İSTANBUL - 8 Mart’ı alanlarda karşılayan kadınlar, adeta isyanı kuşandı. Kırkyama Kadın Dayanışması üyesi Tülay Korkutan, “8 Mart arkamızda kaldı fakat etrafında kenetlendiğimiz taleplerimiz ve isyanımız aynı sıcaklığı ile duruyor” derken, Emekçi Kadınlar (EKA) üyesi Nurten Karahancı’ya göre ise, bu yıl “kadınların yılı” olacak.
Süren Olağanüstü Hal’e (OHAL) rağmen bu yıl ki 8 Mart da, tutuklu bulunan kadınlara kart gönderme, sessiz eylemler, mitingler, yürüyüşler gibi çeşitli etkinliklerle kutlandı. İstanbul 8 Mart Kadın Platformu öncülüğünde 4 Mart’ta “Savaşa, OHAL’e, cinsiyetçiliğe karşı emeğimiz, kimliğimiz ve özgürlüğümüz için direniyoruz” şiarıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, 8 Mart günü de “Hayatımız, isyanımız, mücadelemiz feminizm” sloganıyla 16. Feminist Gece Yürüyüşü’nde tüm renkleri ve coşkularıyla bir araya gelip, günlerini kutladı
Peki, bir güne sığdırılamayacak kadar derin bir anlam taşıyan 8 Mart’ı kadınlar nasıl ve hangi talepler etrafında karşıladı? Bundan sonraki süreç nasıl evrilecek? Bu sorular aynı zamanda kadın hareketinin de temel gündemini teşkil ediyor.
EN BÜYÜK TALEP BARIŞ OLDU
Çok sayıda taleple alanlarda bir araya gelen kadınların en önemli talebi, artık dillendirilmesi bile suç olan “barış” oldu.
Yine can yakıcı bir hal almaya başlayan kadın ve çocuklara dönük cinsel saldırı ve istismardaki artış, emeğin sömürülmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kamusal alanda kadınların maruz kaldığı her türlü ihlal, ihraçlar, kadın cinayetleri ve daha nice konuda hemfikir olan kadınların isyanı her yerde birbirine karıştı. Kürt kadınlarının Efrin’de devam eden savaşa rağmen, 8 Mart’ı büyük bir coşku ve direnişle karşılaması da, İstanbul’daki yürüyüşte yankısını buldu.
ALANLAR ADETA İSYANI KUŞANDI
Geçtiğimiz yıl OHAL gölgesinde kutlanan 8 Mart bu yıl da aynı koşullarda karşılandı. Tekirdağ, Kocaeli ve Ankara’da kadınların kendilerini en iyi ifade edeceği sokaklar yasaklandı. Ancak kadınların gösterdiği mücadele ile yasak hükmünü yitirdi. Kullanılan orantısız güç ve erkek devlet şiddeti de, verilen mücadelenin haklılığını bir kez daha ortaya koydu. Yasaklamalara, hava koşullarına aldırış etmeyen genç üniversitelisinden işçisine, ev emekçisinden yıllardır barış talebini dillendirmekten bir an olsun geri durmayan Barış Anneleri’ne, “cadı, anarşist, feminist kadınlar” diye kendilerini tanımlayan kadınlara kadar herkes, alanlarda adeta isyanı kuşandı.
Hangi kadına bakılsa hepsi bir renk, bir ses, birer umut oldu. Aynı karede farklı kesimlerden kadınlara ev sahipliği yapan sokaklar, meydanlar ve alanlar her sene olduğu gibi gerek güncel konuların gerek kadına yüklenilen rol ve sorumluluklara gönderme yapılan döviz ve pankartlarla süslendi. Alanı tüm sıcaklığıyla renklendiren dövizler, okuyanların yüzünde haklılığın verdiği hoş bir gülümseme bırakırken, anı ölümsüzleştirmek isteyenler için de güzel kareler oluşturdu.
KADINLARIN BİRLİKTE GÜÇLÜ OLDUĞU VE DAYANIŞMA MESAJLARI
Hazırlıkları ve çağrısı günler öncesinden yapılan ve eş zamanlı olarak pek çok ilde kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ortaya çıkan rengarenk görüntülere, İstanbul’da hem Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapılan mitingde, hem de binlerce kadının Taksim’i mora bürüdüğü 16. Feminist Gece Yürüyüşü’nde tanık olduk.
Çok sayıda kadın örgütünün yer aldığı ve birbirinin mücadelesinden beslendiği İstanbul’da gerek atılan sloganlar gerek taşınan dövizlerin büyük çoğunluğu, 8 Mart’ı savaşın gölgesinde direnişle karşılayan Efrinli kadınlar içindi. İspanya’dan Kolombiya’ya, Arjantin’den Avrupa’nın tüm kentlerine, Efrin’den tüm Türkiye ve Kürt kentlerinde hakim olan düşünce, kadınların birlikte güçlü olduğu, isyanlarını kuşanmaktan vazgeçmeyeceği gerçekliği oldu. Türkiye’de ve dünyada kadın olmak konusunda karşılaştıkları sorun ve kadın düşmanı politikalara karşı tek ses, tek yürek olan kadınlar; bu sorunu aşabilmenin yol ve yöntemlerinin zor olmadığına bir kez daha vurgu yaptı.
