten sonra da kendi evimize geldik. Eve geldikten sonra silah sesleri belli bir saatten sonra tekrardan sıklaşmaya başladı. Sonra bizim evin taraflarına yönelik bir silahlı saldırı oldu. Hepimiz kendimiz yere attık. Bizim eve yönelik silahlı saldırı bir yarım saat devam etti. Silah sesleri kesildikten sonra yerimizden doğrularak kalktık. Fazla bir vakit geçmeden babam bize annemizin vurularak öldüğünü söyledi. Bu durum sadece annem ile sınırlı değildi. O gün hamile olan kadınlar, mahalleden tanıdığımız birkaç kadın ve erkek de yaşamını yitirdi.”
 
‘HİKAYELER AYNI’
 
İrmez, annesinin yanı başında öldürülmesinden 23 yıl sonra bu kez Silopi’de, 19 Aralık 2015 günü ‘sokağa çıkma yasağı’ sırasında polisler tarafından katledilen ve cenazesi 7 gün boyunca sokak ortasında bırakılan Taybet İnan’ın ölümüne tanıklık etti. 
 
“Annem için bir şey yapamadım ama Taybet Ana kurtulabilirdi” diyen İrmez, bacağından vurulan Taybet Ana’nın kan kaybından yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Devamında “Taybet Ana vurulduğu zaman sabah 6’ya kadar hastane ve Sağlık Bakanlığı ile iletişim kurmaya çalıştım. Sadece ben değil, Ankara’dan vekil arkadaşların uğraşları bile sonuç vermedi. Hükümet bizlere izin verseydi, Taybet Ana kurtulabilirdi. Taybet Ana hiçbir zaman unutulmayacak bir olayla yaşamını yitirdi” sözleriyle. 
 
İrmez’in tanıklık ettiği bu olaylar üzerinden dilinden dökülen ise, “Botan’da ne kadar zaman geçse de hikayeler hep aynıdır” cümlesi. 
 
‘İNKAR EDİLEN BİR HALKIN KADINI OLMAK’
 
Kadın özgürlük mücadelesinin, Kürt kadını ile farklı bir noktaya ulaştığını ifade eden İrmez, “Kürt kadınları hem ulusal kimliklerini hem de kadın kimliğini kabul ettirmek için mücadele yürütüyor. İnkar edilen bir halkın kadını olmak, çok zorlu, çetrefilli ve direnişlerle dolu bir mücadelenin içerisinde olmak demek. Kürt kadını, 90’lı yıllardan günümüze mücadele alanlarında, meydanlarda ve Newroz süreçlerinde kimlikleri, kültürleri ve kendi dilleri ile her zaman ön saflarda var olmuştur. Bunların hepsine birebir tanıklık ettik ve bu mücadele ile yaşadık” ifadelerini kullandı. 
 
‘KADINLAR TOPLUMUN ÖZNESİ OLDULAR’
 
İrmez, bugün yürüttükleri mücadele sonucunda kadınların tarihi yeniden yazacak gücü elde ettiğinin de altını çizdi.
 
Bu açıdan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, meydanlardan ve sokaklardan haykırılan “Kadınlar vardır” sözünün en çok anlam bulduğu coğrafyanın Botan olduğunu söyleyen İrmez, bunu şu sözlerle açıkladı: “90’lı yıllarda eşleri, çocukları ve akrabaları birebir devlet tarafından kaybedilen kadınlara tanıklık ettik. Botanlı olup da bu tür olaylara tanıklık etmeyen kadın, erkek ve çocuk yoktur. 90’lı yıllarda böyle oldu ama 2000’li yıllarda da yine aynı şeyler olmaya devam ediyor. Botanlı kadınlar, tüm bu olaylara karşı birçok kez mücadele yürüttüler. Cizre’de Berivan vardı. Kürdistan tarihinde yerini almış bir kadın figürü ve tablosudur. O dönemde kadınların uyanışında çok büyük bir etki yarattı. Siyasal, sosyal ve yaşam alanında kadınlara adeta bir rehber oldu. Botanlı kadınlar, yürüttükleri mücadele sayesinde, kadının isminin dahi ağza alınmadığı bir bölgede toplumun öznesi oldular.”