ANKARA - Hatice Kaçmaz dosyasında, Yargıtay’ın sanık hakkında, yerel mahkeme tarafından verilen “kasten öldürme” kararını bozması halinde kararın emsal olacağını belirten avukat Ceren Şimşek “Kararın bozulması Helin’i öldüren erkeğin yargılanması sürecinde de etkili olacak” dedi.
Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde Orhan Munis isimli erkek, TRT sanatçısı 33 yaşındaki Hatice Kaçmaz’ı 13 Eylül 2014’te, bir parkta 16 yerinden bıçaklayarak öldürmüştü. Yerel mahkeme sanık Munis’e “tasarlayarak öldürme” suçundan ceza vermemiş, sanığın "tutku derecesindeki aşırı sevgi"den kaynaklı duygusallığın etkisiyle cinayeti işlediğini savunmuştu.
Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Abdullah Er ise, yüksek mahkemede görüşülen dava için hazırladığı tebliğnamede, cinayetin “öfke patlaması altında işlenmediği” yönünde mütalaa vererek kararın bozulmasını istedi. Kaçmaz’ın avukatı Ceren Şimşek, Yargıtay 1’inci Ağır Ceza Dairesi’nin kararı bozması halinde, kararın kadın cinayetleri davaları açısından emsal olacağı değerlendirmesinde bulundu.
‘ERİL ZİHNİYETİN YARGIYA TEZAHÜRÜ SONUCU KARAR VERİLDİ’
Yerel mahkemenin Kaçmaz’ı öldüren sanığa “tasarlayarak öldürme” suçundan ceza vermeyerek indirim yaptığını hatırlatan Şimşek, yargı sürecine ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Dosyada iki defa mahkeme başkanı ve savcı değişti. İlk savcı dosyada verdiği mütalaada ‘tasarlayarak kasten öldürmeden’ ceza verilmesini talep etti. Daha sonra savcı değişti ve yeni gelen savcı, ilk savcının mütalaasını değiştirerek, cinayetin bir 'öfke patlaması' sonucu işlendiğine kanaat getirdi. Asılında mahkeme tam olarak şunu söyledi; 'teklifi reddedildiği için aşırı sevgiden kaynaklanan bir öfke patlaması sonucu cinayet işlenmiştir.' Ama tabi her zaman dediğimiz gibi eril zihniyetin yargıya tezahürü sonucu mahkeme, bu dosyada da ikinci savcının verdiği mütalaaya uyarak sadece ‘kasten öldürmeden’ müebbet cezası verdi. Ağırlaştırılmış müebbetle, müebbet arasında 10 yıla yakın ceza farkı var."
‘CEZASIZLIK YENİ CİNAYETLERİN ÖNÜNÜ AÇIYOR’
Şimşek, Kaçmaz’ı öldüren sanığın daha önce de öz kardeşini öldürdüğünü ve bu dosyadan “haksız tahrik indirimi” alarak denetimli serbestlik ile tahliye edildiğini hatırlattı. Sanığın, Kaçmaz’ı da denetimli serbestlik sürecinde öldürdüğünü belirten Şimşek, yargı sistemindeki cezasızlığın bu cinayetin önünü açtığını kaydetti. Şimşek, “Cezasızlık kültürünün yaygınlaşması caydırıcılığı ortadan kaldırdığı için insanlar bu suçları çok daha kolay işleyebilir. Ceza hukuku ve mahkemelerin temel amacı suçu önlemektir. Otobüste, yolda, evde, işyerinde şiddete maruz kalıyorsunuz; ama bir yaptırımla karşılaşmıyorsunuz. Sonunda karşı tarafın herhangi bir ceza alacağına inancınız olmadığı için yargıya taşınmıyor çoğu zaman bu vakalar. Eğer cezalarla bir caydırıcılık oluşturabilirsek o zaman birazcık önüne geçebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘YARGI PRATİĞİNİN ÖĞRENİLMİŞLİĞİ ERKEK BEYANLARINA YANSIYOR’
Kaçmaz’ın dosyası ile erkekler tarafından öldürülen kadınların dosyalarının benzer olduğunu vurgulayan Şimşek, kadınları öldüren erkeklerin dava sürecinde “haksız tahrik indiriminden” yararlanmak için benzer beyanlarda bulunduğunu aktardı. Şimşek şöyle devam etti: “Çünkü yargı pratiğinin bir öğrenilmişliği erkeklerin beyanlarına yansıyor. Erkekler beyanlarında, kıskançlık veya ‘erkekliğime laf etti’ gibi söylemlerle cezada indirimden yararlanmaya çalışıyor. Anayasal hakkını kullanıp sokaklara çıkan insanlara mahkemeler iyi hal indirimini uygulamıyorken, taşı sıkarak kadın cinayetleri davalarında iyi hal indirimi çıkarıyor.Çünkü bunların hepsi siyasi bir tavır."
‘MAHKEMELERDE ZİHNİYET DE YARGILANIYOR’
Kadın cinayetlerinin “politik” olduğuna vurgu yapan Şimşek, son yıllarda yargı içerisinde biat kültürünün varlığına dikkat çekti. Bunun sonucu olarak bütün verilen kararlarda mahkemelerin bağımsız olmadığını işaret eden Şimşek, “Medyada, siyasette, yargıda her yerde kadınlara yönelik şiddeti arttıran söylemler oluyor. Cumhurbaşkanı çıkıyor ‘kadının fıtratında yoktur’ diye bir söylemde bulunuyor. Başka biri kadının attığı kahkahaya dair söylemlerde bulunuyor. Bir kadın cinayeti veya şiddeti dosyasında sadece bir sanık yargılanmıyor. Bir zihniyet yargılanıyor. Bu zihniyetle beraber iktidarı da tartışıyoruz o mahkemelerde. Çünkü o sanığın işlediği suçtan sadece bir kadın zarar görmüyor, bu bir toplum travmasına dönüşüyor. Hakimlerin, savcıların düşünceleri o kadar eril zihniyetin tahakkümüne girmiş ki, duruşmalarda kadınlara ‘neden kocan telefon kullanmana izin vermediği halde telefon kullanıyorsun’ diyen hakimler gördük. Bu kadının yaşadığı şiddeti meşrulaştıran bir durum."
'KARAR HELİN’İN KATİLİNİN YARGILANMA SÜRECİNİ DE ETKİLEYECEK'
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Mustafa Yetgin (21) adlı erkek tarafından öldürülen Helin Palandöken (17) cinayetinin de benzer bir cinayet olduğunu belirten Şimşek, Yargıtay’ın Kaçmaz dosyasında “kasten öldürme” kararının bozulması yönünde karar vermesi halinde, emsal olacağını sözlerine ekledi. Şimşek, “Helin’in öldürülmesinde de tasarlanmış bir cinayet söz konusu. Hatice’yi öldüren sanık bıçağı kurban kesmek için aldığını, silahla bir kadını öldüren erkek, silahı av için aldığını söylüyor. Ama nedense bu silahlar hep bir kadına yöneliyor. Bu karar, mahkemelerin bir tek kadın dosyalarında bu kadar geniş yorumladığı öfke patlaması gerekçesinden indirimin önüne geçecek bir karar” değerlendirmesinde bulundu.
MA / Diren Yurtsever