SLOGANLAR YERİ GÖĞÜ İNLETTİ
Kadınlar taleplerini kendi elleriyle hazırladıkları döviz ve pankartlara nakşetti. "Erkek iktidar savaş, biz barış istiyoruz", "Güçlenerek değiştireceğiz, mücadelemizi büyüteceğiz”, "Kadınlar savaş istemiyor", "En büyük şiddet savaştır, barış istiyoruz", "Barışı kadınlar örecek", "Nefrete inat, yaşasın hayat" gibi pankartların yanı sıra “Efrin savaşına hayır”, “Kadınlar savaş istemiyor”, “Jin, jiyan, azadî” sloganları yeri göğü inletti. Konuşmalar ise, erkek egemenliğine atılan tokat niteliğindeydi.
DÜNYA BİR GÜNLÜĞÜNE DE OLSA GÜZELLEŞTİ
Mor rengin hakim olduğu alanlarda çalan müziğe, “Bugün bizim günümüz, elbet oynayacağız” diyerek halaylarla eşlik edem kadınlar sayesinde dünya bir günlüğüne de olsa güzelleşti. En önemlisi ise bir güne sığdırılamayacak kadar önemli olan 8 Mart coşkusu, yerini bu coşkuyla birlikte direnişin en önünde yer alan kadınların mücadeleye kaldıkları yerden bahar sıcaklığıyla devam edecekleri mesajıyla birleşti.
8 Mart çalışmaları içerisinde yer alan Mor Dayanışma, Kırkyama Kadın Dayanışması ve Emekçi Kadınlar (EKA) üyesi kadınlarla 8 Mart’ı nasıl geçirdiklerini ve sonrasını konuştuk.
‘KENETLENDİĞİMİZ TALEP VE İSYANIMIZ AYNI SICAKLIĞIYLA DURUYOR’
Kurulduktan sonra ilk çalışmalarına 8 Mart hazırlıkları ile başlayan Kırkyama Kadın Dayanışması üyesi Tülay Korkutan, “Bu sene 8 Mart'ta, militarizme ve savaş çığırtkanlığına karşı, gün be gün artan erkek şiddetine karşı, kadınların daha da çok sömürülmesi, baskı altına alınması, susturulmasına karşı, dini referanslarla erkek egemenliği güçlendirilmesi kadınların konumunun zayıflatılmaya çalışılmasına karşı alanlara çıktık. Erkek şiddetine, devlet şiddetine, faşizmin her türlü uygulamasına karşı kadınların isyanı dile geldi” dedi.
Korkutan, kadınların erkek devlet anlayışına karşı mücadelesiyle yanıt olduğunun mesajını alanlardan gür bir biçimde verdiğini dile getirerek, “Kadınların mücadelesinin güçlenmesi ve büyütülmesi için 8 Mart'ta sokaklara çıktık, taleplerimizi haykırdık. 8 Mart tarihsel olarak arkamızda kaldı, fakat etrafında kenetlendiğimiz taleplerimiz ve isyanımız aynı sıcaklığı ile duruyor. Bundan sonrası da o sıcaklığın coşkusuyla mücadeleyi devam ettireceğiz” diye belirtti.
Tüm kadınların 8 Mart ruhuyla baharı karşılayacaklarını ifade eden Korkutan, dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
‘BU SENE KADINLARIN YILI OLACAK’
8 Mart etkinlikleri kapsamında kadınların özgürlük zamanı diyerek çağrı yaptıklarını söyleyen Emekçi Kadınlar (EKA) üyesi Nurten Karahancı da, “Bizler savaş istemiyoruz, taciz, tecavüz kadın katliamları istemiyoruz. Çocukların istismar edildiği bir dünya istemiyoruz. Gerçek anlamda özgürlük istiyoruz ve özgürlüklerimizin temeli de kokuşmuş sistemden kurtulmakla mümkün. Efrin savaşına karşı kadın özgürlük mücadelesini yükselten, birlik dayanışma mücadele günü etrafında toplanma çağrıları yaptık bu sene özellikle. Herkes çok öfkeli, çok isyankar çünkü kimse yaşadığı sistemden umutlu değil. Kadınlar özgürlük istiyor. Bu sene kadınların yılı olacak” dedi.
‘8 MART MÜCADELENİN HER ANI HER GÜNÜ’
Mor Dayanışma üyesi Gamze Özkök ise, şunları ifade etti: “8 Mart’a her gün kadın düşmanı yasaların çıkarıldığı, söylemlerin palazlandığı bir dönemden geçerek gittik. Kadın cinayetlerinin normalleştirildiği bir dönemden geçiyoruz ve bu dönemle birlikte 8 Mart’ı örgütleyen kadınlarız. Yağmura çamura inat kadınlar sokaktaydı ve hep bir ağızdan hayatımız ve özgürlüğümüz için savaşa hayır diyerek alanları inlettik. OHAL’le yönetilen bir ülkede nefes almak zorunda bırakılıyoruz ve bu ülkede korku duvarına karşı kadınlar sokağa çıktı. Bu çok önemliydi. Çok tarihsel bir dönem. Kadınların bu korku duvarını nasıl yıktığını ve yaşamları için nasıl mücadele ettiklerini gördük. Kadın örgütleri olarak üzerimize düşen görev de yeni dönemde yeni örgütlenme tarzıyla kadınların yaşamına değmek gerekiyor. Biz buna karşı bugünden mücadele ederek karşı çıkabiliriz. Çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. 8 Mart ertesi önümüzde planlar var. 8 Mart bizim için takvimsel bir gün değil, mücadelenin her günü, her anı.”
MA / Necla Demir